Kesinlikle sıradan bir kitap olduğunu düşünmüyorum. İçindeki cümleler insanın hayatını sorgulamaya ve yaşama aslında neler uğruna tutunduğumuzu kanıtlar nitelikte. Bazen sonunu görmediğimiz işlere başlarız ya hani çünkü o işlere başlamanın inanılmaz ihtiyacını duyarız. Çünkü lazımdır ve gereklidir. Elinde hiçbir şeyin kalmayacağını bilsen bile işte… Bu kitapta, anlattığım ihtiyacın nasıl bir anda başladığına şahit olacaksınız. Belki böyle ifade edince karışık gelebilir ama kitabın dili, kurgusu o kadar kendine bağlayıcı ve karakteri kendini sevdiren cinsten olduğu için o kadar akıcı bir kitap ki eminim ne demek istediğimi okuyunca daha iyi anlayacaksınızdır. Bence herkes okumalı mı? Evet okumalı. Hatta canı sıkkın olanlar, umudu kalmadığını düşünenler, moralleri alt üst olanlar kesinlikle okumalı. Bu kitap bana çok şey kattı, sizlere de iyi geleceğini düşündüğüm için öneriyorum. Umudun bir anda nasıl yeşerdiğini anlatan psikolojik bir roman diyebilirim. Elinize aldığınız vakit bırakamayacaksınız ve bittiğinde kalbinizin bir miktar ısındığını hissedeceksiniz. Bu konuda ben vekilim. O halde kitabın diğer bilgilerini de buraya ekleyip sizler için -ve tabii ki benim için de- yeni kitaplar keşfetmeye gideyim.
Tanıtım:
“Bazen kendinizi bulmak için bir milyon adım atmanız gerekir bazense hayatınızı kökten değiştirmek için tek bir kişiyle karşılaşmanız yeterli olur.”
Aslında Harold Fry sadece posta kutusuna kadar gidecekti, ama yürümeye devam etti.
87 gün ve 1000 kilometre boyunca.
Karısı için.
Oğlu için.
Arkadaşı için.
Kendisi için.
Ve hepimiz için.
- Harold Fry’ın Beklenmedik Yolculuğu – Rachel Joyce
- Çeviri Emine Ayhan
- Pegasus Yayınları – Roman