Stefan Zweig, ülkemizde okuyucu kitlesi her geçen gün artan bir yazar. Özellikle “Satranç” kitabıyla hepimizin aşina olduğu bir isim. Bu yazımda yazarın pek bilinmeyen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan ve 5 adet öyküden oluşan “Ay Işığı Sokağı” isimli eserinden bahsedeceğim.
Giriş kısmında belirtiğim öykülere kısaca değinecek olursak ilk öykümüz kitaba ismini veren “Ay Işığı Sokağı” eşinin terk ettiği bir kocanın hikâyesini anlatmakta. Benim kitaptaki favorim ise ikinci öykü, yani “Leporella”. Bu kısa öyküde hizmetçisi olduğu evin beyefendisine tapan bir kadının hırs ve kıskançlık içeren bir takım sıra dışı eylemlerinin hikâyesi okuruz. “Nişan” ise bir savaş gazisinin yalnızlığını, “Leman Gölü Kıyısında Olay” eski bir askerin yurduna dönme çabaları sonucunda hiç bilmediği ve tanımadığı bir ülkedeki mücadelesini, “Avare” ise bir öğrencinin kısa hikayesini işlemektedir.
Kitap genel olarak Stefan Zweig’in o başarılı bulduğumuz anlatımdan uzak kalsa da ustanın betimlemedeki becerisini gene okuyucuya yansıtmayı başarıyor. Ayrıca kitap çok karamsar bir yapıya sahip; bahsi geçen öykülerin çoğunun teması intikam, hırs, savaş, üzüntü.
Yazımı bitirirken öykülerden beğenip seçtiğim birkaç alıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
Gülmek, duygunun mutlu ve özgür bir biçimde dışa vurumudur.
Bu cehenneme şeytan bile daha fazla dayanamaz.
Bu pis dünyadan kaçmak için attığımız adımlarımızın sesleri birbirine karışıyordu.