“Antik Çin ayinlerinde içi saman dolu köpekler tanrılara adak adamak için kullanılırdı. Ayin sırasında bunlara büyük saygı gösterilirdi. Ayin sona erip de artık onlara gerek kalmayınca ayaklar altında çiğnenir ve bir kenara atılırlardı. Gökyüzü ve yeryüzü acımasızdır, bütün yaratıkları saman köpekler gibi görür. Eğer insanlar yeryüzünün dengesini bozarlarsa, ayaklar altına alınıp bir kenara atılacaklardır.’’
Saman Köpekler içinde bilinçli olarak yaşadığımızı sandığımız düşü sorgulamamızda bizlere yol gösteriyor. İnsanların hayvanlardan üstün olduğu çünkü bilince sahip canlılar oldukları söylenmektedir. Sahiden de bilince sahip, özgür iradeli canlılar mıyız? Gerçekte özgür irade nedir? Benjamin Libet yaptığı deneylerle bilinçli karar vermeden önce eylemlerimizin gerçekleşeceğinin yarım saniye önce çoktan kararının verilmiş olduğunu gösterdi. Bu yarım saniye öncesinin kararını bilinçaltı veriyor. Aslında kararıyla eylemlerimizi yönlendiren geçmiş yaşantılar ve içinde bulunduğumuz dünya.
‘’Hareketlerimiz bilinçdışı tepkilerin ardışık uç noktalarıdır.’’
Ahlak, ilerleme, bilim, teknoloji, tanrı, mutluluk,eğlence, egemenlik,savaş, tüketim, trajedi ve insanın kurgulayarak yarattığı daha birçok kavramda yerleşik inançtan gelen benlik arayışı… Yaşıyoruz, ne olduğumuzu bilmeden bir kaosun içinde sürükleniyoruz. Halbuki bütün acılar ve yakarışlar özümüze duyduğumuz özlemden gelen şiddetli sarsıntılardan doğuyor. İnsan hayvanı büyük kibir ve buna dayanarak yaşayan ve yaşamayan her şeyin efendisi olma arzusuyla kendiyle birlikte nefes aldığı atmosferi de yiyip bitiren bir canavara dönüşmüş durumda. Bu yıkımdan kurtuluşu uyanışla olmayacak ancak Chuang-Tzu’nun da söylediği gibi içinde bulunduğu düşün farkındalığında, uyanmaya çalışmayarak olacak.
‘’Kendimizle diğer hayvanlar arasında bir uçurum olduğunu söyleyen hümanist kanı sapıklıktır. Normal olan, doğanın geriye kalanına ait olduğumuzu söyleyen animist duygulardır.’’
Bu kitap muhakkak okunmalı. Bu kitap muhakkak birkaç kere okunmalı. Yazar John Gray, pek çok gerçek yaşam örnekleri üzerinden büyük kayaların –taşların değil- yerine oturmasını sağlıyor. Harari’nin Sapiens’indeki insanların kurguları ile ilgili olan bölümlerin temelini oluşturuyor adeta. Hepimiz ismini bilmediğimiz bir şeylerin yokluğunu yaşıyoruz. Doldurulamayan ve de ne yaparsak yapalım bir türlü kalıcı tatmin sağlayamadığımız eylemler, anlamlar peşindeyiz. Belki de asıl sorun buradadır: Bir anlam arayışında… Oyunun amacı olmalı mıdır? Saman Köpekler yinelenen döngülerden kurtulmanızda rehberiniz olsun…
‘’Eskiden filozoflar hakikati arar gibi yaparak iç huzurun peşine düşerlerdi. Belki bizim de kendimize farklı bir hedef belirlememiz gerek: Hangi yanılsamalardan vazgeçebileceğimizi ve hangilerinden asla sıyrılamayacağımızı keşfetmemiz gibi. (…) Hangi uydurmalardan kurtulabilir ve hangileri olmazsa yapamayız? –sorulması gereken budur işte, deney budur.’’
“Diğer hayvanlar hayatta bir amaca gerek duymazlar. İnsan denen hayvanın onsuz yapamaması, kendi içinde çelişkidir. Hayatın amacını, yalnızca görüyor olmak diye düşünemez miyiz peki?”
- Yazar: John Gray
- Çeviri: Dilek Şendil
- Yayınevi: YKY
- Yayın Tarihi: Mayıs, 2008
- Sayfa Sayısı: 199