Biten her ilişki sonrası, her acı çekmede, her hayal kırıklığında hepimizin aklından geçen bir cümle vardır: “Yahu yok mu bunun bir makinası beynimin içindekileri söküp atsa!”
Çağımızın vebası kötü ilişkilerin ve neredeyse kırılmamış kalp kalmamasının sonucu olarak yazarımız isyanlara kayıtsız kalamamış ve yav her şeyi unutturan bir merkez olsaydı ne olurdu acaba diye düşünüp bizim için bu güzel romanı yazmış.
Romanın kahramanı Feribe, lise çağında yaşadığı bir travma hariç sen ben gibi gayet sıradan hatta umutlu bir hanımefendi. Evli mutlu bir hayat sürerken o kadar da mutlu olmadığını fark edip yasak aşkın kollarına teslim olan bir kadının can çekişmesini Nermin Yıldırım’ın mizahi anlatımıyla okuyoruz. Girdiği kalbe kanser hücreleri ekmeden gitmeyen aşk, Feribe’nin de kalbine ve akabinde beynine ufak kansercikler yerleştirip onu ölüme terk eder. Bir umut Mazi İmha Merkezi’ne koşan Feribe acaba aklındakileri silip atabilecek, hayatını yeniden inşa edebilecek midir?
Kalbiniz kırıksa, unutmakta zorlandığınız şeyler varsa kitap terapi görevi üstleniyor. Feribe’yle birlikte unutma dersleri alıyorsunuz.
Hikâyenin sonu sürprizli, hani sondan başlayıp başa doğru akan filmler gibi olayı yavaş yavaş çözüp sonunda bir miktar üzülüyorsunuz. Kesinlikle okumaya değer bir kitap.
“Oysa analı babalı da olsa, bütün çocuklar kader mahkumu gibi büyüyor,
yetim ölüyordu. Yetimlik ebeveynden değil insanın ruhunu üflendiği yerden geliyordu.
Hepimiz yetimdik. Yoksa yalnızlık nükleer bombalardan bile daha büyük dert olur muydu
başımıza?”
- Nermin Yıldırım – Unutma Dersleri
- Doğan Kitap – Roman
- 312 Sayfa