Burcu B. Bilgin’in kaleme aldığı ve Karakarga Yayınları tarafından yayımlanan Beni Kim Öldürdü?, pek çok bilinmezin olduğu bir hikâyeyi polisiye kurgularından ve karakterlerinden beklenmedik bir neşeyle aktaran bir kitap.
Polisiye hikâyelerin muhteviyatı gereği biraz kasvetli olmasını, hikâyenin ve karakterlerin biraz karanlık resmedilmesini bilinçaltımız bize sanki dayatır. Okuduğumuz kült eserlerden, izlediğimiz önemli dizilerden gördüğümüz ve edindiğimiz deneyimler bizde bu beklentiyi doğurur. Nihayetinde ortada bir cinayet vardır, bir bilinmezliğin içinde kaybolup giden karakterlerin bize o duyguyu geçirmesini bekleriz. Bununla beraber hikâyenin atmosferinin de bu renge karışmasından doğal bir beklenti olmaz diye düşünüyorum. Gerilim unsurunu doğuracak görselliğin temelinde bunun yattığını düşünmek de normal. Ancak böyle olmak zorunda mı, diye düşünmeden de edemiyorum. Polisiyenin illaki tek bir yolla anlatılması şart mıdır?
Burcu B. Bilgin‘in kaleme aldığı ve Karakarga Yayınları tarafından yayımlanan Beni Kim Öldürdü?, pek çok bilinmezin olduğu bir hikâyeyi polisiye kurgularından ve karakterlerinden beklenmedik bir neşeyle adeta kara komediyle aktaran bir kitap. Yarattığı karakterleri ve onların dünyasına dair detayları gündelik yaşamın neşesi ve rabarbası içerisinde sıradan insanlıklarıyla resmederken, diğer yanlarıyla da cevval bir başkomiser, meraklı bir çaylak ve üstlerinden tırsan bir müdür olarak göstermeyi başarıyor.
Açılışında kurbanımızla karşılaşıyoruz. Metruk bir binada öldürüldüğünün bilincinde olmayan bir karakter. Bizimle adeta sohbet ediyor. Polisler kapıyı kırar, içeriye girerler, karakterimiz yüzüne tutulan ışıkla bize ölü olduğunu söyler. Polislerin işi onu kim ve neden öldürmüştür diye bulmaktır.
Engin çalkantılı hayatında ayakta durmaya çalışan genç bir başkomiser. Dağılmış bir ailenin çocuğu. Babası ona çok düşkün. Annesi, ufak kardeşini alıp vaktinde onu terk etmiş. Babasının hayat tercihlerine saygılı, onun dünyasında kendisine yer edinebilmiş ve geceleri onun yanında rahat hissedebilen bir oğul. Bununla birlikte bir takım mental sorunları olduğunu keşfetmemiz zaman almıyor. Öldürülen karakterimiz onunla konuşuyor fakat Engin bunu iyi halde olsunlar geldi diye yorumluyor. Çünkü zamanında böyle bir şeyi yeniden yaşamış. Fakat biz biliyoruz ki öldürülen karakterimiz cinayete dair hatırladıklarını ona fısıldıyor.
Yaşadığı apartman, adıyla tezat bir ortama sahip olan Huzur apartmanındaki komşuları bir Türkiye perspektifi sunuyor. Bununla beraber başta bahsettiğim neşe de buradaki karakter bolluğundan doğuyor. Trans birey, emekli albay, dini bütün kapıcı, yazar senarist bir komşu… Çeşit çeşit bireyin sesini duyuyoruz, kahramanımızla etkileşime giriyor. Sokağa çıktığında insanlarla sohbet ederken ülkenin sesini duyuyoruz. Büyük bir rabarba doğuyor. Kitaba başta da değimiz çok sesliliği burası sağlıyor. Polisler sadece polislik yapmıyor, hayatın içerisindeler. Bir yaşamları var. Onunla da mücadele ediyorlar.
Öldürülen karakterimizin yakın zamanda annesi de öldürülmüştür. Baba karanlık bir iş insanıdır. Ulaşmak zordur. Sevgilisi ünlü bir aktördür. Madde bağımlısı bir kardeşi, bir de veteriner olan ablası vardır. Şeşeşe lakaplı cinayet büro müdürü emekli olmak üzeredir. Adeta olayı sessiz sedasız halledin diye diretir ancak basın da işin içindedir. Bu pek mümkün olmayacaktır. Çünkü isimler ünlüdür, haberler günden güne cinayeti ve teorileri pompalamaktadır. Engin ve Tekin Metin ikilisi zor bir soruşturmayı yürütmeye çalışırlar.
Burcu B. Bilgin, Beni Kim Öldürdü’de öldürülen karakteri de işin içine katarak farklı bir pencere aralıyor. Bilinmezliklere eklenen yeni düğümlerle hikâyenin çözümünü sonuna kadar merak unsurunun etrafında saklamayı başarıyor.

- Beni Kim Öldürdü? – Burcu B. Bilgin
- Karakarga Yayınları – Roman
- 248 sayfa