Çoğumuzun ismini duyduğu, Dünya Klasikleri arasında bulunan bir kitap; Sokrates’in Savunması. Sayfa sayısı olarak az ama düşünce bakımından yoğun bir kitap. İlk olarak lise zamanlarımda okumuştum ve son zamanlarda tekrar okumak istedim. Bazı kitaplar böyledir, okuyup bitirirsiniz ama bir türlü kapağını kapatamazsınız. Kapatıp kitaplığa koyduğunuz o kitap zihninizde her daim uyanık kalmayı başarmıştır. Bir kitabın bunu başarabilmesi öyle kolay değildir. Sizi etkileyen kitapları farklı zamanlarda okumanız, aynı cümleler içinde farklı dünyalara açılmanızı sağlar.
İlk olarak Sokrates kimdir, ondan bahsedelim: Sokrates, M.Ö. 469 ve M.Ö. 399 yılları arasında yaşamış Antik Yunan filozofudur. Sokrates hiçbir şey yazmamış ve fakir bir adam olarak yaşamını sürdürmüştür. Geride hatırasından başka bir şey bırakmadığı için onu yalnızca başkalarının hakkında yazdıklarıyla tanıyabiliyoruz. Öğrencisi olan Platon (Eflatun), Sokrates’in ölümünden sonra bu eseri yazmıştır.
Sokrates’in kendisine yapılan suçlamalara verdiği yanıtlardan, kendisini suçlayanlara yönelttiği sorulardan ve mahkum edilmesinin ardından mahkemeye sunmuş olduğu alternatif cezalardan oluşur.
Sokrates’in Savunması 3 bölümden oluşuyor.
İlk bölüm, Sokrates’in savunmasından oluşur. Bu bölümde kısaca, Sokrates’in nelerle suçlandığından, suçlamalarının kökenlerinin nelere dayandığından ve savunduğu fikirlerden bahseder.
İkinci bölümde mahkeme tarafından hüküm verilir ve Sokrates verilen hüküm hakkındaki düşüncelerini anlatır. Verilen bu karara neden üzülmediğini anlatır ve mahkeme kararına alternatifler önerilerde bulunur.
Ve onurlu bir ölümün, namussuzca yaşamaktan daha iyi ve daha erdemli olduğunu savunur. Ölüm cezasına karşılık hayatındaki seçtiği yolu şu sözlerle anlatır:
“Ben bir siyaset adamı olamayacak kadar dürüst olduğumu düşünerek, size ve kendime iyilik etmemi engelleyecek hiçbir yola sapmadım! Tam tersine, hepinize iyilik etmemi mümkün kılan bir yola girdim, herkesin kendini düşünmekten, kendi işlerinin peşinde koşmaktan önce erdemi, bilgeliği araması gerektiğini, devletin sırtından faydalanmaya bakmadan önce devlete bakması gerektiğini sizlere kabul ettirmeye çalıştım.”
Son bölüm ise ölümünden önceki son sözlerinden oluşmaktadır. Sokrates’i asıl korkutan şey ölüm cezası değil, ona uygulanan haksızlıktır. Sokrates yargıçlara ölümünden sonra peşlerini bırakmayacak bir kehanet bırakır:
“Atinalılar! İnsanları öldürmekle, herkesi kötü hayatınızı kınamaktan alıkoyacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu, olası bir kaçış yolu, onurlu bir kaçış yolu değildir. En kolay en asil yol, başkalarını hiçbir şey yapamayacak bir hale getirmek değil, kendinizi yükseltmektir. İşte buradan ayrılmadan önce beni mahkûm eden yargıçlara söyleyeceğim kehanet budur.”
Ve Sokrates için bu dünyadan ayrılma vakti:
“Artık ayrılmak zamanı geldi, yolumuza gidelim: ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu Tanrı’dan başka kimse bilemez.”
- Sokrates’in Savunması – Platon
- Parıltı Yayınları
- 46 Sayfa
Yoruma kapalıdır.