Biz Ölümlüler, Canavarın Çağrısı, Sorgu ve Yanıt gibi kitaplarıyla bilinen Patrick Ness’in 2014 yılında basılan romanı More Than This, geçtiğimiz kasım ayında Yabancı Yayınları’ndan çıktı: Son ve Ötesi.
Son ve Ötesi, bir ölüm sahnesiyle açılıyor. Genç bir çocuk, okyanusun azgın dalgalarıyla boğuşuyor ve fakat onlara karşı koyamıyor. Sonunda ölüyor. Roman bu ölümle başlıyor. Hikâyede ölüm bir son değil, başlangıç oluyor. Zaten kitap boyunca meselemizin ana eksenini de bu oluşturuyor: Gerçek nedir? Gerçek sandığımız hayat, bir hayalden ibaret olabilir mi? Ölümden ötesi var mı? Varsa o; öte mi, bizzat hakikat mi?
Hikâyenin kahramanı, 17 yaşındaki Seth. Ölüyor ve sonra gözünü tekrar açıyor. Ancak gözünü açtığı yerin kendini azgın sulara bıraktığı yer olmadığını, hatta yeri bırakın, aynı ülkede bile olmadığını görüyor. Sonra fark ediyor ki gözünü açtığı yer, hayattaki en kötü anısını yaşamış olduğu yer. Üstelik tuhaflık bu kadarla da kalmıyor. Seth’in gözünü açtığı yer ıssız, terk edilmiş, köhne bir dünya. Etrafta kimse yok; her şey bayat, paslı, tozlu ve bozuk. Seth’le birlikte biz de ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Seth’in arada bir yaşadığı geri dönüşlerle onu neyin intihara sürüklediğini ve hayatının en kötü anısının ne olduğunu öğreniyoruz. Sonrasında olaylar gelişiyor. Seth’in neden burada olduğunu ve neler döndüğünü onunla birlikte keşfetmeye başlıyoruz.
Patrick Ness, hayal gücüne bir sınır koymamış. Seth neler olduğunu anlamaya çalışıp tek başına mücadele ederken ve sonsuz bir yalnızlıkla kuşatılmışken başına geleceklerin böyle bir şey olabileceğini düşünmemiştim. Ben bu kadar teknolojik bir yöne evrilmesini istemezdim hikâyenin. Kitaba dair ipucu vermek istemediğim için daha fazla açıklama yapmıyorum. Çünkü Seth’in hikâyesini okurken aklımıza pek çok alternatif geliyor. Acaba şöyle mi oldu, böyle mi oldu diye üreteceğiniz senaryoları etkilemek istemem. Ancak Ness bir yandan hikâyeyi anlatırken bir yandan da bizzat Seth’in ağzından “acaba öyle mi?” diye bizi uyarmaya devam ediyor. Seth sık sık “bunları ben mi hayal ediyorum” diye soruyor. Fakat neticede gerçek bir macera yaşıyor. Canı yanıyor, korkuyor, kaçıyor, savaşıyor. Bunları o an hissediyorsa gerçek dediğimiz şey başka ne olabilir ki? Son ve Ötesi’nin belki de kitabın ana fikri diyebileceğimiz bir cevabı var bu kafa karışıklığı için: Hayal bile olsa elindeki tek şey o an yaşadığın deneyim ve o deneyim içinde ne olursa olsun mücadele etmelisin. Çünkü sonrasında ne olacağını asla bilemezsin.
Son ve Ötesi’nin dili son derece akıcı. Kalın bir roman olmasına rağmen olaylar tempolu olduğu için merak uyandırıyor ve kendini çabucak okutuyor. Bilim kurgu, fantastik ve gerilim türünü severseniz, Son ve Ötesi’ni sevebilirsiniz.
İyi okumalar!
- Son ve Ötesi – Patrick Ness
- Yabancı Yayınları – Roman
- Çeviri: Aslı Dağlı
- 440 sayfa