Kasım-Aralık 2014’te ilk sayısı yayımlanan Post Öykü iki aylık bir öykü dergisi. Yayın yönetmenliğini Aykut Ertuğrul’un yaptığı derginin mutfağında Arda Arel, Burcu Bayer, Ertuğrul Emin Akgün ve Remzi Şimşek gibi isimler var. Üç Jeton, Yumuşak g ve HurdaSanat dergilerinde yer alan ekip Post Öykü ekibinin de nüvesini oluşturmuş.
Post’un isminin nereden geldiği ya da post-modern edebiyatın ne olduğu konusuna ben burada değinmeyeceğim. Bununla alakalı olarak dergi ekibinin sair yerlerde yazdıklarını ve Post Öykü’nün kimi sayılarında yer alan makaleleri okuyabilirsiniz. Ben Post’un içeriğinden bahsedeceğim sizlere. Post’u diğer dergilerden farklı kılan bölümü kurdukları öykü atölyesi diyebiliriz. Gökdemir İhsan’ın önerisiyle Elias Cannetti’nin Elli Karakter isimli tamamlayamadığı romanında yer alan karakterlerin öyküsünü yazmak için bir atölye kuruldu. Böylece her bir karakterin öyküsünü yazmak için yazarlara bir davette bulundular. Ne güzeldir ki bu davete pek çok kişi tarafından da icabet edildi. Özellikle yazma kabiliyetini yeni yeni geliştiren yazarlar bu atölye çalışması ile kendi yazım sınırlarını deneme imkanı buldular sanırım. Elbette yazmak başlı başına bir sınır aşma durumu ama yine de ‘kendi’ düş/akıl dünyamız dışında başka bir düş/akıl dünyasını aşmak da ancak böyle çalışmalar ile mümkün kılınabilir herhalde.
Ben Post atölyeyi ilk duyduğumda bu fikri pek sevmediğimi hatırlıyorum. Aslında ortaya ne çıkabileceği konusunda geniş düşünememiştim. İlk sayıyla birlikte atölyenin ‘can sıkacak’ bir şey olmadığını da aynel yakîn görmüş oldum. Aykut Ertuğrul, Post hakkında verdiği bir röportajda sınırlamaların yaratıcılığı ateşlediğini söylüyordu. Kimi yazarlar için biraz ‘mide ağrıtıcı’ bir durum sayılabilir belki bu tip sınırlandırmalar ama yazmak da tam böyle sancılı bir süreç içerisinde doğup gelişmiyor mu? Birinci senesinde oldukça ilgi gören dergi bu sene Acâibü’l-Mahlukat isimli farklı bir atölye açtı. Masallardan tanıyıp bildiğimiz çeşitli mahluklar hakkında verilen bilgilerden hareketle dergiye öykü göndermeniz isteniyor yine. Murat Palta’nın çizimleri ise bir başka güzelleştiriyor mahlukâtı.
Atölye dışında bir de Post Kitap bölümü var derginin. Bu bölümde de anlaşılacağı üzere kitap tanıtımları yapılıyor. Dergi içeriğinde ilk sayıdan itibaren yazar söyleşileri, çeviri metinler yer alıyor. Derginin ilk sayısında Şule Gürbüz söyleşisini okumak oldukça keyifliydi. Bunun dışında sırasıyla İlhami Algör, Hüseyin Su, M. Kayahan Özgül, İsmail Pelit, Gönül Yonar söyleşileri Post Öykü sayılarında okunabilir.
Merve Yalçın, Özkan Gözel, Zeynep Ekşi Özel, Elif Merve gibi isimler tarafından yapılan çeviri öyküleri okuma imkanına da sahipsiniz. Eleştiri ve inceleme yazıları ise bence oldukça kıymetli. Netice-i kelâm kendine has bir söylemi var derginin. Dileriz ki ömrü daha da uzun olur Post’un ve diğer tüm dergilerin.