Kitapların başlangıç cümleleri oldukça önemlidir. Çoğu zaman, bizi kitaba bağlayan ilk cümlelerdir. İlk cümle, aynı zamanda bize kitap hakkında da ipuçları verir. Ancak bazen bir yazar çıkar ve öyle bir kitap yazar ki kitabın son cümlesine kadar, roman kahramanınızın hiçbir duygusundan tam olarak emin olamazsınız.
Yusuf Atılgan, Aylak Adam romanını kaleme alırken ilk cümleden son cümleye kadar ana karakterinin ruhsal çözümlemesini sürdürmüş, okuyucuya kitabın sonuna kadar karakteri tam olarak teslim etmemiştir. Üstelik Aylak Adam romanı Yusuf Atılgan’ın ilk romanıdır.
Çok üretken bir yazar değildir Yusuf Atılgan. Öyle ki Aylak Adam romanını bitirmesini bile, Yunus Nadi Roman Yarışması’nın katılım süresinin dolmak üzere olmasına borçludur. Bu yarışmaya katılmaktan son anda vazgeçse, bu denli etkili bir romanla buluşamayacaktık belki de. Aylak Adam’ı okuyanlar, bu durumun Atılgan’ın yazmayı sevmemesinden kaynaklanmadığını bilirler. Durum tamamen Yusuf Atılgan’ın, iki romanında yansıttığı karakterlere yani C. ve Zebercet’e, benzemesinden kaynaklanır. Nasıl olsa onu, kimse asla anlamayacaktır!
Şehir hayatından nefret eden yazar, Manisa’da yaşamını sürdürmüştür. Oğluyla o kadar çok vakit geçirir ki, Aylak Adam romanını yarışmanın son gününe yetiştirebilir. İstanbul ve büyük şehirler ona sahte gelir. Bu yüzden, elleriyle kendi dünyasını inşa etmiştir.
Aylak Adam romanı konusuyla, kurgusuyla her dönem orijinal bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır. Romanın başkahramanına özellikle bir isim vermekten imtina etmiştir yazar. İsimler önemli değildir ona göre. Önemli olan; insanların seçimleri, yaşamları, kişilikleridir.
Başkahramanımız C., aydın bir kimliğe sahiptir. Gerçek sevginin peşindedir. Gerçek sevgiyi yaşayabileceği kadını aramaktadır İstanbul’da. Daha çok, İstanbul’un elit yerlerinde bulunmaktan yanadır. Genel olarak öğrencilerle ve sanatçılarla çevrili alanlarda barınmayı ümit eder.
Kendine güveni tam olan, üstelik zeki ve ‘paralı’ biridir C. Özellikle kendini tanımlarken, ‘paralı’ diye nitelendirir. Asla zengin demez. Bu sıfat bile, onun orijinal kimliğinin yansımasıdır.
İnsanlarla arasındaki iletişim de yetersizdir çoğu zaman. Bir gün meyhanede içerken, kendisine yarenlik etmek isteyen bir adamı tersler ve orayı terk eder. Onun için anne, baba, arkadaş gibi kavramlar gereksizdir. Kişileri engellemekten başka hiçbir işe yaramaz bu bağlar C. için. Bu yüzden, hayatında olması gereken yegâne kişi gerçek sevgiyi yaşayacağı kadındır.
Roman boyunca, C.’nin gerçek sevgiye iki kez kavuştuğuna inanırız. İlk kavuşma üniversite öğrencisi Güler ile, diğeri ise ressam Ayşe’yle yaşadığı ilişkilerle bize hissettirilir. Her iki ilişkisinde de aslında, C.’nin aynı aşamalardan geçtiğine tanıklık ederiz. Önce yalnızlığı hissettirilir bize, ardından bu yalnızlığından kurtulma umudu ve en sonunda da yaşadığı derin hayal kırıklıkları.
Karakterimizin geçirdiği bu süreçler uzun uzadıya tartışılabilir elbet. C.’nin karakterinin, bu ilişkilere verdiği zararlar da ortadadır. Ancak ne olursa olsun kendi seçimlerini yapan güçlü bir profil vardır karşımızda.
Yusuf Atılgan, bu romanın sonunu tasarlarken ilk olarak C.’nin ölmesine karar vermiştir. Ancak böylesine bir son, anlatmak istediği şeyler için yetersiz kalacak ve Atılgan için Aylak Adam, anlamsızlaşacaktır. Bu yüzden yazar, bambaşka bir tercih yapar başkahramanı için.
Bu roman bir var olma mücadelesidir. Arayışın kitabıdır. Kimsenin cesaret edemediği şeylere C., bir an bile şüphe etmeden adım atar. Kendisine dayatılan hayatı, ilişkileri, işi yaşamayı reddederek kendini sürekli başka bir arayış içinde bulur. Bu arayışını da şu cümlelerle ifade eder:
Tutamak meselesi. İnsanın bir tutamağı olmalı. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: ‘Gerçek sevgiyi!’
Bu romanı okurken id ve egonuzu yanınızda bulundurabilirsiniz ancak süper egonuzu asla yanınıza almayın. Zira C.’yi başka türlü anlayamazsınız!
- Yusuf Atılgan – Aylak Adam
- Yapı Kredi Yayınları – Roman
- 160 sayfa