”Her yazarın en iyi hikâyesi kendi hayatıdır…”
Karahindiba, Sinan Sülün‘ün ilk hikâye kitabı. İçinde Aralık, Mavi Pelikan ve kitaba da ismini veren Karahindiba adında üç farklı öykü yer alıyor. Yazarın ilk öykü kitabı olarak ele alırsak kurgu, karakterler ve akıcılık bakımından oldukça başarılı bulduğum kitap boyunca “tutunamayan” profilleri ile karşılaşmaya hazır olun.
Üç öykü boyunca, Oğuz Atay’dan bolca esinlenilmiş, yalnız ve öteki bırakılmış insanların kara mizah dolu hayatlarına şahitlik ediyoruz. Öykülere kısaca göz atmak gerekirse:
Aralık’ta, karısını kendisini en yakın arkadaşı ile aldattıktan sonra abisinin evine yıllar sonra ziyarette bulunan bir adamın hayatına konuk oluyoruz. Bu öykü, bana göre kitabın en zayıf halkasıydı. Yazar, klişelerle dolu karakterleri anlatım akıcılığı ile zenginleştirmekten başka bir derinlik katmadığı bu öyküsünü diğer hikâyelere ısındırma turu olarak da ele almış olabilir.
Mavi Pelikan’da ise büyülü gerçekliğin kapılarını aralayarak kendimizi çok yerel bir dünyada oldukça fantastik bir olayın içinde buluyoruz. Annesi ile yalnız yaşayan, silik, beklentisiz Numan, çalıştığı dükkana yaralı gelen pelikan ile aşk yaşamaya başlıyor. Orijinallik ve yine akıcılık olarak hikâye okuyucusunu içine çekmekte başarılı. Yazar, bu öyküde karakterlerin duygularını da iyiden iyiye okuyucusuna hissettirmeye başlıyor.
Benim en sevdiğim öykü Karahindiba ise kitabın en son öyküsü. 30 yaşında, işsiz, sevgilisi tarafından terk edilmiş, babası tarafından her gün başka hakaretler dinleyen Adnan Çubuk’un hayatta kalma hikâyesi. Hikâyenin sürprizli sonu, metindeki mizah ögeleri, kitabın ismi ile hikâye arasında kurulan bağ benim en sevdiğim kısımlar oldu.
Geneline bakacak olursak;
*Yan karakterler (Adnan Çubuk’un annesi, Numan’ın patronu) yer yer fazla klişe özelliklerle donatılmış, derinlikleri çok fazla sağlanamamış. Ana karakterler ise oldukça başarılı.
*Hikayelerin akıcılığı başarılı, sayfaları nasıl birer birer atladığınızı anlayamıyorsunuz.
*Yazar, iyi bir gözlemci. Ancak tüm gözlemlerini bazen iki üç satırda, bazen aynı karakter üzerinde bir anda o kadar çok vermeye çalışmış ki, kendini tekrar etmekten kurtulamamış. İlk öyküdeki ik’cı kadın karakter ile üçüncü öyküdeki yine ik’cı karakterler neredeyse tamamen aynı gibi.
*Yazar, duyguları geçirmekte oldukça başarılı. Adnan Çubuk’un endişelerini sizinmişler gibi hissederken, bir anda kendinizi bir pelikanın zihninde bulabiliyorsunuz.
*Yazar, mizahı kullanmakta da oldukça başarılı. Hikâyeler esnasında gülümsediğiniz yerlerin sayısı fazla.
*Bir diğer alkış da, İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabın kapak resminin harikalığına gitsin. Karahindiba öyküsünü bitirdiğinizde kapak ile kuracağınız bağ oldukça hoşunuza gidecek. Seda Mit’e tebrikler.
Sinan Sülün, şans verilecek, diğer kitapları da beklenecek ve okunacak yazarlar listeme çoktan girdi. Öykü türünü seviyorsanız ya da tanışmak istiyorsanız listenize ekleyin derim.
- Karahindiba – Sinan Sülün
- İletişim Yayınları – Öykü
- 147 sayfa