Bazı yazarlar birçok kitabı olmasına rağmen sürekli aynı kitaplarıyla anılır. Irvin Yalom da bence onlardan biri. Nietzsche Ağladığında, Aşkın Celladı veya Divan. Yalom deyince aklımıza ilk gelen kitapları. Günübirlik Hayatlar, tanınmışlık olarak bu kitapların gölgesinde kalmış diyebiliriz.
Yalom’un ilk okuduğum kitabı, Varoluşçu Psikoterapi. Bu kitabından sonra Yalom’un çoğu kitabını okumak istemiştim. Uzun zamandır okumak isteyip bir türlü hangi kitabını okuyacağıma karar veremedim. Bu kitaptan okuduğum şu başlık; “Geçmişi kabullenmek için ümidini yitirmelisin.” beni derinden etkiledi ve ertesi gün ilk işim kitaba ulaşmak oldu.
Benim için genelde böyle olur. Bir kitabı almak için öyle gelişigüzel karar veremem. Önce yazar hakkında biraz bilgim olmalı, sonra kitapta beni derinden etkileyecek bir şeyler bulmalıyım. İnsan kendisiyle özdeşleştirdiği yazıları, kişileri veya olayları daha iyi kavrayabiliyor. Böyle olmasının hem olumlu hem olumsuz bir yönü var elbet. Eğer seçtiğiniz kitap gerçekten beklentilerinizi karşılarsa bu tarifi imkânsız bir mutluluk. Olur da beklentilerinizin altında bir kitapla karşılaşırsanız o zaman bütün beklentilerinizin suya düştüğünü hissediyorsunuz. Tabiri caizse hevesiniz kursağınızda kalıyor. Yine de bunu anlamanın tek yolu, o kitabı okumaktan geçiyor.
Günübirlik Hayatlar kitabına dönelim. Kitap, 10 bölümlük psikoterapi öykülerinden oluşuyor. Bu öykülerin çoğu ölüm üzerine ve gerçek psikoterapilerden yararlanılarak yazılmış.
Kitap, Marcus Aurelius’un sözüyle başlıyor: Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın.
Aslında bu cümlelerin her biri bile o kadar anlamlı ki. Her okuduğumda farklı yerlerde buluyorum kendimi. Kitabın her bölümünde insan kendinden bir parça buluyor. Psikiyatri profesörü olan Yalom insanlığımızın farklı hallerine nasıl tanıklık ettiğini, onları nasıl anlamaya çalıştığını samimi bir dille bize aktarıyor. Yeri geliyor şaşırıyorsunuz, yeri geliyor üzülüyorsunuz ve kabullenmeniz gereken bir gerçek olduğunu anlıyorsunuz: ölüm. Bölümdeki karakterlerin her biri, kendine özgü duygular hissettiriyor okurken.
Kitabın başlıkları şu şekilde:
- Buruk Tedavi
- Hakiki Olmak Üzerine
- Arabesk
- Teşekkürler Molly
- Beni Tel Örgülerin Ardına Hapsetme
- Hiç Değilse Çocukların İçin Toparlan
- Geçmişi Kabullenmek İçin Ümidini Yitirmelisin
- Git Kendine Bir Ölümcül Hastalık Bul; Ellie İçin
- Üç Gözyaşı
- Günübirlik Hayatlar
Kitapta beni en çok etkileyen kısımla yazıma veda etmek istiyorum:
“Şu an yaşıyorum ve önemli olan bu.
Hayat geçici. Her zaman, herkes için.
Benim işim, ölene kadar yaşamak.
Benim işim, bedenimle barışmak, onu her şeyiyle sevmek. Böylelikle, temelim sabit olduğunda, elimi güçlü ve cömert bir biçimde uzatabilirim.”
- Irvin D. Yalom – Günübirlik Hayatlar
- Pegasus Yayınları – Öykü
- 208 Sayfa
- Çeviri: Elif Okan Gezmiş