5 Soru 1 Yazar konuğumuz bu kez de Kadir Aydemir.
Keyifli okumalar…
Şiirle sonlandırdığınız Ay Yağmurları’nın oluşumdan bahsedebilir misiniz? Şiir-öykü kitabınızın geçişlerini neye bağlıyorsunuz?
“Ay Yağmurları” üçüncü öykü kitabım. Şiirsel kısa durum öykülerinden oluşuyor. Karşılaşmalarla, rüyalarla, yakaladığım an’larla ördüm diyebilirim bu kitabımı. Öyküler arası geçişte dil birliği yakalamaya ve yumuşak bir köprü kurmaya dikkat ettim. Fakat edebiyat bu kadar kurguya gelmiyor, kendi doğal akışıyla bütünleşti kitap. Şiir tekniklerini kullanmayı seviyorum ve hep şuna inanırım: Bir edebi metinde ne yazdığınız değil, nasıl yazdığınız daha önemlidir. Benim mottom her zaman bu oldu.
Kitaplarınızın çoğu gezerken yazılmış. Ararken, arayışın içindeyken yazıyorsunuz belki de, doğru mu?
Doğru. Yolculuklara çıkmayı, fotoğraf çekmeyi, doğayı izlemeyi, bisiklet turları yapmayı, yaşlı insanlarla ve denizcilerle konuşmayı seviyorum. Her rastlantı bir anlam içeriyor bana göre. Küçük hayat bağlarını, yaşam tanıklıklarını biriktirip notlar alıyorum ya da kafamda evirip çeviriyorum. Günü geliyor bir şiirde ya da öyküde yer alabiliyor, duyduğum sıradan bir cümle bile… Yolda olmak güzel şey, yolda olmak hayatın kendisi belki de…
İnsanları izlerken, tanımak isterken hikâyelerine girdiğinizde, bambaşka bir açı yakaldığınızı fark ettiğinizi söylemişsiniz. Bu ‘açılım’ diye tanımlayabildiğimiz farkındalığınızda sizin yeriniz neresi?
Yazmak biraz da her şeyin ayrıntısını yakalayabilmek demek. İnsanlar hikâyelerle dolu, bunların çoğu da acı şeyler… Sıradan bir karşılaşmayı öyküye çevirebilmek gerek. Ben bu noktayı yakalayabilmek için “kitap okumak” dışında bir şey yapmadım. “Açılım” dediğiniz detay kendi kendine ortaya çıktı. Biriyle konuşurken el hareketlerinden alnındaki kırışıklığa dek her noktayı içselleştirdiğimi keşfettim. Yazı diliyle anlatmak zor şey tabii ki, ama bazen yazamasam da o anı yaşamayı yeğliyorum. Diyeceğim o ki; her şey içimizde birikiyor ve edebiyata dönüşüyor…
Süregelen tartışma gündeminde oluşan derginiz; “Çevrimdışı İstanbul”, popüler dergiciliğe bir eleştiri niteliğinde diyebilir miyiz? Siz bu tartışma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Popüler kültür dergiciliği ile bizim yeni edebiyat dergimiz “Çevrimdışı İstanbul” arasında bilirsiniz ki, çok büyük bir fark var. Fakat her çabayı değerli ve önemli buluyorum. Okuma kültürünün gelişmesi ve yayılması gerekli. Dergiler yeni okurlar yetiştirmeli, ama popüler kültür dergileri bu görevi yerine getirmekten çok uzak. Edebiyat dergiciliği zor şey; bu noktada okurun, gerçek edebiyat dergilerine değer vermesi bizler için çok önemli. Biz “Çevrimdışı İstanbul” adını verdiğimiz edebiyat dergimizde bu klişe-pop-aforistik yayın anlayışını kırmaya çabalıyoruz. Edebiyatın okulu edebiyat dergileridir, bu unutulmamalı.
Neokuyorum.org takipçileri için “Okuma Listesi” rica etsek, hangi kitapları önerirdiniz?
Tabii ki. Sevdiğim pek çok şair-yazar var, fakat küçük bir liste paylaşayım:
- Yannis Ritsos’un bütün şiir kitapları –
- Pablo Neruda’nın bütün şiir kitapları
- Nikos Kazancakis’ten “El Greco’ya Mektuplar” ve “Zorba”
- Jose Saramago’dan “Körlük” ve “Baltasar ile Blimunda”
- Truman Capote’den “Gece Ağacı”
- Herman Melville’den “Moby Dick”
- Sabahattin Ali’den “Kuyucaklı Yusuf”