Cumartesi, Ian McEwan’ın 2007’de yayımlanan romanıdır. Adı üstünde, bir cumartesi gününü sabahın ilk saatlerinden anlatmaya başlar. 48 yaşındaki “sinir” cerrahı Henry Perowne sabah 3:30’da uyanır. Ve gün başlar. Henry başarılı bir cerrahtır. Avukat olan karısı Rosalind’i hâlâ sevmektedir. Oğlu Theo ve kızı Daisy’i de sevmektedir. Sakin bir dünyası vardır. O cumartesi günü de neler yapacağı bellidir. Doktor arkadaşınla squash oyna, akşam yemeği için alışveriş yap, anneni ziyaret et ve güzel bir aile yemeği ye. Ancak 15 Şubat 2003’e denk gelen o cumartesi günü Irak’ın işgalini protesto etmek için Londra’da büyük bir gösteri de yapılacaktır. Bu, Henry’i ilgilendiren bir durum değildir. O sadece sabah uyanıp pencereden bakarken tanık olduğu uzak kazasını merak ettiğinden açar televizyonu. Sonra evden çıkar. Yapılacak gösteri sebebiyle onun geçeceği sokaklar trafiğe kapatılmıştır. Sonra bir şey gelir Henry’nin başına ve o olay bütün güne damgasını vurur.
Cumartesi‘de Henry Perowne’nun bir gününe eşlik ederiz. Yaşadığı olay aslında büyük bir şehir için normal bile sayılabilir. Aile içi küçük sorunları tanıdıktır. Politik kayıtsızlığı anlaşılabilirdir. Bize yeni bir şey anlatmaz Cumartesi. Peki o hâlde Cumartesi‘yi neden okumalıyız? Ian McEwan’ın okunması gereken 1001 kitap arasına giren Cumartesi kitabını okunur kılan yazarın müthiş dilidir. Günlük hayatın ayrıntılarına büyüteçle bakıyormuşsunuz hissi verecek size bu kitap. Ayrıntıları yakından gösterip o ayrıntılardan insan hallerine ulaştıracak. Kendinizi göreceksiniz. Dünya sandığınızdan daha küçüktür. Bizi birleştiren Henry’nin kayıtsız kaldığı ya da en iyi ihtimalle temkinli yaklaştığı bir başka ülkenin işgali gibi büyük olaylara verdiğimiz tepkilerden ziyade bu ayrıntılardır. Bizi Cumartesi‘ye bağlayan da geri plândaki büyük olay değil, yakın plândaki küçük ayrıntılardır.
“Şimdi görülüyor ki balıklar bile acı hissedebiliyor. Çağdaş yaşamdaki karışıklık artıyor, ahlaki duygudaşlık halkası genişliyor. Yalnızca uzak ülkelerin halkları değil bizim kardeşlerimiz, tilkiler de öyle, laboratuvar fareleri de, balıklar da. Perowne onları yakalamaya ve yemeye devam ediyor. Canlı bir istakozu asla kaynar suya atmasa da restorana gidince ısmarlamaya hazır. Her zamanki gibi işin püf noktası, insanın başarısının ve üstünlüğünün anahtarı, merhametinde seçici olmak. “
- Cumartesi – Ian McEwan
- Yapı Kredi Yayınları – Roman
- Çeviri: İlknur Özdemir
- 272 sayfa