Kardeşimin Bekçisi, “Başlangıcından II. Dünya Savaşı’na İngiliz Dedektif Yazını” alt başlığı ile niyetini daha kapaktan belli ediyor. Zeynep Ergun tarafından yazılmış kitap, seçilen yedi ayrı İngiliz polisiye romanını inceleyerek altta yatan toplumsal kodları bulmaya çalışıyor.
Polisiye tüm dünyada sevilen bir türdür. Bunun pek çok sebebi olabilir. Giderek daha öngörülebilir olan dünyamızda gizemin peşinden koşuyor olabiliriz, bilinçaltımızdaki yok etme güdümüzün kimseye zarar vermemize gerek kalmadan tatmin edilişinin zevki bizi polisiyeye çekiyor olabilir, suçluların kötülüğünün en azından romanlarda yanına kar kalmadığını görmek bizi mutlu ediyor olabilir ya da başka sebepler bulunabilir. Polisiye her ne sebeple okunursa okunsun yazıldığı dönemin toplumsal koşullarını, alışkanlıklarını, beklentilerini, o dönemdeki değişimin sancılarını istese de istemese de yansıtıyor. Romanlar sadece toplumsal izlerle değil, bilinçaltı simgeler ve göndermelerle de doludur. Polisiyeye bir de bu gözle bakmak polisiye edebiyatı seviyorsanız muhakkak ki ilginç olacaktır.
Zeynep Ergun’un incelemek için seçtiği yedi kitaptan ikisi Arthur Conan Doyle’ye, ikisi Agatha Christie’ye, biri Wilkie Collins’e, biri Chesterton’a ve biri de Dorothy L. Sayers’e aittir. Agatha Christie’nin yazdığı Papazın Evinde Cinayet romanı hariç diğerlerindeki dedektifler erkektir. Bu elbette anlamlı bir seçimdir. Üstelik anlamlı olanlar bununla sınırlı kalmaz. Sınıfsal rollerden cinayet aletlerine, kahramanların isimlerinden mekanlara, dedektifin yardımcılarından suçun sebebine kadar her şey bir şeye işaret etmektedir ve asla amaçsız değildir. Örneğin incelenen tek kadın dedektifimiz Miss Marple’a bir göz atalım:
“Jane Marple… Karakterin adı Jane, İngilizcede en sık görülen kadın isimlerinden biri olduğu için onu İngiliz okurunun gözünde evrenselleştirir: Karakterle özdeşleşme kolaylaşır ve Miss Marple bütün İngiliz kadınlarını simgeler duruma getirilir…….. ‘Marple’ın İngilizce ‘marplot’ sözcüğüne yakınlığı da anlamlıdır: Bu sözcük, başkasının işine karışarak tasarılarını bozan kişiler için kullanılır.” (sayfa 301)
Zeynep Ergun, romanları incelemeden önce o romanın yayımlandığı tarihteki siyasi ve toplumsal değişimlerden de bahsediyor. Böylece değişimin yansımalarını takip etmemiz kolaylaşıyor. Toplumsal sınıflar, kadın erkek ilişkileri, teknolojik gelişmeler, I. Dünya Savaşı, savaş sonrası toplumsal atmosfer gibi pek çok olgu polisiyede yer buluyor ve bu haliyle okuduğumuzda romanlar safece bir roman olmaktan çıkıp sosyolojik bir belgeye dönüşüyor.
İyi okumalar.
- Kardeşimin Bekçisi – Zeynep Ergun
- Labirent Yayınları
- 384 sayfa