Yine, yeni, yeniden Julia Donaldson ve Axel Scheffler işbirliği ile karşınızdayız. Bu sefer ki kitabımızın adı ‘Çarli Maytap ve En Sevdiği Kitap’. Kitabın orijinal adı ‘Charlie Cook’s Favourite Book’. Her iki dilde de kitap ile uyaklı soy isimleri olduğuna dikkat çekmek isterim.
Kitabın hikâye örgüsü, hikâye içinde hikâye şeklinde (Bu yazıyı yetişkinlerin okuyacağını varsaydığım için pek gerek görmüyorum ama yine de n’olur n’olmaz ben belirteyim: Buradan sonrası kitabın hikâyesi hakkında açık bilgiler içerir, spoiler yani). Bir gün Çarli Maytap adında bir çocuk sıcacık evinde koltuğuna kurulup en sevdiği kitabı okumaya başlıyor. Bu da bizi önce tayfaları tarafından ıssız bir adaya atılan korsanın hazine sandığından kitap bulduğu bir hikâyeye götürüyor. Bu korsanın kitabı ise izinsiz girdiği evde ayıların kitabını okuyan sarı saçlı kız hakkında. Kızın okuduğu kitap ise (aynı zamanda küçük ayının en sevdiği kitabı) ejderhaya fıkra kitabı okuyan bir şövalye hakkında. Bu fıkra kitabı ise kitap okuyan bir kurbağanın sıçrayarak bir kütüphaneye gitmesi hakkında. Kurbağanın kütüphanede bulduğu kitap ise yuvasını en sevdiği kitabın sayfalarıyla süsleyen ve böylelikle en güzel yuva yarışmasında birinci olan karga hakkında. Peki, bu karganın en sevdiği kitap mı ne? Uzaylıları gören ama annesi en sevdiği dergiyi okuduğu için derdini anlatamayan bir kız hakkında. Ve bu dergi Kral’ın mücevherlerini çaldıktan sonra yakalanan hırsız hakkında. Hapishanede en sevdiği kitabı okumaya başlıyor bu hırsız ve o da (cezaevi kütüphanesinden alınmış bir kitap) açlıktan kütüphaneye koşturan bir timsah hakkında. Timsahın yerken okuduğu kitap ise yapılmış en harika pasta hakkında. Kraliçe için yapılmış ama o kadar güzelmiş ki bir astronot uzaya giderken yanına bir dilim pasta… ve en sevdiği kitabı almış. Bu kitap kesik başlı bir hayalet hakkındaymış. Bu hayalet geceleri şatoda gezer gündüzleri de en sevdiği kitabı okurmuş. Bu kitap da sıcacık evinde kurulmuş en sevdiği kitabı okuyan Çarli Maytap adında bir çocuk hakkındaymış.
Çizimleri tabi ki yine çok güzel, hoş ayrıntılarla dolu ve ilgi çekici. Her ne kadar ilk başta bu kadar kopuk hikâyeleri çocukların takip edemeyeceğini düşündüysem de gördüğüm kadarıyla hepsi çok beğeniyorlar. Farklı hikâyeler olması onların dikkatlerinin dağılmamasını sağlıyor aslında. Kitabın sonunun başına bağlanıyor olması ise keyifli bir bütünlük oluşturuyor.
İş Bankası yayınlarından çıkan kitabın çevirmeni Ali Berktay, editörü ise Nevin Avan Özdemir. Öykünün resimlemeleri, kurgusu, anlatımı çok güzel fakat belli ki gözden kaçmış olan iki ayrıntıya değinmek istiyorum. Kral’ın mücevherlerinin çalışması hikâyesinde Kral hemen polisi arıyor – ki yazarlar İngiliz olduğu için bu 999 numarası oluyor. Ne yazık ki hikâyede numara aynen bırakılmış. Ben 155’i görmeyi tercih ederdim. Neden 999’u arıyor diye sorulduğunda okul öncesi çağdaki bir çocuğa İngiltere’de polisin numarasının 999 olduğunu ve Kral İngiltere’de yaşadığı için orayı aradığını anlatmak biraz uzun ve dikkat dağıtıcı (yeni sorulara yol açabileceğini düşünmek bile istemiyorum). Onun yerine Türkiye’de polisin numarasını öğretmiş bile olurduk.
İkincisi ise Kurbağa hikâyesi hakkında. Bu hikâyede kurbağa “retvit” diye vıraklıyor. Bildiğiniz üzere her dilde yansıma sesler farklılaşıyor. Türkçede köpekler ‘hav’larken, İngilizcede Woof-woof diye ses çıkarırlar. Bu hikâyede aslında hayvanlar hakkında bir fıkradan geliyor (Hatırlarsanız kurbağa hikâyesi şövalyenin ejderhaya okuduğu fıkra kitabının içinde yer alır). Fıkra şöyle:
Bir gün bir kütüphaneye bir tavuk gelmiş ve gıdaklamaya başlamış (Tavuklar İngilizce ‘buck buck buck’ diye ses çıkarır ki bu da İngilizce kitap anlamına gelen ‘book’ kelimesi ile sesteştir). Kütüphaneci tavuğa bir kitap vermiş. Tavuk gitmiş ve 10 dakika sonra tekrar gelmiş ve tekrar gıdaklamış ‘buck, buck, buck’. Kütüphaneci tekrar kitap vermiş fakat olay bir kez daha tekrarlanınca bir tavuğun bu kadar kitabı ne yaptığını merak etmiş ve tavuğu takip etmeye karar vermiş. Tavuk ise kütüphaneden çıkıp, yolu geçip, yürüyüp yürüyüp sazlık bir alana gelmiş. Sazlığın içine girmiş. Kütüphaneci tavuğu takip edince görmüş ki sazlığın ortasında duran bir kurbağa var. Ve tavuk kitapları kurbağaya verdiğinde kurbağa da ‘ribbit’ diyor (İngilizcede kurbağalar ribbit diye vıraklar, bu da okudum anlamına gelen ‘read it’ ile sesteştir).
Şimdi bu fıkrayı neden yazdım. Çünkü hikâye kitabımızda kurbağa sıçrayarak bir kütüphaneye geliyor ve kitapların üstünde ‘retvit’ diyerek sıçrıyor. Tabii ki ne olduğunu anlamıyoruz eğer fıkrayı bilmiyorsanız. Ablam araştırıp buldu da biz de biraz aydınlandık. Çeviride bunun da dilimize adapte edilmesini beklerdim açıkçası. Okudum olmazdı belki ama ‘bitti, bırak’ gibi fiillerle aynı tema yakalanabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca kurbağanın adı da Rowena Reddalot, kendisinin soy ismi ‘read a lot’ (yani çok okumuş) ile sesteş. Bu gibi ayrıntılar kitaba çok başka bir tat veriyor, başka dillere uyarlaması oldukça da zor. Fakat bu durumda uyarlanmadığı için biraz kafa karışıklığına yol açacak kadar havada bırakıyor hikâyeyi.
Gerçi bu yazıyı okuduğunuza göre artık siz de fıkrayı biliyorsunuz. Haliyle sizin için anlamsız bir kısmı kalmamış olmalı. İyi okumalar!
- Çarli Maytap ve En Sevdiği Kitap – Julia Donaldson / Axel Scheffle
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- 32 Sayfa
- Çeviri: Ali Berktay