5 Soru 1 Yazar köşemizde Türk edebiyatının güzel, samimi soluklarından biri olan Mahir Ünsal Eriş ile söyleştik.
Hakkında söylemek istediklerim, kitapları öyle bir bütünlük içerisindeki bitmesin, sürsün hatta çocukluğundaki leblebi tozuna, halıda terlikleri birleştirip oynadığın günlere geri dönmek istiyorsun. Mahir Ünsal Eriş’in dediği gibi, “Büyüdükçe gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir merdivenin basamaklarını inmişim meğer.” diyorsun ve basamakları tekrar, yavaş yavaş çıkmak istiyorsun. Bandırma’nın çay bahçelerini, mahallelerini, düğünlerini, yaz gecelerini öğreniyorsun. Aşk acıların, boşanmayı, sevmeyi, sevilmemeyi, okulu, ölmemeyi, babaanneni, yakın arkadaşlığı tekrar keşfediyorsun. Dünya Bu Kadar sayesinde nakış gibi işlenmiş kurguda kendini kaybedip buluyorsun.
Keyifli okumalar…
Yazma serüveniniz öykü ile başladı roman ile devam etti. Bundan sonraki süreçte ne bekliyor okuyucularınızı?
Sonbahara doğru öykü dosyamı tamamlamayı hedefliyorum. Bir de devam etmekte olan romanım var. Ama henüz hiçbiri “sıradaki kitabım bu” diyebileceğim bir olgunluğa erişmediler. Bununla birlikte yakında yayımlanacak bir iki çevirim olacak. Çocuk kitapları çevirdim.
60.Sait Faik Hikâye Armağanı’nı almış olan Olduğu Kadar Güzeldik adlı kitabınızda bulunan Benim Adım Feridun öyküsü Çağan Irmak yönetmenliğinde film olarak karşımıza geliyor. Ufakta olsa rol almak istediğinizi söylemiştiniz. Nasıl gidiyor çekimler? Neler hissediyorsunuz?
Çekimler tamamlandı ve kasım ayının ikinci haftası vizyona girecek. Heyecanlı tabii. Ama sonuç olarak benim anladığım şeyler değil. Ben hikâye yazıyorum. Filmi Çağan Irmak çekiyor.
Dünya Bu Kadar adlı romanınız eski Türk filmleri tadını verdi bana. Ne düşünür Mahir Ünsal Eriş eski Türk filmleri hakkında? Kişilerin hikâyeleri önceden düşünülmüş müydü? Yoksa roman oluşmaya başlarken mi ortaya çıktılar?
Benim yaklaşık 1300 filmlik bir siyah-beyaz Türk filmeri koleksiyonum var. Ziyadesiyle severim siyah-beyaz yerli filmleri. Bunlardan bini aşkınını seyrettim. İster istemez bir etki sinmiştir. Romandaki kişilerin hikâyeleri düşünülmüş müydü? Elbette. Yazmaya başlamadan önce gelip romanımın içinden geçecek herkesi bir bir düşünmüş, gözümde canlandırmıştım.
Uzun zamandan beri Ot Dergisi’nde yazdığını biliyoruz. Son zamanlarda rahatlıkla popüler diyebileceğimiz dergiler hakkında Ne Okuyorum.Org, K24 ve edebiyattaki çeşitli isimler eleştirilerde bulundu. Bu eleştirileri takip etme fırsatınız oldu mu ve dergilere yazılar yazan bir yazar olarak eleştiriler için ne düşünüyorsunuz?
Ne bu dergileri savunacak taraftayım ne de bu dergilere kibir taslayıp “Aman bu dergiler de çok şöyle böyle” diyecek tarafta. Ben sadece düzenli bir yazma faaliyetinin içinde olmak ve yazdığım yazılardan telif almak için bulunuyorum bu dergilerde. Bir de tabii çok sevdiğim arkadaşlarım olduğu için.
Ne Okuyorum ekibi adına teşekkür ederim. Son olarak malum önümüz bayram, çocukluğu iyi betimleyen yazarlardan biri olan Mahir Ünsal Eriş’in bayramları nasıldı?
Tüm yoksul çocuklarının bayramları gibiydi. İki parça üst-baş, bir parça ayakkabıyla sevinçten uyuyamadığımız, akrabanın verdiği üç beş kuruş bayram harçlığıyla bayramdan sonra evin barkın bir eksiğini gidermeyi düşündüğümüz günlerdi.