“Bir yerde sizin de söylediğiniz gibi hepimiz aynı hikayenin karakterleriyiz, rollerimiz de birbiriyle değiştirilebilir roller, hikaye anlatıcısı dahil olmak üzere.”
Robert Louis Stevenson ismi çoğunuzun belleğinde anında bir çağrışım yapmayabilir. Ama Define Adası yahut Mr. Jekyll ve Mr. Hyde dediğim anda zihninizin kapı eşiğinde anahtarın kilitte dönme hızını duyar gibiyim. Bu tanınmış ve çok okunan hatta sinemaya uyarlanan iki romanın yazarı Mr. Stevenson’ı; yaşamının ipuçlarından, kaleme aldığı romanlarından hatta yarattığı roman kahramanlarının kişiliklerinden hareketle -bir anlamda Stevenson’ın yazısıyla- kendine göre yeniden kurgulayarak sunuyor bize Alberto Manguel.
47 sayfalık incecik bir roman bahsettiğim. Bir başyapıt mı, hayır! Ama bu kısacık anlatımda; kişilik yapısı, kişilik bölünmesi, uzak coğrafyalar ve o coğrafyalardaki yaşam gibi konulara kafa yormayı seven, hayat sanat ve ölüm üzerine düşünen meraklı bir araştırmacıysanız ve Manguel’in her okuma sonrası yeni kapılar açan dehasına daha önce tanıklık ettiyseniz başka bir yazarın rahatlıkla 300 sayfada aktarabileceği bir romanın asla sıkıştırılmadan bilakis yayarak kaleme alınmış halini okurken bulacaksınız kendinizi.
Bu kısacık romanda hem yaşamın hem aşkın daha doğru anlatımı ile yaşam ve aşkın bastırılmış tutku ve arzu halinin gizli bir dışa vurumunu, görünen biz ile görünmeyen biz arasındaki hiç de uçurum olmayan askine dengeyi sağlayan ince çizgide gidip geldiğini ve kabullenmeyi istemesek de -yahut kabullendiğimiz için belki de görünmeyen bizi görünür kılmaya itildiğimiz ruh halimiz eşliğinde- önüne geçilmez kaçınılmaz olan ölümü tadıyorsunuz.
Bu kurgunun içinde çok usta bir anlatımla; Stevenson’ın gerçek hayatından biyografik unsurlar, çocukluğundan beri muzdarip olduğu hastalığı, gerçek hayattaki eşi -gerçek karakter özellikleri ile-, üvey çocukları, hayatının ileriki yıllarında yaşamak için seçtiği ve tamamen romanda anlatıldığı şekli ile hayata veda ettiği Batı Samoa Adaları yer alıyor.
Açıkça belirtmek isterim ki bu romanı okumadan önce Robert Louis Stevenson’ın ne kendisi ne de hayatı ve biyografisi hiç ilgimi çekmemiş araştırmamıştım. Kitabı bitirdikten sonra istem içi bir arzuyla en basit haliyle önce Google’a sonrasında arzu ve merak boyutunuza göre -ki bende o merak fazlasıyla vardır; biyografi okumalarını çok sevdiğim için olsa gerek- yazarı araştırmaya soyunuyorsunuz. Çünkü hiç bir şeyi merak etmeseniz dahi bu romanın ne kadarının gerçeğe ne kadarının hayal gücüne dayandığını sorguluyor beyniniz. Böylece yukarıda bahsettiğim biyografik detayların kurgu içinde ustaca bir zekayla yedirildiğini de görmüş oluyorsunuz. Define Adası ve kişilik bölünmesinin belki de en iyi örneği sayılabilecek Mr. Jekyll ve Mr. Hyde’ı bilen için 47 sayfanın sonuna varmadan dahi aslında ne olduğunu kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Ama tabii ki anlamak Manguel’in çok okunan gerçek bir yazar kişiliği, kendi yarattığı başka bir kurgunun kahramanı yapabilme dehasını basite indirgemenizi asla sağlamıyor. Tersi hayran kalıyorsunuz. Stevenson’ın son yıllarını geçirdiği Batı Samoa ve bu ada üzerine ölmeden önce yazdıklarını da eklerseniz, üzerinde incelikle düşünülmüş ve kısacık bir olay örgüsünde dahi gayet tadında, dozunda ve hayalle gerçeğin mükemmel iç içe geçtiği bir romanın içinde buluyorsunuz kendinizi.
Galiba, diyorsunuz romanı bitirdiğinizde; Galiba herkes bir Tusitala olamıyor… Ve yine herkes bir tala yazma becerisine sahip olamıyor. Olamasın da…
Tusitala: Batı Samoa dilinde “hikâyeci” anlamına geliyor. İster inanın ister inanmayın -arka kapakta hikâyeci anlamına geldiği yazıyor olsa da- kökünü ve nedenini merakla, Batı Samoa dilini bile araştırırken buldum kendimi. Tusi: yazmak eylemi anlamına gelen yüklem hali. Tala ise hikâye ve masal anlamını taşıyor. Oradaki yerli halk, Stevenson adaya yerleştiğinde kendisine bu isimle hitap etmeye başlamış.
Stevenson ayrıca Batı Samoa halkı için bir kahramanmış çünkü bağımsızlık, hak ve adalet için çok mücadele vermiş. Bu son bilgiyi neden aktarıyorum sevgili okuyucu? Çünkü herkes meraklı bir okur olmayabilir nihayetinde. Kurguyla hayalin iç içe geçişini fark edemeyip, basit kısa bir roman, dediğiniz anda kitabın baş kahramanı yazar Bay Robert Louis Stevenson’ın gerçekliği hakkında yanlış kanıya kapılmayın isterim.
Sonuçta bu roman usta bir Tusitala’nın kendisinden daha önce yaşamış bir Tusitala için kaleme aldığı güzel bir tala…
Palmiyelerin Altında Stevenson
Alberto Manguel
Çeviren Cem Akaş
YKY, 2. baskı, 47 sayfa
Kitap kapak fotoğrafı: D&R
Robert Louis Stevenson fotoğrafı: a5.files.biyografy internet sitelerinden alınmıştır