Babil.com’da Ağustos ayında en çok satın alınan kitapları listeledik.
1) Stefan Zweig – Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Kadın büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde “taraflar” değil, sadece tek bir “taraf” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda “mutlak aşk” kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal! (Tanıtım Bülteninden)
- Stefan Zweig – Bilinmeyen Bir Kadının Mektupu
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 68 Sayfa
- Çeviren: Ahmet Cemal
2) José Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan José Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü”dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zezé’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler. (Tanıtım Bülteninden)
- José Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı
- Can Yayınları – Roman
- 200 Sayfa
- Çeviren: Aydın Emeç
3) Jane Austen – Gurur ve Önyargı
Jane Austen (1775-1817): Sadece kırk iki yıllık, gözden uzak ve sade yaşantısına karşın yazdıklarıyla “roman tarihinin ilk büyük (ve sahici) kültü” olmayı başaran bir 19. yüzyıl romancısıdır. Sayısız TV ve sinema uyarlamalarının yanısıra tüm “satış / okunma” anketlerinin de gösterdiği üzere, yazarın 1813’de yayınlanan ikinci romanı Gurur ve Önyargı tüm zamanların en sevilen romanlarının başında gelir. Bu da, sanırız, Austen’in, dünyanın pek çok yerinde geleneklerin kadına biçtiği “en iyi gelecek” rolüyle kadınların aşklarını seçme hakkı arasındaki gerilimi “mizah, zeka ve sevecenlik”le yansıtmasından kaynaklanmaktadır. Hamdi Koç (1963): İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Hokka dergisinin yayın kurulunda bulundu. 1992’de Çocuk Ölümü Şarkıları’ndan başlayarak hemen her yapıtıyla dikkat çeken Hamdi Koç’un o tarihten bu yana beş romanı yayımlandı. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Shakespeare, Faulkner, Beckett ve Joyce yer alıyor. (Tanıtım Bülteninden)
- Jane Austen – Gurur ve Önyargı
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 474 Sayfa
- Çeviren: Hamdi Koç
4) Sir William Gerald Golding – Sineklerin Tanrısı
“Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine,Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir…
Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde, atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.” – Mîna Urgan (Tanıtım Bülteninden)
- Sir William Gerald Golding – Sineklerin Tanrısı
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 262 Sayfa
- Çeviren: Mina Urgan
5) Harper Lee – Bülbülü Öldürmek
1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch’in gözünden anlatıyor.
Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede.
“İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.” (Tanıtım Bülteninden)
- Harper Lee – Bülbülü Öldürmek
- Sel Yayıncılık – Roman
- 355 Sayfa
- Çeviren: Ülker İnce
6) Stefan Zweig – Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak “suç” işler. Böylece yeniden “hissetmeye” başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece aleminin son atıklarının arasına, “hayatın en dibindeki lağımlara” sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır. (Tanıtım Bülteninden)
Kitabın sitemizdeki tanıtımı için tıklayınız.
- Stefan Zweig – Olağanüstü Bir Gece
- Türkiye İş Kültür Kültür Yayınları – Roman
- 80 Sayfa
- Çeviren: İlknur İlgan
7) Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya
“Cesur Yeni Dünya” bizi “Ford’dan sonra 632 yılına” götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, “annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.” “Cesur Yeni Dünya”nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda ‘birey yok edilse de süren macerasının’ sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp ‘iyi edebiyat’ kategorisine yükseltiyor. (Tanıtım Bülteninden)
- Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya
- İthaki Yayınları – Roman
- 266 Sayfa
- Çeviren: Ümit Tosun
8) Stephen W. Hawking – Zamanın Kısa Tarihi
Zamanın Kısa Tarihi 1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. Kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı. Kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı. Bu yeni gözlemler Profesör Hawking’in kitabın ilk baskısında yaptığı kuramsal öngörülerin çoğunu doğrulayan nitelikteydi. Bu gözlemlere, evrenin başlangıcından 300.000 yıl sonrasını araştıran ve Hawking’in varlığını ileri sürdüğü uzayzaman dokusundaki kırışıklıkları tespit eden Kozmik Ardalan Kâşifi COBE uydusunun son bulguları da dahildir.
Kaleme aldığı özgün metne kendisinin son araştırmasından ve en son gözlemlerden edindiğimiz yeni bilgileri katma arzusuyla Hawking, kitabının elinizdeki son baskısı için yeni bir önsöz yazmakla kalmadı, aynı zamanda solucan delikleri ve zaman yolculuğuyla ilgili çok etkileyici yepyeni bir bölüm kaleme alarak kitabını güncelledi.
“Canlı ve kışkırtıcı… Hawking doğal bir öğretmen yeteneğine sahip: kolay anlaşılır yazıyor, mizah katıyor ve günlük yaşamdan örnekler veriyor.” -The New York Times
“Tekerlekli sandalyede oturmasına karşın Hawking’in zihni uzayın sonsuzluğunda her yere ulaşıyor ve evrenin gizemlerini açıklıyor.” -Time
“Usta işi.” -The Wall Street Journal (Tanıtım Bülteninden)
- Stephen W. Hawking – Zamanın Kısa Tarihi
- Alfa Bilim – Bilim Dizisi
- 255 Sayfa
- Çeviren: Kerem Cankoçak
9) Alexandra Bracken – Karanlık Zihinler
Adım Ruby. Hepinizden farklıyım. Aklınızın derinliklerinde gezinebilir, anılarınızı hiç yaşamamışsınız gibi silebilirim. Henüz on yaşındayken Thurmond’daki bu rehabilitasyon kampına gönderildim. Hem de kendi ailem tarafından… Burada her adımımız izleniyor, nefes alış verişlerimiz bile. Yalnız değilim. Maviler… Yeşiller… Turuncular… Sarılar ve Kırmızılar… Karanlık Zihinler… Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar ve kaçanlar… “Bu kitap, distopya okuyucuları için bir baş ucu kitabı olacaktır.”- School Library Journal- “Bir solukta okuyacağınız Karanlık Zihinler’in sürükleyici anlatımı, kalbinizi durduracak bir finalle son buluyor. Öyle ki bu mükemmel üçlemenin ikinci kitabının çıkmasını her şeyden çok isteyeceksiniz.”- Publishers Weekly (Tanıtım Bülteninden)
- Alexandra Bracken – Karanlık Zihinler
- Parodi Yayınları – Roman
- 576 Sayfa
- Çeviren: Handan Sağlanmak
10) Elif Şafak – Havva’nın Üç Kızı
İnanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuk…
Ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir üçüncü yol mesela? Kim bilir?
Şirin, Mona ve Peri… Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler mi sahi? Hatta kız kardeş?
Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı bir aşk… yarım kalan… seneler sonra yeniden canlanan…
Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.
Havva’nın Üç Kızı Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir hikâye anlatıyor.
Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman. (Tanıtım Bülteninden)
- Elif Şafak – Havva’nın Üç Kızı
- Doğan Kitap – Roman
- 424 Sayfa