Oscar Nasıl Wilde Oldu? – Elliot Engel
…ve diğer Edebiyatçıların Okulda Öğrenemediğimiz Yaşamları
Okuduğumuz kitapların, yazarlarının yaşamlarına dâir detayları öğrendiğimizde edebiyatın daha leziz hâle geldiğine inananlardanım. Bazen satırlar bize yazarın bilinçaltına kaçamak bakışlar atma imkânı tanısa da çoğu zaman okura bu yetmiyor; yazarın hangi ruh hâli içinde o hayran kalınası sayfaları yazdığını öğrenmek istiyor.
Elliot Engel bir akademisyen; İngilizce Edebiyat Uzmanı, bir Dickens hayranı ve Oscar Nasıl Wilde? Oldu kitabıyla bizlere, bu seçilen on dokuz şöhreti bugünlere ulaşmış yazarın, bu şöhreti nasıl edindiklerine, yazma kariyerlerine asıl başladıklarına dâir ilgi çekici bilgiler sunuyor. Hatta kitabın sunuşunda “Kolaylıkla fark edebileceğiniz gibi ben yaşam öykülerinde dayalı edebi eleştirmenlik akımının bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum.” diyor.
Hakkında hemen hiçbir şey bilmediğim yazarları tanımam için bir araç ve okuduğum yazarları daha faklı bir gözle tekrar okumama sebep oldu bu güzel kitap. Emily Dickinson için anlatılanlardan bir bölümü aktarmak istiyorum:
“Bir gün yeğenlerinden biri ‘Farkında mısın, bilmem, hala’ dedi, ‘İnsanlar senin hakkında konuşup duruyor. Tüm vaktini odanda yalnız geçirdiğin için sana acıyorlar. Her şeyden yoksun yaşamak feci bir şey olmalı.’ Emily Dickinson’ın verdiği yanıt çok anlamlıydı. Yeğeni olan genç kıza gülümsedi sonra hiç konuşmadan yatak odasının kapısına yöneldi. Elinde anahtar varmış gibi yaparak odanın içinden geçip kapıyı kilitledi. ‘Bileğimin bir hareketi yeter Mattie’ dedi, ‘Hemen ardından özgürlük gelir.”
Edgar Alan Poe seven biri için onun karanlık dünyası yabancı olmasa gerek, ama yine de şu satırlar ve hayatındaki pek çok olay aklımdan çıkmıyor, meselâ ufak bir çocukken pek çok kez- haftada sekiz- Shakespeare oyununa maruz kalması gibi:
“O denli yoksuldu ki ancak şöminesi olmayan bir oda tutabilmişti. Buz gibi odada yazabilmesi için önce soğuktan donan parmaklarının mumun üzerinde ısıtması gerektiğini anlatır. Hayatının dibe vurduğu bu günlerde ünlü olmasını sağlayacak tek bir konuya odaklanmıştı. Oracıkta tek başına öyle güzel, öyle duygu dolu öyküler yazacaktı ki dünya-âlem ona hayran olacak, herkes onu ödüllendirecekti.” Ve devamında yazar ekliyor, “Beğenin ya da Beğenmeyin Edgar Alan Poe olmasaydı, Stephen King de olmazdı.”
Yazma sürecimle ilgili sıkıntılı bir dönemimde bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okuduğum bu kitabı okumaktaki amacım, nasıl sorusunun cevabını bulmaktı. Nasıl yazdılar ve ben nasıl yazmalıyım? Bu kitapla sorularımın cevabını bulduğumdan emin değilim, zaten yolumun uzun olduğunun da farkındayım, ancak bu kitap hem okuma hem de yazma sürecimde iyi geldi. Kadın yazar olmanın hâlâ pek zor olduğunu düşündüğümde aklıma Jane Austen, Emily Bronte düştü ve silkelendim, ne olursa olsun devam etmem gerektiğini düşündüm. “Kadınların yazar olamayışlarının asıl nedeni erkeklerin hemen hemen her şey üzerinde mutlak güç elde etmiş olmalarıydı ve yazılı edebiyatın her türünü sıkı sıkı denetleyenler de yine onlardı.”
Charles Dickens’tan Shakespeare’e; Hemingway’den Fitzgerald’a toplam on dokuz yazarın hayatının acı, zor ama yine de onların büyük yapıtlarını yazmasını sağlayan yaşamlarını okuyun, okutun.
- Oscar Nasıl Wilde Oldu? – Elliot Engel
- Sel Yayınları – Araştırma
- Çeviren: Zeynep Avcı
- 290 sayfa