İçeriye Bakan Kim, bilinenin, alışılmışın dışında öykü kavramının çok daha ötesinde dilinin farklı ve benzersiz dokunuşları ile okuru içine alıyor. Gerçek kişi ve olayların, içlerinin olanca özdenliğinin oluşumuyla bir araya geldiğinde, anlatımın olay örgüsündeki donukluğunu yansıtmaması metnin akışını büyüleyen bir olgu halinde.
Günlerinden arda kalanı söyleyişi, somutun özünde duran soyut cümleleriyle yüzeyde kalmayan bir yerde. Anlatımlar gittikçe derinleşerek uzuyor. Zihinde iyi izlekler bırakan dönüp yeniden okuma isteği uyandıran yazılar, sakin ve içten. İfadesindeki sözleri, kanıksanmış şeylerden almaması, defalarca okunabilir kılıyor. Sıradanmış gibi görünen cümleler, içine girmeye çalışıldığında daha önce rastlanılmamış derinlikte sözcüklerin, düşüncesi ile birbirine kuvvetli bağı görünüyor. Ne anlattığı sorulduğunda bir söyleyişte bitiremeyip, deyişlerinin nasıl olduğunun konuşmak istenileceğini düşünüyorum. Bütünlüğü parçalarına ayırma isteğinde okumak gerekiyor.
Ressam bir yazar olan Mehmet Günsür’ün kaleminden çıkan satırların, bir sevinci ya da öfkeyi andıran betimlemeleri. Bir ressamın, yazıya elinin değmesinin canlılığı belki de bu betimlemeler. Yazı ve resmin birbirini çağrıştırdığı, iki ayrı bakışın yansıması var. Teknik ayrıntı ve bilgileri kovalamaktan vazgeçmiş, yumuşak rüzgâr gibi bir yorum. Sadeliği,yalınlığı, yoğunluğu iç içe işleyen yazar. Edebiyat tutkunu okurların, öyküde farklılığı yaşayacağı, yaşarken de anlamı sürdüreceği bir eser.