Peyami Safa edebiyatta Server Bedi takma adının sahibi; psikolojik çözümleyici roman ustası; tarih, tıp, felsefe gibi çeşitli alanlarda yazılar yazabilmesiyle nam-ı diğer Ansiklopedik Yazar.
Romanlarında olaydan ziyade daha çok tahlile yer veren Safa, var olan sorunları tartışmalar silsilesiyle okuyucuya sunar. Topluma ait – ahlâk çöküntüsü, medeniyetin meydana çıkardığı bocalama, sosyal çevreler arası çatışma gibi- pek çok önemli konuyu eserlerinde işler.
1923’te Sözde Kızlar, 1930’da Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 1931’de Fatih-Harbiye… Daha nicesi edebiyat dünyasının başyazarı yapar Peyami Safa’yı. Sevgili Safa’nın yegâne tarihi romanı Attilâ ise yine 1931 yılında okuyucuyla buluşur.
Peyami Safa Attilâ romanı için şöyle der:
“Attilâ romanı, Attilâ’ya âit her şeyi ihtiva eder; efsâne ve târih, aşk ve ölüm.”
Attilâ kimdir?
Tuna nehrinde Attilâ’yı öldürmekle görevli birileri… Bu suikasta yardım eden altınlarla saraylarla kandırılan Odekan -Romalıların Tuna nehri boyunca saltanat süreceğine razı olmayan- Attilâ’nın adamı Odekan. Diyor ki; “Hançerin altında bütün insanlar eşit, hançerimi Attilâ’ya saplarken gözlerimi sımsıkı yumacağım.” Yumamadı. Attilâ’nın sarayının önünde hissettiği takatsizlik, ruhuna dolan korku… Her şeyi anlattı O’na. O, “Ben Allah’ın kamçısıyım” diyen Attilâ, hayatına kastetmek isteyenlerin başını istedi. Artık başlarının üzerinde simsiyah bir bulut vardı, Attilâ…
Garbi ve Şarki Roma topraklarında işgal hareketlerine başlayan Attilâ ve ordusu, sonunda büyük bir zafer kazandı.
Öyle ki “Dünya senin ve benim olacak!” dediği Onoryası, zevcesinin kıskançlığı ve iftirasıyla Hun topraklarından çıkarılan Onoryası -daha nicesiyle- bütün bunlar olurken Attilâ’yı terk etti. Çünkü Onorya;“İtalya seferin benim kalbimi ikiye ayırdı” diyordu Attilâ’ya “Bu harp bana her günkünden ziyâde bir Romalı kadın olduğumu hatırlattı.”
Fakat Attilâ “Kerka Hunların istikbâlini doğurmuştur, o benim baştâcımdır. Onun tacı başından alınamaz. Fakat Kerka benim başımda ise Onorya da kalbimdedir. Ben başsız ve kalbsiz yaşayamam” demişti. Şimdi okuduğu bu mektup Kerkasının da öldüğünü yazıyordu…
Ve Attilâ’nın ölümü…
“Hiçbir Hun yoktur ki Attilâ’nın bir kadın eliyle öldürüldüğüne inansın! Şüphenize nihayet veriniz! Böyle bir rivayet imparatorluğumuzu büyük bir zaaf ile tehdit eder! Biliniz ki babam ansızın ve eceliyle ölmüştür.”
Prens Erlâk, Attilâ’nın sevgili oğlu böyle demişti. Attilâ, ölüsüyle dirisiyle milletlerin tarihini değiştiren bir timsaldi.
“Attilâ vahşi değildi, zira kalbi vardı. Attilâ kalbsiz değildi, zira muazzam bir aşkı vardı. Attilâ sevdi, çok sevdi.”
- Peyami Safa – Attilâ
- Ötüken Neşriyat – Roman
- 284 Sayfa