“Folko, Kamarg bataklığındaki bütün su yollarını avucunun içi gibi bilirdi. Onun harikalar diyarıydı bataklık…”
Hayatın donuk gerçekliğinin olağanüstü olaylara büründüğü o tavşan deliği… İşte Folko da Kamarg bataklığında, masmavi gökten ve sakin sulardan kurulu bu uçsuz bucaksız dünyasında, bambaşka diyarlara gider. Bu öksüz çocuk orada yoksulluktan, hüzünden uzak; mutluluğun, dostluğun kucağına açılır.
En önemli çocuk edebiyatı ödüllerinden Hans Christian Andersen ödülünü almış olan René Guillot, 1989’da kaleme aldığı Beyaz Yele ile bizlere harika bir eser bırakmıştır.
Folko ve Beyaz Yele’nin yüreklerimizi ısıtan dostluğu, bizleri çocukluğun masumiyetine ve samimiyetine götürürken aynı zamanda hayatın gerçekleri bütün ciddiyetiyle kitabın sonuna kadar okurlarına eşlik ediyor. Sevgi, masumiyet ve dostluk: öfke, yalan ve hırs kavramlarının bir arada yer aldığı bu eser oldukça sade bir dile, akıcı bir anlatıma sahip ve tüm yaş gruplarındaki okurların beğenisini kazanmıştır. Bir nefeste bitirebileceğiniz nefis bir eser Beyaz Yele.
“Hayatta olmaz!”
“Hayatta ne olacağını kim bilebilir, ey koca Ösebyo?”
Folko ve küçük kardeşi, Ösebyo dede ile birlikte bir kulübede yaşarlar. Geçimlerini balıkçılıkla sağlayan kendi hâlinde bir aile… Ama Folko balıkçı olmayacaktı. O büyüyünce boğalara ve at sürülerine seyislik edecekti.
“İnsan arkadaşını seçebilir mi dersiniz? Elbette seçebilir… Öyle ya, Folko bataklıklarda doğup büyümüş heybetli bir atı dost bellemişti.”
Folko, dostu Beyaz Yele ile ilk karşılaşmalarını akşam yemeğinden sonra, ışıklar sönüp yan yana battaniyelerin altına girdiklerinde kardeşine anlatır sadece.
“İnsanı hayallere sürükleyen, nice güzel masallar bilirdi Folko. Ama masalların en güzeli Beyaz Yele’li olandı”
Bu masalı daha sonra dostu Antonyo, ardından da Ösebyo dede öğrenir. Ösebyo pek gönülsüzdür torununun atlarla ilgilenmesine. Ancak Koca Seyis Antonyo bu durumdan oldukça memnundur ve Folko’yu destekler.
Folko ve Beyaz Yele’nin başından bir dizi olay geçer. En sonunda Folko, Beyaz Yele’nin sırtına atlar; gözünü öfke, yalan ve hırs bürümüş kötü insanları arkada bırakarak dörtnala koşarlar.
“Nehrin ezgisi tatlı bir ninni gibiydi kulaklarında. O güzelim su, ikisini büyük nehrin akıntısına katmış, çocuklarla atların sonsuza kadar arkadaş kaldığı büyülü bir adaya doğru sürüklüyordu.”
• Beyaz Yele – René Guillot
• Can Çocuk Yayınları-Roman
• 120 sayfa
• Çeviri: Saadet Özen