Dank, Sinem Sal’ın 2016’da çıkardığı öykü kitabı.
Kitap iki ana bölümden oluşuyor: Yiv ve Set. Bu iki bölümde de karakterler sürekli bir çıkmaz içinde. Ya vazgeçmenin ağırlığı ya vazgeçtikten sonraki boşluğun ağırlığıyla yoğrulmuş gibiler. Kitap da ölüm ve inançsızlık temel konulardan. Bir yaratıcının varlığına inanmadığımız zaman ne gibi şeyler olur sorusunun cevabını aldım kitabı okudukça. İnsan yavaş yavaş ya da aniden nasıl delirir? İşte Sinem Sal bunu öyle yavaş ve sindirerek öğretiyor ki okuyucuya delirip delirmediğinizi anlamak için kendinize çeşitli sorular yöneltiyorsunuz. Kadın figürünü bir çok duruma sokmuş yazar. Bir kadın olarak kendimi sürekli kıyaslama ihtiyacı duydum kitaptaki kadınlarla. Öykülerin hep bir patlama noktası var. Sıktı artık dediğiniz yerde incecik bir detayla tüm olaya sımsıkı tutunuyor ve o öykü bitmeden kitabı bırakamıyorsunuz. Kasvet ve umudu aynı yerde arıyor ve aynı yerde bulup sürekli kaybediyor hissini bırakıp akıp gitti üzerimden kitap.
Sal’ı şiirleriyle tanımıştım, şiirlerindeki ütopyasını koruyarak aynı şekilde bunu öykülerine de yansıttığını gördüm. Bunu başarabilmek o kadar kolay mı? Sanmıyorum. Karakterler de sürekli bir cinnetin eşiğinde olma sakinliği yahut telaşı mevcut ve bu iki zıtlık bazen bir arada dahi olabiliyor. Bu da Sinem Sal’ın yazıya aktarabildiklerinin kuvvetini gösteriyor bence.
Beni en etkileyen öykü Deli Derviş sonra Ama Ben Süper Kahramandım sonra Çöpleri Boşalt İlyas sonra Yaşasaydım Ölmezdim ve sonra Hissizlik Çağı. Böylelikle kitaptan ilk beşimi sizinle paylaşmış oldum. Fakât on üç öykünün on üçüde asla es geçilecek nitelikte değil.
Kitabı sağ sağlim bitirebilmeniz mümkün mü, pek emin değilim. Eksilmeler, çıkarımlar ve kırılmalar oluyor tüm dünyanızda. Bu yönüyle kitap çok sarsıcı ve etkili olmuş oluyor üzerinizde. Ayrıca öykülerde geçen şarkılar ve yazarlar da kazanç olarak sizde kalıyor. Ferit Edgü hayranı olarak Edgü’nün ismiyle karşılaşmak hafif bir tebessüm bırakmadı değil. Umarım en kısa zamanda yeni öykü kitabıyla bizimle buluşur.
Seni seviyorum Sinem Sal!
“…Her insan hık demiş, diğer insanın burnundan düşmüş. Ama ben süper kahraman olsaydım, benzemezdim kimseye. Tavrıma hayran olurdunuz. O biçim çiçekler açardı kafamda. Fırıl fırıl atardı kalbim.”“Ben hiçbir şeyi unutmuyorum. Bu yüzden hiç kimseyi özlemiyorum”
“Ben artık bir şey hissedebileceğime inanmıyorum. Gerçekten… Bıraktım. Taş Devri’nde, keşfedilmeyi bekleyen taş gibiyim ben.”
“…Fakât hepimiz biliyoruz ki kalbimizin attığı yerde, sadece kalbimiz var. Başka bir şey değil. Kalbimiz, kan pompalayan bir organ, kanımız bizi hayatta tutan sıvıdır. başka bir şey, inan bana değil…”
“…Mutsuzlar ikiye ayrılır: mutsuzluğunun farkında olanlar, mutsuzluğunun farkında olmayanlar. İnsanlar da ikiye ayrılır: depresyonda olanlar, depresyonda olmayanlar. Mutsuzluğunun farkında olanlar depresyondadır. Geriye kalanlarsa mutsuzluğunun farkında değildir.”
“Cihangir yokuşunu inerken içimden bir ses yükseliyor:
Bazen yaşasan da ölüyorsun, güzel.”
- Sinel Sal – Dank
- April Yayınları – Öykü
- 219 Sayfa