“Aslında her şeyin tam olarak ne zaman başladığını bilmiyorum. Hangi anda başladığını seçmek benim için zor. Film izlerken başlamış olmalı. Anne kedinin öldüğü sahneden sonra. Dev ekranın kenarlarının karardığını hatırlıyorum. İlk önce projektörün kırıldığını sanmıştım ama etrafa bakınca kimsenin gözünü kırpmadığını fark ettim. Bunu sadece ben görmüştüm. Uğursuz bir karanlığın ekranın dört kenarını çevreleyişini, ışığı yavaş yavaş içine çekişini çaresizce izledim.”
İsmini koyamadığınız korkularınızla yüzleşmeniz gerekse ne yaparsanız? Ya da korkularınıza kendine has bir isim koymanıza rağmen yine de neden korktuğunuzu kimseyle paylaşamadığınızda… Zia Dünyayı Siliyor, Bree Barton’un ilk gençlik romanı. Yazmaya küçük yaşlarda başlayan ve çoğu yazarın aksine daha o yaşlarda karşısına onu cesaretlendiren bir editör çıkan bir yazar Bree Barton. Ne şanslıyız ki yazmaya devam etmiş ve Zia Dünyayı Siliyor yazdıklarından bir tanesi olmuş.
Kelimelerle arası çok iyi olan, annesinin tüm sıcaklığına ve desteğine rağmen derin bir yalnızlık hisseden, çocukların yaşamasını dilemediğimiz büyük korkularla baş etmeye çalışan bir kız çocuğu Zia ama işte kurgu da gerçeğin bir parçası. Çocukların dünyası da zaman zaman gerçekle çarpışıyor ve Zia’nın gölgoda ismini verdiği, kimseye bahsedemediği, kendisinin de haliyle anlamakta güçlük çektiği bir korkusu oluşuyor. Buna bir tür karabasan demek daha doğru olacak sanırım, yazarın tasvirleri bana -özellikle kitabın başlarında- gece gündüz fark etmeden Zia’yı yakalayan bir karabasanı hatırlattı. Karabasanın ne olduğunu bilmek için yaşamak gerekmiyor ama Zia’nın bu durumu tarifi yazarın karakterine ne kadar yaklaştığını da gösteren, bu konudaki yeteneğini sergileyen bir durum.
“İçimdeki bu odada pencere yok, ışık yok, kapı yok; göğsümün tam ortasında karanlık bir çukur var sadece. Onu açıklamak imkânsız, onun hakkında düşünmek kafa karıştırıcı. Boş bir oda, nasıl olur da böylesine korkuyla, acıyla ve hüzünle dolu olabilir ki? İçeride hiç ışık yoksa bu gölgeler nasıl oluşabiliyor?”
Zia’nın dünyasına girmek, onun yaşadıklarını hissetmek çok kolay açıkçası, yazarın dili ve buna katkısını sunan Esma Fethiye Güçlü’nün çevirisiyle, kitapla hiç boğuşmadan kurguya dahil oluyorsunuz. Kelimelerle arası kendine has yeni kelimeler ortaya çıkaracak kadar güçlü biri üstüne bir de anneannesinin çatı katında, gizemli ve ilginç bir sözlük bulduğunda ne olur? Sözlük okuma kültürü benim çocukluğumda çok övülen, bizim yapmamız için çok teşvik edildiğimiz bir olaydı. Fakat belki de daha majör bir problem olduğundan biz önceliği daha çok çocukların kitaplarla haşır neşir olmasına veriyoruz. Bu yüzden Zia sözlüğü bulduğunda ve okumaya karar verdiğinde yüzümde bir gülümseme oluştu, sözlüğün özelliklerini Zia ile beraber keşfederken gülümsemem büyüdü.
“İsimler bir şeyi sahiplenmemizi kolaylaştırır. Hayvanlara isim verdiğimizde onlar artık ailemizin bir parçası olur. Duygulara isim veririz çünkü bu onları sahiplenmemizi kolaylaştırır. Peki aradığın isim yoksa? O zaman bir isim uydurursun. Var olan iki kelimeyi birleştirir ya da öylece kafandan uydurursun. Ben hep yeni sözcükler uydururum. Bu benim süper gücüm gibi bir şey.”
Son yıllarda çocuk kitapları ve gençlik edebiyatı okumaları yaparken onlara hitap edecek şeyler yazmanın daha zor olduğunu düşünüyorum, özellikle ön ergenlik diyebileceğimiz yaş grubu için dengeyi kurmak daha zor gibi geliyor açıkçası. Çocukluktan tam olarak çıkmamış çocuklara yazmak, onların dünyasını yakalamak biraz yetenek işi, ayrıca bu arada kalmışlık bana çocukken garson boy ismi verdiğimiz kıyafetleri aramamızı hatırlatıyor; çocuk kıyafetlerinin tarzları uymuyor, yetişkin kıyafetlerinin boyları uymuyor, sonuç olarak garson boy kıyafet bulduğumuzda bile eve her zaman mutlu dönemiyoruz. İşte Bree Barton’un yazdığı bu kitabı okurken her açıdan eve mutlu döndüğümü hissettim.
Zia’nın bulduğu sihirli sözlük, Zia’nın aklını okuyor gibi ama bence asıl etkileyici özelliği Zia bir kelimeyi sildiğinde o kelime gerçekten siliniyor, sanki hiç var olmamış gibi hafızalardan bile siliniyor. Zia bunu yaşayarak öğreniyor. Üstünde mayosu varken bir anlık öfkeyle okulunun havuzunu siliyor ve bu kadar, okullarında bir havuz olduğu bilgisi aynı anda herkesin zihninden siliniyor. Peki Zia ne yapacak, kendinin ve sevdiklerinin hayatını bu gizemli sözlüğün yardımıyla değiştirecek mi? Bu değişimlerin sonuçları ne olacak? Zia, sonunda sihirli sözlüğü olması gerektiği gibi yönetip kendi ve ailesinin yaşadığı soruları çözecek mi? Tüm bu soruların cevaplarını öğrenmek için heyecan duyarak okumak yazının başında bahsettiğim çocukların hem kitaplarla hem de sözlüklerle kurmasını dilediğimiz bağı sağlayacak şey olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan Bree Barton çok kolay gibi görünen ama zor bir işi başarmış.
Zia Dünyayı Siliyor, son zamanlarda okuduğum en güzel ilk gençlik romanı. Bazı detaylar tabii ki başka kurguları çağrıştırabiliyor, yazar bu riski göze alarak Zia’nın kendi evrenini kurmuş ve bunu olabildiğince özgün bir şekilde yapmış.

- Zia Dünyayı Siliyor – Bree Barton
- Genç Timaş – Roman
- 224 sayfa
- Çeviri: Esma Fethiye Güçlü