Huckleberry Finn’in Maceraları ve Tom Sawyer’ı hepimiz okumasak da çocukluğumuzda veya hayatımızın belli bir döneminde televizyona aktarıldığında seyretmişizdir. Bu iki önemli şahesere imza atan ve gerçek ismi Samuel Langhorne Clemens olan Mark Twain 19. yüzyıl ABD’sinde önemli bir yere sahip.
Ölümünden sadece beş yıl önce yayınladığı ve yoğun eleştirilere maruz kaldığı “İnsan Nedir?” adlı deneme kitabı da diğer eserleri gibi çarpıcı ve üzerinde çokça konuşulmaya değer bir kitap. Zamanında sadece belirli kişilere dağıtılmak üzere yalnızca 250 adet basılan kitap yazarın bilinen öykücülüğünden farklı olarak okuyan her insanın kendisini sorgulamasına yol açıyor. Tesla’nın arkadaşından da bu beklenirdi zaten değil mi? Bu bağlamda Dedalus Yayınevi de kitabı Türkçeye çevirerek harika bir işe imza atmış.
İlk kez bir ortamda bulunduğumuz insanlara kendimizi anlatırken -farkında olarak veya olmayarak- onlara bizi onlardan ya da diğer insanlardan üstün kılan özelliklerimizden, bir başarımızdan yahut geçenlerde yaptığımız bir iyiliğin ne kadar ses getirdiğinden bahsederek onları etkilemeye çalışırız. Yaşadığımız yerin bizim için yetersiz oluşundan, daha iyi şartlar altında yaşayabileceğimizden, dilersek her şeyi başarabileceğimizden, teknolojimizin ne kadar da ileride olduğundan, şiddetli depremlere bile dayanan çok yüksek binaları nasıl da dayanıklı hale getirdiğimizden ve neredeyse doğanın bile aslında bize ihtiyacı olduğundan bahseder dururuz. Peki ya öyle değilse? İnsan, aciz ve dış etkilere göre şekil alan bir makine ise…
“En Az İki kez Okunacak Kitaplar” listesine alabileceğiniz bu kitaba baktığımda aklıma ilk olarak Reha Erdem’in yönettiği Kosmos adlı filmde de replik olarak geçen ve Zebur’un 8. Mezmur’unun 4. mısrası “Soruyorum kendi kendime: ‘İnsan ne ki, onu anasın, ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?’” cümleleri aklıma geliyor. Daha kapağı itibariyle insanın kendisiyle yüzleşmesini sağlayan kitabımız Yaşlı Adam ve Genç Adam arasındaki diyaloglarla sürüyor ve son sayfasına kadar da böyle devam ediyor.
Genç Adam, yaşlı olana göre daha az bilen fakat sorgulayan ve bunun üzerine cesurca giden bir karakter. Yaşlı Adam ise tabiri caizse; feleğin çemberinden geçmiş ve gencin sorduğu sorulara bilgiç ve akıllıca cevaplarının yanı sıra gencin, insanı ve -aslında- kendini tanımaya yönelik sorularına karşılık, “bir de bu açıdan bak” dercesine genç adama yine soru ve cevaplarla karşılık veren biri. Diyaloglarda Genç Adam, Yaşlı Adam’ın bilgeliğini biraz da test etmek için sürekli farklı ve cesur sorularla karşısına çıkar.
Okuyucu da bu diyalogları takip ettikçe kitabın ilk tartışmasının da konusu olan Yaşlı Adam’ın “insanın sadece bir makine olduğunu, bundan daha fazlası olmadığını” öne sürmesiyle beraber kendini taraf olmaya ve ne tarafı seçmesi gerektiğine karar vermeye çalışır. Kitap, a. Makine İnsan b. Şahsi Hüner başlığıyla başlayıp “Eğitim, Nasihat, Makine Hakkında Daha Fazlası” gibi başlıklarla diyalogların nasıl olacağı mesajını vererek ilerliyor. Sorular ve cevaplar detaya sürüklendikçe okuyucu da kendini sorgulamaya başlıyor fakat yukarıda da belirttiğim gibi bir türlü tarafını belirleyemeyip kendi iç dünyasında bu soruların bir karşılığı olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Örneğin eğitim başlığı altında geçen -benim de altını çizdiğim- diyaloğun bir bölümünde Yaşlı Adam; “…İnsan bir bukalemundur; doğasının yasası gereği, bulunduğu yerin rengini alır.” der. Aklımıza Rimbaud’un “ben, bir başkasıdır.” sözünü getirir ve bizi tam on ikiden vurur. Ayrıca diyalogun ilerleyen kısımlarından birinde “…Ne eğilimini ortadan kaldırabilirsin ne de onun en ufak bir parçasını -sadece onu baskılayabilir ve onu sakin ve sessiz tutabilirsin.” deyip Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan romanının ne kadar önemli ve okuduysak bir kez daha okunmaya değer bir kitap olduğunu bize yani okuyucuya hatırlatır bana göre. (Bildiğiniz gibi İçimizdeki Şeytan romanında karakterlerin o anki durumlarını anlatan kendi iç konuşmalarına şahit oluyoruz.)
Görüldüğü üzere gittikçe ciddileşen ve insanı vicdanının derinliklerine sürükleyen “İnsan Nedir?” okuyucuya verilmiş felsefik bir ders niteliği taşımaktadır. Pekala o zaman kitabı bitirdikten sonra bakakaldığınız boş duvara sorar mısınız, insan nedir?
İnsan Nedir?
Mark Twain
Çeviri: Utkan Atbakan-Gamze Keskin Yurdakurban
Dedalus Kitap
136 sayfa.
*Parende Dergisi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.
Görsel: http://www.okuryazar.tv/insan-nedir-mark-twain/