Yaşasaydı bugün 90. yaşını kutlayacak şair Ümit Yaşar Oğuzcan kimdir?
Ümit Yaşar Oğuzcan kendi hayatını anlattığı bir yazısına “Baştanbaşa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır.”1 cümlesiyle başlıyor. Bu cümle onun için hayat boyu güncelliğini koruyor.
1926 yılı Tarsus doğumlu şair, Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra Anadolu’nun farklı illerinde bankacılık yapar. Yayına olan ilgisini hiçbir zaman kesmez. 1960 yılında Ümit Yaşar Yayınları’nı kurar. 2-3 yıl boyunca kendi yayınevinde çalışır. Ardından işleri bozulur, uzun süre işsiz kalır, tekrar bankacılığa döner. Bankalardaki işini sık sık değiştirdiği ve istifa ettiği için bu durumu da şöyle açıklar: ‘‘Hayatımdaki istifaların yekunu 9’dur. Çok güzel istifa ve aşk mektupları yazdığımı hiçbir tevazuya kapılmadan söylemeliyim.’’¹
İlk şiir denemelerine Eskişehir’de öğrenim gördüğü ilkokulda başlar. Bu denemeleri, okulun Yankı adlı duvar gazetesinde çıkar. Basındaki ilk şiirleri ise Eskişehir’in Kocatepe ve Sakarya (Hala yayın hayatını sürdürüyor.) gazetelerinde yer alır. Şiirleri ve taşlamaları büyük ilgi görür. Bir yandan şiir plakları doldururken diğer yandan kendi şiir, antoloji, rubai, biyografi türlerinde birçok kitabı yayımlanır. Şiirlerinin bazıları ise çeşitli dillere çevrilir.
Ümit Yaşar döneminde her zaman çok yazdığı yönünde eleştiriler alır. Bu eleştirilere de her fırsatta yanıt vermekten geri durmaz. Hatta bu yanıtları yazılarında ve mektuplarında şu şekilde dile getirir:
‘‘Bugüne kadar kesin olarak kaç bin şiir yazdığımı bilmiyorum. Fakat verimli bir şair olduğum hakkındaki yaygın kanıya da katılmıyorum. Duyduklarımın ve yazmak istediklerimin pek azını yazabilmişimdir.1’’
‘‘Bana çok yazıyorsun diyorlar. Bir insana sen çok yaşıyorsun, artık öl denir mi? Benim yaşamam ve şiirim birbirinden ayrı şeyler değil ki! Yaşarken şairliğimi yaşıyorum ben.2’’
22 yaşına kadar çeşitli hastalıklar, kazalar geçiren, intihara teşebbüs eden Yaşar; geçirdiği kazaları arasında 22 yaşındaki evliliğini de sayar. Şairin bu evliliğinden Vedat ve Lütfi adlarında iki oğlu olur.
İlerleyen yıllarda 17 yaşına gelen Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden atlayarak canına kıyar ve rivayete göre elindeki notta 3 kez3 intihara kalkışan babasına hitaben ‘‘Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!” yazılıdır.4
Vedat’ın ölümü, şairin hem yaşamını hem de kalemini etkiliyor. Arabeskin ve aşkın kalemi, oğlunun ardından ölüm ve acıyı anlatıyor.
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam benim oğlumdu…5
Ümit Yaşar’ın bir diğer yönü de rubai yazmış olması ve bu türün çağdaş ustalarından sayılması. Rubai türünde yazdığı Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın’da yine oğlu Vedat’a seslendiği belirtiliyor.
BENİ KÖR KUYULARDA MERDİVENSİZ BIRAKTIN6
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı
Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın
‘‘Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın’’ın en bilinen yorumu Munir Nurettin Selçuk’a aittir: https://www.youtube.com/watch?v=wG9JGOB-JP4
Şarkı dinlemişken yine sözleri Ümit Yaşar’a ait İspanyol Meyhanesi’ni Nilüfer’den dinlemeden olmaz: https://www.youtube.com/watch?v=7mTqjxm5pv8
Son olarak şans eseri elime geçen Ümit Yaşar 25. Sanat Yılı Jübilesi kitabında ‘Ümit Yaşar Hakkında Yazılanlardan Seçmeler’ diye bir bölüm dikkatimi çekti. Yapılan eleştiriler o dönemki eleştiri seviyesini, dilini ve anlayışı hakkında edebiyat perdemizi açıyor. Denk gelirseniz bu kitabı mutlaka okumanızı öneririm. Çeşitli yazar, şair ve eleştirmenin Oğuzcan hakkında yazdıklarından iki tanesini özellikle eklemek istedim:
Yoo… Yeni şiirin böyle bir çığıra sapışına tahammül edemeyiz. Genç şaire tatlılıkla anlatmalı ki cemiyetin bir ferdi olarak bir vatandaşın serbestçe kendini öldürmesine nasıl müsaade edilmezse, zabıta, bunu görünce hemen nasıl müdahale ederse, genç bir şairin, yenilik yapacağım diye bu şekilde intihar edişine de edebiyat tenkitçileri müsaade edemezler. Şimdi tatlı dille söylüyoruz ama şayet bunda inat ve ısrar ederse şiirin hukukunu müdafaa için zabıtanın copları gibi kalemlerin kendisine karşı tehdit ve ihtarla kalkacağına şüphe etmesin.7 (Orhan Seyfi Orhon, 1956)
Ümit Y. Oğuzcan ”Anladığı vehmi içindedir” demiş. Bu da doğru olabilir. Yalnız şunu söyleyelim: Benim o sanıma, o vehm’ime eskiden – Pek de eski değil, bundan bir yıl öncesine değin – Bay Ümit Y. Oğuzcan da katılırdı: Şiirlerini getirmişti bana, beğenip beğenmediğini sormuştu. Beğenmediğimi görünce o kurtuldu sanısından, benimki ise bir kat daha pekleşti.7 (Nurullah Ataç, 1957)
*Şairin Son adlı şiirinden.
- ‘‘Ümit Yaşar 25. Sanat Yılı Jübilesi 18 Ocak 1967’’ kitapçığındaki yazısından
- Ümit Yaşar – Sahibini Arayan Mektuplar – Kültür Kitabevi, 4. Baskı – Onuncu Mektup’tan
- Bazı kaynaklar Oğuzcan’ın intihar teşebbüs sayısını 24 diye yazsa da şairin 2. eşi bu sayıyı 3 diye belirtmiş: http://www.aksam.com.tr/pazar/bana-sevmeyi-umit-ogretti/haber-336841
- Soner Yalçın – Oğullarını kaybeden edebiyatçıların hiç sönmeyen acıları http://www.hurriyet.com.tr/ogullarini-kaybeden-edebiyatcilarin-sonmeyen-acilari-10524236
- Şairin Galata Kulesi şiirinden
- Rubailer Dörtlükler – Ümit Yaşar Oğuzcan – Everest Yayınları – 2008
- ‘‘Ümit Yaşar 25. Sanat Yılı Jübilesi 18 Ocak 1967’’ kitapçığındaki yazar görüşlerinden