“Usta İşi”, reklamcılık gibi hızlı “boğulan” bir sektörde 35 yılını geçirmiş Ender Merter’in çıraklıktan ustalığına geçişini, bu yolda edindiği tecrübeleri ve yine kendisi gibi “usta” meslektaşlarının, Merter’in ve onların “ustalarının” “güzergâhlarına” yer verirken bu topraklar üzerinde, pek değinilmemiş bir konuya, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar reklamcılık sektörünün serüvenine ışık tutması açısından da önem taşıyor.
“35 yıllık bir sevdayla süren iletişim yolculuğumda hizmet verdiğim ve ortaya koyduğum her işte ikna etmeyi misyonun ayrılmaz bir parçası olarak gören bir yönetici ve eğitmen olarak, deneyim ve belleğin benim için ne denli önemli olduğunu belirtmek isterim. Günümüzde değişime ayak uydurmayanın hızla yok olup gittiği, acımasız bir dünyada yaşadığımızın bilincinde olduğumuza göre hafızada kalanları orada tutmaya devam etmeliyiz. Yoksa geride kalan 16 kitap, 63 sergi, paneller, konferanslar, söyleşiler, birçok gazete, blog ve dergi yazısı, ulusal ve uluslararası ödüller, sektöreller başta olmak üzere kuruculuğu ve yönetimleri üstlenilmiş onca sivil toplum kuruluşu, 1982-1987 arası Yorum Ajans’ta matbaa ve müşteri ilişkileriyle başlayıp 1987-2006 arası Tür Tanıtım, 2006-2013 arası Espas İletişim’de ajans başkanlığıyla süren, 2011’de Reklamarkası (Bloomberg HT) program yapımcılığı ve sunuculuğuyla renklenip 2013’den beri İlancılık’ın eşbaşkanlığıyla bugüne gelmiş bir kariyerin ne anlamı kalır?” diyor Türk iletişim ve reklamcılığının usta ismi Ender Merter, Garaj Yayınları etiketiyle yayınlanan “Usta İşi” kitabının “Az ve Öz” başlıklı girişinde. Başlık manidar. Zira Merter, bir nevi özgeçmiş ve temenni niyetine de okuyabileceğimiz bu girizgâhı en iyi bu şekilde özetlenebilirmiş. Ender Merter’in “değişime ayak uyduramayanın hızla yok olup gittiği” tespiti tüm dünyada tüm sektörler ve iş alanları için geçerli olsa da kendisinin iştigal ettiği reklamcılıkta bu durum biraz daha fazla öne çıkıyor. Ancak Merter’in yine aynı cümle içinde kullandığı “hafızada kalanları orada tutmaya devam etmeliyiz”, ifadesi, sanıyorum kendisine “Usta İşi” kitabını yazdırmaya iten sebeplerden bir tanesi. Çünkü “Usta İşi”, “ustalığı” bağlı bulunduğu pozisyondan ayrılıp kendi başına ne anlama geldiğiyle açılışını yaparak, Türkiye’de reklamcılığın dününü, bugününü “ustalarla”, onların ağzıyla anlatan bir kitap.
Ender Merter, yukarıda değindiğim “ustalık”, “ahilik” meselesini açıklığa kavuşturduktan sonra “tılsımın nerede yattığını” kendi deneyimlerinden yola çıkarak açıklamaya girişiyor. Sonrasında ise “Türk Reklamcılığının İlkleri”ne sıçrıyor ve burada bizi 1.700’lü yıllara kadar götürüyor. Sonrasında kronolojik bir sıralamayla günümüze kadar geliyor. Bu sıralamada Türk reklamcılığının önde gelen isimlerinden Metin Aroyo, Murat Egemen, Nesteren Davutoğlu, Oğuzhan Akay, Atilla Aksoy, İzmir Tolga ve daha nicelerinin tecrübelerine ve sektöre dair düşüncelerine yer veriyor.
“Usta İşi”, reklamcılık gibi hızlı “boğulan” bir sektörde 35 yılını geçirmiş Ender Merter’in çıraklıktan ustalığına geçişini, bu yolda edindiği tecrübeleri ve yine kendisi gibi “usta” meslektaşlarının, Merter’in ve onların “ustalarının” “güzergâhlarına” yer verirken bu topraklar üzerinde, pek değinilmemiş bir konuya, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar reklamcılık sektörünün serüvenine ışık tutması açısından da önem taşıyor. Sadece iletişim ve reklamcılıkla ilgili değil, başka sektörlerde çalışan kişiler için de bir nevi kılavuz işlevi gören kitapta Ender Merter, kitabın ve dolayısıyla reklamcılığın iskeletini şu cümlelerle ortaya dökerek son noktayı koyuyor:
“Bir buçuk asır önce George Eliot takma adıyla yazan Mary Anne Evans “Bildiğimiz tüm anlamlar, bir yoruma dayanır” demiş. Değişimin ilerlemek için en büyük katalizör olduğunu unutmamalıyız. Dijitalleşen teknolojinin yarattığı erişim gücü, fiziksel sınırların olmadığı yeni bir dünya yaratıyor. Bu dünya sadece sosyal medyadan, sabah akşam içinde yaşadığımız, bazen beslenip bazen beslediğimiz, arkadaşlarımızla görüşüp yenilerini tanıdığımız sanal yaşam alanından ibaret değil. Önümüzdeki dünya, istesek de istemesek de kendi kurallarıyla geliyor. Ona uyum sağlamadaki en büyük engel kendimiziz. Her iletişim sorununu reklamla çözmeyi öngören geleneksel iletişim anlayışı, bazı gerçekleri göz ardı etme hakkını çoktan doldurmuş durumda.”
- Usta İşi – Ender Merter
- Garaj Yayınları
- 224 sayfa