“Siyasette kandırılmış olmak bir mazeret değildir.”
Leszek Kolakowski
Geçtiğimiz yüzyıl, birçok acıyı tarihin sayfalarına işledi. Yüzyılın başından itibaren başlayan kitlesel ve hatta küresel savaşlar, iç savaşlar, soykırımlar, milyonlarca insanın ölmesine, on milyonlarca insanın ruhen ve bedenen yaralanmasına, yine milyonlarca insanın ise yaşadığı coğrafyadan ayrılmasına sebep oldu. Gölgeleri günümüze kadar uzanan bu olaylar, yalnızca tarihin tozlu yapraklarında yer almıyor. Toplumlar acıları ve yaşananları belleğinde taşımaya devam ediyor. Günümüzde dahi, emperyalist savaşların kılıflara uydurularak devam ettiğini, yeni savaşların temellerine hazırlıklar yapıldığını görmek, gözlemlemek hiç zor değil. Yanı başımızda süregelen savaşlar, milyonlarca insanın evinden yurdundan olması sadece kaderle açıklanabilecek bir durum değil. Ya da tüm yaşananları “kaderci” bakış açısıyla yorumlamak, dersler çıkaramamak, bizim başımıza gelemeyeceğini düşünerek uzaktan bakmak, bize doğru yaklaşan soğuk savaş rüzgarlarının altında yok olmamıza sebebiyet verebilir. İran’ın İslam Cumhuriyeti’ne evrilmesini yorumlayamamak, dersler çıkaramamak gelecekte üzüleceğimiz şeylerin başında gelebilir.
Tüm bu savaşlar, yıkımlar ve hatta soykırımların temelinde yatan gerekçelerin en başında, despot ve hırs tutkusuyla gerçekleri görüp ayırt edemeyen devlet adamların geldiğini söylemek zor olmasa gerek. Kendi çıkar ve istekleri doğrultusunda senelerce kurdukları devlet düzenini kendi oyunlarına alet edebilmek için kullanmışlar, toplumu baskı altında alabilmek için devletin tüm kuvvetlerini kendi kontrolü altına almışlar ve ülkelerini felaketlere, savaşlara sokmuşlardır. Dünya tarihi “diktatör” kavramına ve kişiliklerine hiç yabancı değildir. Her çağda, her coğrafyada bu şekilde bir “diktatör”, bir “tiran” doğmuştur. İzledikleri yöntemler, toplum üzerinde uyguladıkları baskılar çağlar geçse de benzerlikler göstermiştir.
Yakın dönemde başkan seçimi yapan Amerika Birleşik Devletleri’nde, Donald Trump’ın tüm ırkçı, ayrılıkçı ve despot söylemleri, Amerika’da ve dünyada “Yeni bir tiran mı doğuyor,” sorusunu gündeme getirdi. Amerika halkının seçimlerde beklenmedik bir destek sunduğu Trump ise aynı tavrı ve ayrılıkçı söylevlerine devam ediyor. Tüm bu gidişat, toplum nezdinde huzursuzluklar ve yüksek sesli tepkilere neden olsa da yakın dönemde Trump’ın neler yapacağı, seçim vaatlerinin ne kadarının gerçekleştireceği merak ve endişe konusu.
Yale Üniversitesi tarih profesörü Timothy Snyder, seçim sonrasında kaleme aldığı Tiranlık Üzerine Yirminci Yüzyıldan Yirmi Ders isimli kitabında, toplumların yöneticilerine karşı kullanmaları gereken kontrol mekanizmalarını kaybetmeleri halinde yöneticilerin nasıl bir tirana, bir diktatöre dönüşebileceğini yirmi maddede anlatıyor. Bunu geçtiğimiz yüzyıl içerisinde palazlanan diktatörler üzerinden örneklerle pekiştirerek yaklaşmakta olan tehlikelere karşı toplumun, bireylerin izlemesi, yapması gerekenleri anlatıyor. Demokrasilerin diktatörlüğe evrilme eşiklerini, aşamalarını ve siyasetçilerin izledikleri yolları okurken, coğrafyamızda ve yakın coğrafyamızda yaşanılanları düşünmeden edemiyorsunuz.
İşte, tüm bu benzerliklerin nihayete kavuşmaması için birey ve toplum olarak neler yapılmalı? Güç sarhoşluğuyla devletin tüm imkanlarını kendi emellerine alet eden siyasetçilere karşı ne şeklide mücadeleler başlatılmalı? Tarihin hangi olaylarından, hangi dersleri çıkartmalı?
Tiranlık Üzerine, yakın yüzyılda yaşanan siyasi olayları, savaşları ve hatta özgür seçimlerin sonrasında görev başına gelen iktidarları konu edinerek, karşı karşıya kalınan tehlikelere karşı insanların nasıl hareket etmelerine karşı bir rehber niteliği taşıyor. İnsanların neyi nasıl seçtiğini kolayca unutabildiğini, yaşanan toplumsal olayların, terörist eylemlerin nasıl organize edildiğini ve bu yaşananlar neticesinde iktidarların nasıl teokratik bir yönelim izlemeye başladıklarını örnekleriyle anlatıyor.
Timothy Snyder, madde madde ele aldığı şu konular hakkında bizlere yapılması gerekenleri diziyor: Devletin tüm gücünü elinde toplamış siyasetçilere itaat etmeyin, diyor; devletin seküler kurumlarını koruyun, onları savunun, diyor; tek partili devlet sistemine karşı boyun eğmeyin, diyor; dilinize sahip çıkın, okuyun, araştırın, sorgulayın ve dünyanın diğer ülkelerinde neler olduğunu araştırın, öğrenin ve hatta diğer ülkelerdeki insanlarla iletişime geçin, onlardan dinleyin, yaşananları birinci ağızdan dinleyin, diyor; özel hayatınıza karşı devletin uyguladığı baskıcı yönelimlere ses çıkarın, diyor; bizim başımıza gelmez diye düşündüğünüz şeylerin başınıza geldiğinde izleyeceğiniz yolları daha önceden düşünün, planlayın ve bunları gerektiğinde uygulayın, diyor. Tüm bu anlattıklarını, gerçek olaylarla destekleyerek karşılaşılabilecek zorluklar olduğunu da bizlere acı örneklerle birlikte anlatıyor.
Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin güncel yapılanması ve seçim sonrası siyasal düzlemi dahilinde kaleme alınmış ve Amerikan vatandaşlarına yönelik söylevler içerse de, anlatılanlar insanlığın ortak hikâyesine dair. Siyasi hırslar, çıkar ilişkileri, insanlık tarihini benzer yönetimlere sürüklemekle kalmıyor, benzer kişiliklerde siyasetçiler de doğuruyor. Bizlere de tarihin sunduğu acı gerçeklerden elimizden geldiğince faydalanarak içine sürüklenmekte olduğumuz kaos ve savaş durumlarına karşı yapmamız gerekenleri öğrenmek kalıyor. Ve hatta öğrenmek yetmiyor, bunları hayatımızda uygulamamız için zaman kaybetmememiz gerekiyor.
Olvido Kitap’ın Nisan 2017’de yayımladığı Tiranlık Üzerine, yakın geçmişimizden yakın geleceğimize yön verecek değerli bilgilerle ve tavsiyelerle dolu. Tarih tekerrür etmeyebilir ama yol gösterici olduğu tartışılmaz bir gerçek. Tiranlık Üzerine de, bize bir yol gösterici olmaya aday.
- Timothy Snyder – Tiranlık Üzerine Yirminci Yüzyıldan Yirmi Ders
- Olvido Kitap
- Çeviri: Zeynep Enez
- 108 Sayfa