Nurhan Nazlı Kaya’nın yazdığı, çizerliğini Arife Şeyma Gök’ün yaptığı “Doktor Dinozor’la Paraya Yolculuk” adlı kitap, paranın nasıl keşfedildiğine, insan hayatını nasıl değiştirdiğine ve başka keşiflerin yolunu nasıl açtığı sorularına da yanıt arıyor.
Van doğumlu Nurhan Nazlı Kaya, lisans eğitimini Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde tamamlamış. Meslek hayatına metin yazarı olarak başlayan Kaya, sonrasında birçok kurumun pazarlama ve iletişim departmanlarında koordinatör ve direktör olarak çalışmış. Çocuklar için yaptığı tarih atölyelerinde süreklilik halinde projeler üreten Nurhan Nazlı Kaya, bu atölyeler sayesinde çocuklara tarihi sevdirmeyi amaçlıyor. Çizer Arife Şeyma Gök ise, 1998 yılında Konya’da dünyaya gelmiş. Küçük yaşlarda resme olan ilgisi yıllar geçtikçe artarak devam etmiş. Gök, bunun üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon bölümünde lisans eğitimi almış. Bir yandan yüksek lisans eğitimine devam eden çizer, diğer yandan da Çizgi Film ve Animasyon alanında akademisyen olarak görev yapıyor.
İkilinin ortaklığıyla ortaya çıkan, Nurhan Nazlı Kaya’nın yazdığı, çizerliğini Arife Şeyma Gök’ün yaptığı “Doktor Dinozor’la Paraya Yolculuk” adlı kitap, Timaş Çocuk yayınları etiketiyle okurla buluştu. Hemen her konu üzerinde bilgi sahibi olan Doktor Dinozor’un, ekibi Küçük Dino ve Tembel Bahadır’la paranın icat edildiği MÖ 7. yüzyıla yaptıkları yolculuğu anlatırken, paranın nasıl keşfedildiğine, insan hayatını nasıl değiştirdiğine ve başka keşiflerin yolunu nasıl açtığı sorularına da yanıt arıyor.
Tembel Dino’yla Bahadır, her zaman olduğu gibi sıradan bir okul gününe, sırt çantalarının ağırlığı, ödevler gibi “büyük” dertlerden yakınarak başladıklarında başlarına geleceklerinden habersizdirler. Bir yandan dertleşip öte yandan da ceplerindeki parayla dondurma almanın hayalini kuran iki kafadar, yolda akran zorbalığıyla çocuklara korku saçan Sevimliler Çetesi’yle karşılaşırlar. Okulun en gürültücü çocuklarından oluşan Sevimliler Çetesi, okula girişlerinde ya da çıkışlarında öğrencilerin yolunu keserek onların tüm paralarını istemeleriyle nam salmıştır. Parası olmayan ya da vermek istemeyen çocuklara ise “bağırma” cezası uygulamaktadır. Dino ve Bahadır onları görür görmez kaçmaya kalkışırken önleri çete tarafından kesilir. Çetenin reisi, “Para mı, bağırma mı?” diye sorduğunda Dino bağırmadan çok korktuğu için para şıkkını seçerler ve böylece ikilinin dondurma hayalleri de suya düşmüş olur.
O sırada Doktor Dinozor’un balkonunda minik bir güvercin “Para, para, para” şarkısını söylemekteyken Doktor, evinden gelen ağlama seslerini duyar. Aşağı kata indiğinde Dino ve Bahadır’ı salya sümük ağlarken görür ve ne olup bittiğini anlatmalarını ister. İki kafadar Sevimliler Çetesi’nin kendilerini soyup soğana çevirdiklerini anlattığında Doktor Dinozor onları telkin eder. Ancak ikilinin içine aniden bir para nefreti doğar. Dino, paranın ne kadar sıkıcı bir şey olduğundan dert yanarken, Bahadır ise para saymanın getirdiği yorgunluktan şikayet eder. Bunun üzerine Doktor Dinozor, anında cevabı yapıştırır: “Evet, para biraz yorucu bir şey olabilir. Ama aynı zamanda dünyanın en önemli icatlarından biridir.” Dino ve Bahadır, Doktor’un dediklerinden bir şey anlamayınca, Doktor Dinozor, onları bir yolculuğa çıkarmaya karar verir. Hemen Bay Beyin’i hazırlar. Dino ve Bahadır’ı da alarak MÖ 7. yüzyıla, Lidyalıların parayı icat ettiği döneme doğru bir zaman yolculuğuna çıkarlar.
Manisa sınırlarının içerisinde yer alan Lidya Uygarlığı’nın başkenti Sardes’e varan üçlü, burada haliyle tuhaf bir şekilde karşılanırlar. Kılık kıyafetleri, konuşmaları değişiktir. Krallığın önünde nöbet tutan askerler, üç meraklıyı hayalet sanıp kovmak isterler. Ancak durumu krala söylediklerinde, Lidya Kralı onları bir süreliğine hapse atar. Zira Lidya Uygarlığı’nın parayı icat etmek gibi daha önemli işleri vardır. Uzun süredir üzerinde çalıştıkları bu keşfin artık tamamlanma zamanı gelmiştir. Eğer para önceden kararlaştırılan günde basılmazsa tarihin akışı değişecektir. Ancak Lidyalılar ne yaparsa yapsın madenin ayarını bir türlü tutturamamaktadır. Bunun üzerine kodesteki Doktor Dinozor, duruma müdahale etmek için nöbetçilere kralla görüşmek istediğini iletir. Zor durumda olan kral bu teklifi kabul eder ve Doktor Dinozor olaya el koyarak para için kullanılan madendeki nikel ve gümüş eksikliğini fark eder ve bunlardan paraya ekleme yapmalarını salık verir. Doktor Dinozor’un önerisini kabul eden Lidyalılar gerekli işlemleri yaptıktan sonra ilk sikke, yani madeni para basılır. Böylece tarih, olağan akışında bugünlere kadar gelir. Nurlan Nazlı Kaya, “Doktor Dinozor’la Paraya Yolculuk”ta, paranın icadını eğlenceli bir şekilde anlatırken, paranın nelerin kapısını araladığını, insanlığın bunun sonucunda büyük atılımlarda bulunduğunu da yine aynı dille minik okurlara aktarıyor. Arife Şeyma Gök’ün capcanlı çizimleriyle hayat bulan kitap, “Onunla da olmuyor, onsuz da olmuyor” dedirten paranın hikâyesini ilgi çekici anekdotlarla birlikte su yüzüne çıkarıyor.
- Doktor Dinozor’la Paraya Yolculuk – Nurlan Nazlı Kaya
- Timaş Çocuk
- 64 sayfa
- Çizer: Arife Şeyma Gök