Ayrışmanın Tarihi…
Bahse, tarihsel bir veri olarak İslam öncesi kabileci Arap toplulukları arasında ekonomik sistem olarak yoğun emek sömürüsünün bulunduğu ve kadınlara dönük de ciddi cinsiyet ayırımcılığının en üst aşamaya taşındığı gerçeğiyle başlamak gerek. İslamiyet’in yerleşmesi ile birlikte Hz. Peygamber’in “İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır.” mealindeki sözlerinden ilhamla “Asr-ı Saadet Dönemi” olarak tabir edilen mutluluk asrı başlamıştı. Fakat özellikle Hz. Peygamberin vefatı ile birlikte bilhassa da hilafet sorunundan kaynaklı olarak bir kısım siyasi, içtimai, itikadi farklı görüşler ortaya çıktı. Bu bir süre sonra Hz. Peygamber döneminin barış içindeki devam eden sistemine dönük özlemleri de beraberinde getirdi. Zira günümüz İslam ve Ortadoğu toplumları sadece kendi içerisinde bölünmeyi yaşamakla kalmamışlar, üstüne emperyalist sömürgeciliğin kurbanı olmaya giden bir sürece de kapıyı aralamışlardı. “Fırka” ya da “mezhep” olarak adlandırılma sadece Peygamber sonrasındaki dini temsil iddiası ile sınırlı değildi. Zamanla sosyal ihtiyaçlara uygun ibadetlerden, fıkhi ve amelî konulara ve oradan imâmete kadar bazı farklılıklar hissedildi. Bu, öte yandan mezhep olarak nitelendirilmenin çeşitli kriterlere göre değerlendirilmesini de gerektirdi. Ancak mezhep hareketlerine sadece olumsuz bir anlam yüklememek de lazım. Zira, özellikle Abbasiler döneminde diğer kültürlerle ve imanın akıl ile açıklanmasına dair yaklaşımların İslami düşünceye büyük katkı getirdiğini de not etmek gerekir.
Mezheplerin Kronolojik Ayrıntısı…
Zor ve sistematik bilgi gerektiren mezhepler hususunda önemli bir kaynak var elimizde. Halil İbrahim Bulut’un Ketebe Yayınları’ndan çıkan son kitabı “İslam Mezhepleri Tarihi”, İslam’da hem kültürel farklılıklara sebep hem de siyasi yönden çeşitli travmalara konu olan ana mezhepleri, daha az bilinen ya da kültürel ve politik olarak olarak birbirine karıştırılan fırkalarıyla birlikte ele alırken, itikadi ve ameli yönden düşünsel temellendirmesini de birincil ve ikincil kaynaklar ile güncel literatüre dayanarak örnekleri ile aktarıyor. 1990 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan yazar Halil İbrahim Bulut, aynı zamanda akademik yönü olan bir araştırmacı. Eserleri daha çok Sünni-Şii Mezhepleri üzerindeki bir kısım sorunsallara yoğunlaşmış durumda. İslam Mezhepleri Kitabı’nın giriş kısmında mezhepler tarihinin tanımı, amacı ve metodu, sahanın temel kavramları, klasik kaynaklar ve bunların özellikleri, mezheplerin tasnifi, İslam düşüncesindeki ilk ihtilaflar ve mezheplere ayrılmaya sebebiyet veren faktörler detaylı bir şekilde teşrih ediliyor. Yazar burada önsözde belirttiği gibi kitabında “… Hz. Peygamber döneminden itibaren dini, siyasi, sosyal ve benzeri sebeplerle Müslüman toplumlarda zuhur eden mezhepleri ve mezhepleşme hareketlerini kronolojiyi de dikkate alarak tarafsız bir şekilde tanıtmayı, kendi kaynaklarından hareketle sağlıklı bilgiler vermeyi amaçladığını…” belirtiyor. Gerçekten de mezheplerin ayrıntılarına inildiğinde yazarın, ele aldığı mezhebin içindeki sosyo kültürel durumu ile birlikte temsilcilerini suçlamayan, onları anlamaya çalışan bir dille konuları ele aldığını görüyoruz. Kitap, örneğin Vehhabilik bahsini ele alırken isimlendirme meselesinden başlayarak nerede ise bir Suudi Arabistan kısa tarihini de önümüze seriyor. Ve bu durum esasen literatüre yabancı okuyucu için büyük bir kolaylık sağlamakta.
Az Bilinen Mezheplere Dair Zengin Bilgiler…
Kitap, ilk kısımlarında mezheplerin tasnifine yer verdikten sonra, diğer fasılalarda ayrıntıya girmekte. İlk ihtilafların “Hz. Peygamber döneminde zuhur eden ihtilaflar” ve “Hz. Ebû Bekir’in hilafeti döneminde gerçekleşen ihtilaflar” olarak ele alınması sonrasında, Haricilik, Mürcie, Mu’tezile Mezhepleri olarak kronolojik bir sıralama takip ediliyor. Akabinde “Ehl-i Sünnet” başlığıyla “Mâturidilik”, “Eş’arilik” incelemesi sonrasında Şia Mezheplerine geçiliyor. Şia’nın isimlendirilmesi meselesinden, mezhepleşme sürecine doğru bir kurgu izlendikten sonra “Zeydiyye”, “İsmailiyye”, “İmâmiyye” mezheplerinin incelemeleri yapılıyor. Yine burada da tarihsel tüm veriler hatta mezheplerin günümüzdeki coğrafik nüfus yoğunlukları gibi ayrıntılı bilgiler de okuyucuya sunuluyor. Kitapta aslında yaygın İslam düşüncesinden oldukça farklı görüşler serdeden, hatta kimilerince İslam içinde sayılması mümkün görülmeyen kimi mezheplerin de ayrıntılarıyla yer bulduğunu görüyoruz. Örneğin “Bâbilik”, “Bâhailik”, özellikle Lübnan’da görülen “Dürzilik”, “Yezidilik” ve “Kâdiyanilik” mezhepleri hakkında da teferruatlı bilgilerle karşılaşıyoruz. Böylelikle yazarın tabiri ile “… Zaman içerisinde farklı nitelikler kazanarak yayılan oluşumlar ayrıntılarıyla, güncel akışta ve güncel kültürde karıştırılabilen yönleriyle, benzerlikleriyle ve farklılıklarıyla açıkça ortaya konuyor.“
Oldukça uzun bir tarihsel süreci, önemli ilk kaynaklardan hareketle ele alan ve ortalama okuyucunun rahatlıkla anlayabileceği bir metot ile sunulan, şık karton tasarımıyla da dikkat çeken 415 sayfalık Halil İbrahim Bulut’un kaleme aldığı “İslam Mezhepleri Tarihi” kitabının, sadece saha çalışmaları yapan kişiler için değil, coğrafyanın birer gerçekliği olarak mevzuyu anlamaya çalışanlar bakımından da oldukça faydalı bir kitap olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz…
- İslam Mezhepleri Tarihi – Halil İbrahim Bulut
- Ketebe Yayınları-2021
- 415 Sayfa