Paranormal bir domates düşünün. Yendikçe tabakta yeniden ortaya çıkıyor. Hakan Bıçakcı’nın hikâyeciliğine hayran bırakan örneklerden biridir bu öykü. “Ben Tek Siz Hepiniz” kitabında yer verdiği “Paranormal Domates” adlı hikâye Hakan Bıçakcı ile tanışmamın hikâyesidir.
Büyük alışveriş merkezlerinde illaki bulunan kitapçılardan birinde, rastgele gördüm kitabı. Birkaç Kafka arıyordum. Şans bu ya! Kafkaların arasına karışmış, öylece duruyordu kitap. Muhtemel ki kitabın kapağındaki “kesik parmak”lardan etkilenip almak istemişti birisi. Ama sonra daha cazip bir kitap bulup bizim kitabı, tam da Kafkaların oraya bırakmıştı. Baştan pekte ilgimi çekmedi. “Bunun burada ne işi var ya?” gibisinden bir bakış atıp aldım elime kitabı. Rastgele içini açıp baktım. Sayfa 135 geldi önüme. “Azıcık bakayım ne yazmış acaba?” derken, ayaküstü hikâyenin sonunu getirmiştim. İstediğim Kafka kitabını ve bir de Bıçakçı’yı aldım o gün.
Eve geldiğimde âdetimdir bir yorgunluk kahvesi. Açtım sayfa 135’i tekrar okudum. Bir yandan da kahve içtim. Dört sayfacık yazmış hikâyeyi. Bir kez daha okudum. Sonra hayatımdaki “paranormal domatesleri” düşündüm. Öyle böyle derken kitabı bitirdim. Çocukken, mahallede oyunlar oynarken kullandığımız, çocukluk özgüveni kokan “Ben tek, siz hepiniz” cümlesi, şimdi bambaşka anlamlara geliyor bende: İstanbul’u basan ninjalar, hep aynı anı yaşayan domates ve bir bardak su, sabah işe gitmek için kalkamamak, deniz otobüsüne yetişememe korkusu… Sizi, bizi, onları “ilginç” dünyalara götüren tekinsiz bir yazar, okunması gereken bir insan.
Hakan Bıçakcı, Ben Tek Siz Hepiniz, İletişim Yayıncılık, 2011.