Deniz Sevinçli’nin yazdığı Bir Kelebeği Yakalamak, henüz lise çağında olan Elliot ve Sam’in kimlik, varoluş, mutluluk sancılarıyla boğuşmasını, aynı dertlerden mustarip iki yan karakterle hikâyeyi zenginleştirdiği, aşk, hüzün, sevinç, dostluk gibi mevzulara içtenlikle dokunan sonu kötü bitse de umuda el sallamayı sürdürmekte ısrarlı bir ilk roman.
Deniz Sevinçli, 2000 doğumlu henüz çok genç bir yazar. Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nde mezun olmuş sonrasında da halen eğitimine devam ettiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü kazanmış. Bunun yanında da Almanya’da, Münih’te bulunan Akademie der bildenden Künste München akademisinde bir yıl eğitim almış. Yazıya olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Sevinçli, bu zamana kadar bolca deneme kaleme almış. Kısa bir süre önce ise 2019 yılında yazmaya başladığı, Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan Bir Kelebeği Yakalamak romanıyla Türkiyeli okurların karşısına çıktı. Bir Kelebeği Yakalamak, babasının ölümünün ardından darmadağın olup Londra’dan Los Angeles’a, amcasının yanına taşınan Elliot ile yolları burada kesişen dağılmış bir çocuk olan Sam’in arkadaşlıklarını, gençliğin getirdiği savrulmaları, tökezlemeleri, kendilerini keşfetmelerini yan karakterler Spider ve Tate’i de işin içine katarak anlatan bir kitap.
Londra’daki hayatından yeterince mutsuz olan Elliot’un hayatı, babasını kaybetmesiyle iyiden iyiye alt üst olur. Yaşamında yeni bir şeyler aramak, hayata dönmek için yeni yollar arayan Elliot, radikal bir kararla Amerika’ya amcasının yanına gider. İyi kitaplarla, sağlam müziklerle yoğrulmuş hayatını bir kitapçı dükkanıyla taçlandıran Elliot’ın amcası, ona Londra’daki içine kapanık dünyadan çok daha fazlasını sunar. Elliot yeni hayatına, okuluna başlamak için gün sayarken kısa bir sonra karşısına çıkıp Elliot’ın en iyi arkadaşı olacak okulun zengin ve popüler çocuğu Sam ise başka bir “dağılmış aile” sendromunu atlatmak için sürekli partilemekte, okulunun basketbol takımında harikalar yaratmakta ve tüm bunların bileşimi sonucuyla da her lisenin “gözde çocuğu”nun yaşadığı hayatı yaşamaktadır. Okulun bütün kızları ona hastadır, erkekleri onu kıskanır. Sam ise tüm bunlardan hayli memnun gibi görünse de içinde onu yiyip bitiren bir “başka bir” Sam’in sancılarını çekmektedir. Okulda ders arasındaki tıraştan bir maçta Elliot ve Sam tanışıp arkadaş olurlar. Elliot amcasının ona sağladığı, genç bir adam için altın nimetindeki konforlu ve rahat dünyasında Sam’le beraber takılmaya başlar. Bol bol içip kafayı bulurlar, kızların dikkatlerini üzerine çekerler, okulun parmakla gösterilen yakışıklı çocukları olarak gençliklerinin tadını çıkarırlar. İki kafadarın hayatı gençlik rüzgârının o karşı konulamaz çekiciliğiyle devam ederken karşılarına çıkan birtakım tesadüfler(!) sonucu Elliot, Spider lakaplı okulun gizemli kızına, Sam ise hakkında türlü dedikodu dönen Tate’e kafayı takar. Bu iki zor karakterle Elliot ve Sam’in arasında kurulan bağ sayfalar ilerledikçe gelişir içlerindeki duygular, yüzleşmekten çekindikleri kendi gerçekleriyle kıvranan bu dört genç kalbi birbirine daha çok yaklaştırır. Nihayetinde de gönüllerin bir olduğu, arkadaşlıktan çok daha fazlasını içinde barındıran bir dönemece girerler.
Bir Kelebeği Yakalamak, bu dörtlünün birbirilerine yaklaşma çabalarını, içlerinde harlayan aleve karşı gelemeyerek birbirlerini mıknatıs gibi çekmelerini ve bu süreçte de her birinin birer Anka Kuşu’na dönüşmesini anlatıyor. Deniz Sevinçli’nin olayları paralel olarak bir Elliot’ın bir Sam’in ağzından okutturması, mevzuya dört gözle bakmamızı sağlarken bu durum okurun konuya geniş bir perspektifle yaklaşmasına olanak tanıyor ve kendimizi karakterlerinin yerine koymamız kolaylaşıyor. Kitabın mutlu bir sonu yok ancak yazarın “Kaybetmekte de kazanmaya tabiidir,” diye açıklayabileceğimiz finali iyi yerinden yakalayıp son noktayı koyması kitabın derdine de yeterince açıklık getiriyor.
Kişisel bir notla bitireyim: Hiçbir zaman yazarlara tavsiyede bulunmak istemem ama Deniz Sevinçli yaşı ve bu topraklara mahsus gelenek yüzünden “Neden kitabını yabancı isimlerle, yabancı mekânlarda geçen bir hikâye üzerine kurdun?” sorusuyla karşılaşacaktır. Naçizane önerim, “Sana ne?” deyip geçmesi. Zira elimizdeki kitaptan belli olduğu üzere, önünde çok uzun bir yol var…
- Bir Kelebeği Yakalamak – Deniz Sevinçli
- Eksik Parça Yayınları – Roman
- 288 sayfa