“Muhteşem Gatsby” için içtenlikle en sevdiğim kitap diyebilirim. Fitzgerald iyi bir anlatıcı, zarif bir dili var. Harikulade alt metinlerle zenginleştirdiği hikâye insanı içine çekmeyi başarıyor. Kitap alırken seçtiğiniz yayın evinin önemi büyük. Ben ilk olarak Bilge Kültür Sanat Yayınları’nın bir basımını aldım ne yazık ki çevirisinden hiç memnun kalmadım. Sonra Türkiye İş Bankası Yayınları’nın basımını aldım ve nihayet başarılı bir çeviriye kavuştum. Ellerimde su gibi aktı hikaye, okurken kendimi Gatsby’nin yerine koydum, bitirdiğimde gerçekten canım acıdı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında hızla zenginleşen Amerikan toplumunda yaşanan dönüşümü ele alan Muhteşem Gatsby, zenginlik, aşırılık, gösteriş ve beraberinde gelen değerler çöküşünün toplumsal güncesi gibidir. F. Scott Fitzgerald’ın önemli eserlerinden biri olan roman, 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en iyi örnekleri arasında gösterilmektedir.
Hikâye, F. Scoot Fitzgerald’ın “Caz Çağı” olarak adlandırdığı 1920’li yıllarda geçer. Genç ve yakışıklı Jay Gatsby, Long Island’daki malikânesinde gösterişli bir hayat sürer, sıra dışı partiler verir. Servetinin kaynağı komşuları arasında dedikodu konusu olan Gatsby, pahalı zevkleri için para harcamaktan kaçınmaz. Ancak bu gizemli milyoner kimliğinin ardında, yalnız ve hayal kırıklığına uğramış bir adam saklıdır: Gatsby’nin hayattaki tek arzusu, geçmişi geri getirmek ve savaş öncesinde beraber olduğu sevgilisi Daisy ile bir araya gelmektir. Oysa Daisy savaş sırasında evlenmiştir. Hikâyenin anlatıcısı, Nick Carraway etrafındaki gösterişli dünyanın içinde mütevazı bir hayat sürdürmeyi başarabilmiştir. Diğer karakterlerin neredeyse hepsi, şatafatlı hayatlar süren, zengin kişilerdir. Nick’in kuzeni, Daisy de onlardan biridir. Nick, gözlerini para bürümüş bu insanlardan nefret eder. Nick’in bu sahte dünyada gerçekten seveceği ve güveneceği tek kişi Gatsby, ya da sonrasında ona vereceği isimle Muhteşem Gatsby olacaktır. Anlatılan, bugüne kadar alışık olmadığımız bir aşkın hikâyesidir. Gatsby romanın başından sonuna kadar bize gerçek aşkın tasvirini yapar. Diğer tüm karakterler, çok para kazanıp, yüksek sınıflarda yer almayı amaçlarken, mutluluktan adım adım uzaklaşırlar. Gatsby ise, mutluluğu yakalayabilmek, sevdiği kadını elde edebilmek için yükselmektedir. Sevdiği kadın için kendini baştan yaratır. Onu diğer karakterlerden ayıran ve muhteşem olmasını sağlayan da budur. Gatsby, akşamları durup karşı koydan gelen yeşil bir ışığa bakar. Bu ışık onun umutlarını simgeler. Yeşil ışık sönmediği sürece, Gatsby’nin sevdiği kadına kavuşma amacından vazgeçmeyeceğini biliriz.
Bundan sonrası kitabı okumamış olanlar için spoiler vermek gibi olacağından sözü fazla uzatmak istemiyorum. Hikâyenin iki kez sinemaya uyarlandığını ve bugüne kadar ki roman uyarlamaları içinde en başarılılarından olduğunu ekleyeyim. Çokça sevdiğim hikâyeleri beyaz perdede izlemek beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Bunu yaparken de asla, “önce kitabı okuyup sonra filmi izlemek” kuralını bozmuyorum. Okurken, altını koyu kalemle çizdiğim bir alıntıyla yazımı noktalıyorum.
“Gatsby, yeşil ışığa, yıldan yıla önümüzden geri çekilen o heyecan verici geleceğe inanıyordu. O zamanlarda aklımıza gelmiyordu bu ama fark etmez – yarın daha hızlı koşacak, kollarımızı daha da ötelere uzatacağız… Ve derken güzel bir günün sabahında… Böylece akıntıya karşı kürek çekerek, durmaksızın geçmişe doğru sürükleniyoruz.”
- F. Scott Fitzgerald – Muhteşem Gatsby
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- Çeviren: Fadime Kahya