Sait Faik Abasıyanık, yaşamın hakkını vermek için yazmaya başlayıp Türk hikâyeciliğinde bir dönüm noktası olmuştu. Klasik öykü tekniğini yıkmış, “kökü kendinde olan” yenilikleri hikâye türüne katarken doğayı ve insanları basit ancak samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştı. Hikâyeleri bu nedenle çağdaş hikâyeciliğin ilk ve en başarılı ürünlerini oluşturmuştu. Bunun yanı sıra üç roman kalem almış, bunlardan bazıları sinema perdelerine konuk olmuştu.
1930’larda başladığı yazı hayatı “sorumlu avare”, “gözlemci balıkçı”, “çakırkeyf sirozlu”, “küfürbaz şair”, “müflis tacir”, “züğürt yazar”, “hamdolsun diyemeyen rantiye”, “anadan doğma çevreci” gibi sıfatlarla anılarak geçen Abasıyanık’ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermişti. Hikâyecimiz Abasıyanık, ne kadar bu hususta nâm salamamış da olsa aynı zamanda bir şairdi. 1932’den itibaren şiirlerini türlü dergilerde nadiren de olsa yayınlatan Abasıyanık, sağlığında yayınlanan son şiiri olan “Şimdi Sevişme Vakti” şiirini, 1953’te basılacak ilk ve tek şiir kitabının ismi olarak belirlemişti.
çıplak heykeller yapmalıyım,
çırılçıplak heykeller
Şimdi Sevişme Vakti, şairin hikâyelerinde de kullandığı şiirsel üslubunu en başarılı ve özgür şekilde yansıtabildiğini hissettiğimiz bir şiir kitabı olarak şu an ellerimizde. Yazarın diğer türdeki eserlerinde de yakaladığımız, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan o tarz, kendi özünü hiç bozmadan en iyi şekilde “Şimdi Sevişme Vakti”ne yansımış. Verili dili yıkıp, yeni bir dil yaratarak Ferit Edgü, Demir Özlü, Adalet Ağaoğlu gibi isimleri hikâye alanında etkileyen Abasıyanık’ın, şiirleriyle de Cemal Süreya, Sezai Karakoç ve diğer ikinci yeni şairlerini etkilediği söylendi. Aynı zamanda “Şimdi Sevişme Vakti” şiiri Ezginin Günlüğü tarafından bestelenerek söylendi.
Şimdi Sevişme Vakti, ilk basımından itibaren Fethi Karakaş’ın desenlerini de içinde barındırmış, ancak 2013 sonrası baskılarında çok acı bir kısa mektupla sonlanarak yenilenmiş. Mektup, uğruna tokatlar yediği ve yine de kavuşamadığı hanım; Leyla Erbil’den. Tam 59 yıl sonra…
“evleniyoruz, güneye yerleşiyoruz, orada bir kahve açıyoruz, ben ocakta çalışıyorum, o da kahve dağıtıyor. geceleri ikimiz de kâğıda kaleme sarılıp o günün hikâyelerini yazıyoruz. olurdu olmazdı demeye vakit kalmadı mayıs ayında vefat etti.”
- Sait Faik Abasıyanık – Şimdi Sevişme Vakti
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Şiir (ilk ve son şiir kitabı)
- 42 Sayfa