Mart 2013’te yayın hayatına başlayan Peyniraltı Edebiyatı, geçtiğimiz ay Hüseyin Rahmi Gürpınar sayısı ile 3 yaşını doldurdu. Başlangıç itibariyle çoğunluğunu İstanbul Teknik Üniversitesi mühendislik fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu yayın kadrosunun başında Selim Bektaş bulunuyor. Dergi 6:45 yayınları bünyesinde çıkıyor. Her bir sayısında kapak konusu olarak bir yazar veya şair belirleniyor. İçeriğin yarısını, konu edilen kişi hakkındaki araştırma ve deneme yazıları, çeşitli çeviriler ve bazen de doğrudan o kişinin yazılarından alıntılanan bölümler oluşturuyor. Diğer yarısını ise kapaktan bağımlı bağımsız öykü, şiir, deneme ve çizimler tamamlıyor. Sosyal medya hesaplarından sonraki sayının dosyası önceden duyurulduğundan, kapak konusu ile ilgili dışarıdan yazılar da kabul ediliyor.
Peyniraltı Edebiyatı’nın bugüne kadar sayfalarında konu edindiği isimlerden bazıları: Anton Çehov, Albert Camus, Ahmet Hamdi Tanpınar, Asimov, Borges, Didem Madak, Ernest Hemingway, İlhan Berk, Jack Kerouac, Kurt Vonnegout, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Tezer Özlü, Truman Capote, Yukia Mişima. Bazen popüler, kamuoyunun -şimdilerde- daha çok ilgi gösterdiği kişiler seçilirken bazı sayılarda popüler olanın aksine bilinmeyen yazarlar tercih ediliyor, tanıtılıyor. Bu dergi ile ilgili en sevdiğim özellik de budur. Rahatsız edici bir şekilde sürekli olarak “sattıracak” isimler üzerinden okuyucuya ulaşmıyorlar. Mesela, Mişima sayısında daha önce ismini dahi duymadığım bir yazarın yaşam öyküsünü, yapıtlarını öğrenmek hoş olmuştu. Arşivlik, tüketilen değil değer ifade eden sayılar hazırlıyorlar.
Dosya haricinde dergide yayımlanan öykü ve şiirler de iyi bir okuma vaat ediyor. Dergi isminde yapılan yeraltı edebiyatı göndermesine rağmen, farklı içerik ve üsluptaki hikâyelere de yer veriliyor. Her zaman aynı kalitede eserlere rast gelmiyoruz elbette, bu durum o ay dergiye gönderilen yazıların niteliği ile doğrudan alakalı nihayetinde. Hüseyin Rahmi Gürpınar sayısı örneğin, bugüne kadar okuduğum sayılar arasında -dosya yazılarını da düşünerek- en yavanı olduğunu söyleyebilirim.
Özenli çalışmaları, kareye yakın farklı tasarımları ve her zaman popüler olana oynamamaları benim için dergiyi okunur kılıyor. Yayın hayatına ücretsiz olarak başlamışken, kısa zamanda 3 TL’den 4 TL’ye çıkardılar, en son 5 TL’ye kadar fiyatı artırdılar. Bunu bir olumsuz yön olarak belirtmek mümkün, umarım bu artış devam etmez. Tabi edebiyat dergiciliğini devam ettirmenin ekonomik olarak oldukça zorlu olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Ne diyelim, nice güzel yaşlara Sevgili Peyniraltı Edebiyatı! İyi okumalar.
Râsih Aslantürk
Not: Yayın ekibinin muhabbeti iyidir, söyleşi davetlerini de imkan dahilindeyse kırmazlar. Tavsiye edilir.