Harper Lee’nin ‘Bülbülü Öldürmek’ romanından 55 yıl sonra yazdığı devam kitabı ‘Tespih Ağacının Gölgesinde’ Jean-Louise “Scout” Finch’in yaşamını sürdürdüğü New York’tan doğduğu kasabaya yaptığı kısa süreli ziyarette yaşadıklarını anlatıyor.
İlk kitabın küçük kahramanı Scout artık bir kadın. Dahası karşımızda ailesinden ayrı büyükşehirde yaşayan, kayıplar yaşamış ve bunlarla baş edebilmiş bir kadın var. Scout’ın bu ziyareti bize de kasabayı bambaşka gözlerle görme imkanı veriyor. Severek hatırladığımız o kasabayı büyük şehirde yaşayan ve onun kozmopolitliğine, açık görüşlülüğüne uyum sağlamış bir bakışla tekrar değerlendiriyoruz. Scout’ın bu yüzleşmeden kaçıp sığındığı kişiler/ailesi ve arkadaşlarının da aslında bu kasabaya ait oldukları gerçeğiyle yüzleşince yaşanan çatışmayı okuyoruz bu kitapta.
Tabii ki yazar Harper Lee olunca bu sadece bir büyük şehir kozmopolitliğinin küçük kasabanın tekilliği karşında yaşadığı çatışmadan öte bir boyutta yaşanıyor. Babasının gölgesinden hayata bakarak güvenle yetişen Scout bu yolculuğunda ilk defa arkasını dönüp ‘Baba Ağacı’yla yüzleşiyor.
Lee bize bu yüzleşmenin sonunda taraf seçtirtmiyor, kendi de seçmiyor. Bir noktada ağacın üstündeki yaraları, yer yer çürümüşlüğü gösterir gibi olurken bir anda bunların aslında çürüme değil ağacın doğası gereği hayatta kalmak için geliştirdiği gerekli savunma mekanizmaları olduğuna ikna ediyor. Bu bir savaş değil bir yüzleşme. Kazanan veya kaybeden yok, taraf yok.
Fakat Scout zeki bir kadın. Bu sade gerçeği olduğu gibi kabul ediyor. Bunu özgürleşme fırsatı olarak kullanıyor. Kendini tüm ağaç gölgelerinden özgür bırakıyor.
Kısacası bu kitapla Scout’un yetişkinliğe geçiş süreci tamamlanıyor.
Yazarı: Harper Lee
Adı: Tespih Ağacının Gölgesinde
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Çeviri: Püren Özgören
Basım yılı: 2015, 1. Baskı