Günlük tutmanın, kişinin kendi kişisel tarihini kronolojik olarak kaydetmesinin yanı sıra, duygu durumunu sabitlediği ve kelimelerle yaşadığı zamanın resmini çizenlere iyi geldiği de aşikâr. Timaş Çocuk psikoloji kitaplığından çıkan, Psikolog Oya Doğan’ın yazdığı, A. Gülfem Özer’in çizgileriyle şekillendirdiği Duygu Günlüğüm/Mira Stres Kulübesi’nden Ayrılıyor adlı kitap, günlük tutarak, ruhsal gerilimin nasıl kontrol altında tutulabileceğini anlatıyor, 6-10 yaş arasındaki çocuklara.
Yazar, interaktif bir metin kaleme almış, ‘sevgili günlük’le kurulan irtibata, genç okurların da katılımı amaçlanmış. “Haydi sen de hayalindeki arkadaşını aşağıya çiz. Nasıl olmasını istiyorsan tam olarak öyle… Düşüncelerini her şeyiyle resmet!” cümleleriyle günce tarzında tasarlanmış sayfalar çok şık olmuş. Şu samimi tümceleri alıntılamama müsaade edin lütfen: “Evet! Düşününce herkesin sevdiği ve sevmediği bir sürü tuhaf şey var. Sözü daha fazla uzatmamayım sevgili günlüğüm. Madem önce sana garip gelebileceğini düşündüğüm şeylerden bahsettim, şimdi de sevdiğim şeylerden biraz bahsedeyim. En sevdiğim renk mavidir, en sevdiğim içecek muzlu süt. En sevdiğim ders resimdir ve ben resim çizerken şarkı söylemeyi çok severim!” Bu arada çalışmanın ilerleyen sayfalarında yer alan ‘Sevdiklerim/Sevmediklerim’ sayfası da az önce de bahsettiğim üzere okuru metnin içine dâhil eden bir renk.
Günlük Tutmak Bir Yolculuk
Günlük tutmanın küçük yaşlardan itibaren kazanılması gereken bir alışkanlık olduğu muhakkak. Böylesi bir süreklilik, bireyin kendisiyle konuşması, kendisine zaman ayırması, kendisine bakması ve kimi zaman benliğinin odalarında unutulan ruhunun havalanması demek biraz. Yazarın günlük kaydetmeyi bir yola/yolcuya/yolculuğa/ benzetmesi dikkatten kaçmaması gereken bir hatırlatma. “Günlük tutma ödevini, seninle çıktığımız bir yolculuk olarak görmek istiyorum. Yolculukta karşımıza beni korkutan, kaygılandıran, zaman zaman bana kötü hissettiren problemler çıkabilir. Bu durumlarda kullanabileceğim farklı çözümler biriktirebileceğimi ümit ediyorum.”
Molalar, küçük bulmacalar, kaygı listesi, keyifli sorularla bir terapi odasındaymışsınız hissi veren bu kitap, çocuklar için yol gösterici bir el feneri gibi. Ebeveynlerin de okuması elzem olan bu çalışma, yazarın rehberliğinde duyguların yeniden keşfedilmesini sağlıyor, Stres Kulübesi’nden Kahkaha Atölyesi’ne geçiyorsunuz âdeta.
“İlk Kitabın İçin Seni Tebrik Ederim!”
Oya Doğan, çalışmasının başında Psikolog Kübra Arslan ve Psikolog Özlem Doğan’a Mira’nın hikâyesine katkı sundukları için teşekkür ediyor. Biz de yazara ve Timaş Çocuk ailesine teşekkür edelim ve son sözü kahramanımıza bırakalım: “Yepyeni bir macerada seninle tekrar buluşmak için sabırsızlanıyorum. Umarım, burada öğrendiğimiz etkinlikleri uygularken arkadaşlarınla da paylaşırsın. Onlar da kendi stres kulübelerinde bir mola verir ve o kulübeden çıktıklarında aynı senin şu an hissettiğin gibi rahatlamış hissederler. Biricik arkadaşım! Bu muhteşem yolculuk için sana çok teşekkür ediyorum. Baksana, boş sayfalar artık senin eserlerinle dolu. Farkında olmadan ben ve diğer çocuklar için çok güzel bir kitap yazdın. İlk kitabın için seni tebrik ederim!”

- Duygu Günlüğüm / Mira Stres Kulübesinden Ayrılıyor – Oya Doğan
- Timaş Çocuk
- 48 sayfa
- Çizer: A. Gülfem Özer