İlk kez 1900 yılında yayımlanan Oz Büyücüsü, sıradan peri masallarından farklı, çağının sınırlarını aşmış, günümüzde hâlâ zevkle okunabilen harikulade bir eser.
Kitabın ana karakteri Dorothy, çok sevdiği köpeği Toto’yla birlikte etrafı uçsuz bucaksız, boz renkli çayırlarla kaplı Kansas şehrinde, tek göz bir evde, amcası Henry ve Em Teyze’yle birlikte yaşıyordu. Bir gün öyle büyük bir hortum çıktı ki Dorothy ve Toto’yla birlikte evi de uçuruverdi… Bir süre sonra ev ani ve şiddetli bir sarsıntıyla olağanüstü güzellikteki bir arazinin tam ortasına düşüvermişti…
İşte bütün macera bundan sonra başladı. Her bölümde yeni kahramanlarla tanışıyor ve yeni olaylarla karşılaşıyoruz. Hem çocukların hem de yetişkinlerin sıkılmadan okuyacağı bir kitap Oz Büyücüsü.
Kuşu altın kafese koymuşlar, yine de vatanım demiş; işte Dorothy tam da böyle bir karakter. Kansas’a dönebilmek için türlü maceralara atıldı. Kendini yaşadığı yerden bambaşka bir yerde bulan Dorothy bizlere, başımıza gelen olaylar ve hayatımızda meydana gelen değişiklikler karşısında korkmamamız gerektiğini, azim ve kararlılıkla amacımıza ilerlememiz gerektiğini hatırlattı. Çünkü o; yuvasına, ailesine dönmek ve kendini ait hissettiği yerde olmak istiyordu. Bununla ilgili de şu ironik diyaloğu buraya yazacağım.
“Biz etten kemikten insanlar, evlerimiz ne kadar iç karartıcı olursa olsun orada bulunmayı yeğleriz. Başka ülkeler ne kadar güzel olursa olsun umurumuzda olmaz. Ev gibisi yoktur” diyen Dorothy’e, kafası samanla dolu olan Korkuluk şu cevabı verir: “Sizin de kafanız benim gibi samanla dolu olsaydı herkes güzel yerlerde yaşardı, böylece Kansas’a kimse gitmezdi. Sizin beyniniz olduğu için Kansas şanslı.”
Evet, bu yolda ilerlerken Dororthy tabii ki yalnız değildi; köpeği Toto ve yol boyu edindiği üç dostu ile birlikteydi. Bunlar: Bir beyne sahip olmak isteyen Korkuluk, kalp isteyen Teneke Adam ve cesaret isteyen Korkak Aslan’dı.
Bu yolculuk aslında sadece bir yuvaya dönüş yolculuğu değildi elbette. Gelin, bir de Korkuluk ve Teneke Adam arasında geçen şu diyaloğa bakalım:
Korkuluk, “Ne olursa olsun ben bir beyin isteyeceğim.” dedi. “Çünkü bir aptal, kalbi olsa bile, onunla ne yapacağını bilemez.”
Teneke Adam, “Ben kalbi tercih ederim.” dedi. “Beyin insanı mutlu etmez, oysa mutluluk dünyadaki en güzel şey.”
Çocuklar için felsefenin öneminin anlaşıldığı bu dönemde tam da okunması gereken bir başyapıt Oz Büyücüsü. Birbirinden çeşitli konularda farklı görüşler öne süren kahramanlarımız, hepimizi biraz düşünmeye sevk ediyorlar.
Peki ya, eğer kalbim olmasaydı korkak olmazdım, diyen Korkak Aslan’a ne demeli?
İsteklerini gerçekleştireceğini düşündükleri Oz Büyücüsü’ne doğru yolculuk ederken en parlak fikirler beyin isteyen Korkuluk’tan çıkmıştı; kalp isteyen Teneke Adam ise yolda giden bir böceği ezdiği için ağlayınca çenesi paslanmış ve yağlanmak zorunda kalmıştı; Korkak Aslan ise Kalida ismindeki korkunç canavarlara karşı koymuştu. Aslında eksiklikleri, onların güçlü yanlarıydı. Bakın kalbi olmayan Teneke adam neler söylüyor: “Kalbiniz size yol gösteriyor; asla hata yapmıyorsunuz. Benim kalbim olmadığı için çok dikkatli olmalıyım. Ama Oz bana bir kalp verdiğinde bu kadar dikkatli olmama gerek kalmayacak.”
Bu eser hakkında sayfalarca yazılabilir fakat bu yazıyı L. Frank Baum’un şu sözleriyle sonlandırıyorum:
“…Oz Büyücüsü’nün yazılma amacı, bu günün çocuklarını mutlu etmektir. Bu serüven, eski masalların tüm merek uyandıran, keyifli yanlarını alıp can sıkıcı korkunç kısımlarını bir kenara bırakarak modern bir peri masalı olmayı amaçlıyor.”
Şimdiden, herkese iyi okumalar…
- Oz Büyücüsü – L. Frank Baum
- Bilgi Yayınevi – Çocuk Klasikleri
- 208 sayfa
- Çeviri: Yasemin Yener