2014 yılı bir yaz günü düştü yüreğime… Bağrıma bastım. Her gün açtım açtım okudum. Her gün yeni şiirler okuyormuşcasına.
Yayımlayacağı kitabın adını Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası koymak istiyordu:
“Ne zaman yayımlarsam yayımlayayım, adı bu olacak! “
Nitekim erken ölümü sebebiyle bu isteğini Ve Yayınevi üstlendi. 144 sayfaya bütün ömrünü sığdırmış hüzün şairimiz. Kitap 1000 adet basılmış ve tümü en arka sayfasında numaralandırılmıştır. Koleksiyon kitabı niteliğindedir. Hüzün şairi diyorum Arkadaş’a , “Hüzün Mevsimi” şiirini gördükten sonra… Dünyada ki bütün hüzünleri kendine işlemiş. Bize de ortak olmak kalıyor hüznüne. Arkadaş oluyoruz dizelerinde.
“-çocuğum üşütme yüreğini
şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen”
Uzaktan izlerdi insanları. İçine kapanık , hüznüne her gün hüzün katarak izlerdi mutlu insanları. Dili sade, tertemiz… Kinden, nefretten uzak bir dil. Lakin bir dizeyle bile ağlatır cinsten. Kavgasını bile o naif kelimeleriyle incelikle işler.
” hergün
gövdemle büyüyen hüznümle
kimselerden habersiz eskiyen yüreğimin
dinlemiyorlar
dinlemiyorlar şarkısını oy ”
Çevresinde anlaşılmamak yoruyordu en çok insanı. Her ölüm erken ölümdür , evet. Ama erken gitti aramızdan Arkadaş. Hüzünden, acıdan umut doğuruyordu dizleri. Savruluyorduk şiirlerinde. Bir gün Arkadaş ile tanışmanız dileğimle… Dizelerde görüşmek üzere!
“günler sarmal bir yay gibi,
bunu unutma,
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir,
bunu unutma,
seni ben her yerinden öperim,
beni unutma”