HIRSIN VELVELESİ
Yıl 1920’ler, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yeni yeni güçlenen Amerikan ekonomisi ve hızla zenginleşen sayılı insanlardan biri “Jay Gatsby”. Gizemli bir adam olan Gatsby, düzenlediği gösterişli partilere ev sahipliği yaparak sosyetenin ilgisini çeker. Yalnız yaşadığı o koskocaman malikaneyi tanımadığı yüzlerce yüzle doldurur. Peki kimdir bu Gatsby? Fikrimce hırslı, kararlı bir o kadar da ihtiraslı bir genç. Amerikan Rüyası’nın* son örneklerinden biri olan bu genç, romana da adını veren başkarakterimiz.
Romanın öyküsü Büyük Buhran öncesindeki Amerika’nın, Caz Çağı** ya da çılgın yirmiler olarak da nitelendirilen bir döneminde geçiyor. Alkol yasağının geldiği, organize kaçakçılık ve yasa dışı içki ticaretinin başladığı, mafya şebekelerinin ortaya çıktığı, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği, enflasyonun tavan yaptığı bu dönemde toplumun kural dışı tavrı da güçlenmişti. Alkol yasağı gelmesine rağmen votka, şarap gibi içki türleri su gibi içiliyor, her gece partiler düzenleniyor, kadınlar korselerini bir tarafa fırlatarak çok daha rahat ve özgür giyiniyordu. Yazar bu dönemi kendisi de yaşamış ve bu romanında açık bir şekilde toplumu, sosyal hayatından tutun her şeye kadar eleştirmiştir.
Romanı okumaya başlamadan önce, Gatsby’nin kendi yaşamını anlatacağını düşünmüştüm fakat ilk sayfadan anlatıcımız Nick Carraway’le tanıştım. Kendisi, Gatsby’nin görkemli malikanesinin yanındaki küçük evde yaşıyor. Çok iyi bir dinleyici olduğunu öğreniyor ve tüm karakterleri onun gözünde tanıyoruz.
Fitzgerald, karakterleri anlatıcının gözünden tarafsız bir şekilde aktararak okuyucuya karakter tahlillerinin yapımında sınır tanımaz bir genişlik sunuyor. Karakterlerin incelenmesini sadece okuyucuya bırakmamış kendisi de karakterleri yarattıktan sonra yorum yapmıştır. Yazarın Gatsby için yorumu da şu şekildedir: “Kişilik, birbiri ardı sıra sergilenen bir dizi başarılı iyi niyet gösterisiyse eğer, onda muhteşem bir şey, on binlerce kilometre uzaktan yer sarsıntılarını kaydeden şu ultra duyarlı makinelerden birine bağlıymışçasına hayatın vaatlerine karşı gelişmiş bir duyarlılık vardı. Bu duyarlılığın ‘yaratıcı ruh’ adıyla onurlandırılan şu duygusuz kolay etkilenebilirlikle hiçbir ilgisi yoktur. O, olağanüstü bir umut etme yeteneğidir, hiç kimsede görmediğim ve muhtemelen bir daha asla görmeyeceğim romantik bir hazır oluştur.” Buradan da açıkça anlaşılabileceği gibi yazar karakterleri yaratmakla, onlara rol biçmekle kalmamış onların gerçekliğine inanmış ve bunu da yansıtmıştır. Aynı zamanda kitabın ismini neden Muhteşem Gatsby koyduğunu da bu yorumla daha iyi anlayabiliyoruz.
Yazar romanı sembollerle doldurmuş diyebilirim, özellikle geniş çapta araştırma yaptığımda bunları daha iyi öğrendim. En belirgin olan mekanın sembolizesinden bahsetmek istiyorum. Olay Long Island’ın East Egg ve West Egg kasabalarında gidip gelmektedir. West Egg gösterişin zirvede olduğu ve popülaritesi günden güne artan bir yerken, East Egg ise daha sakindir. Mekanlar Aristokrasi ile ilişkilendirilmiştir. West Egg Yeni Aristokrasi’yi temsil ederken East Egg Eski Aristokrasi’yi temsil etmektedir.
Kitabın Türkçe baskısı yaklaşık ona yakın yayınevinden çıkmaktadır. Ben iki farklı yayınevinden okumama rağmen ikisinin de çevirisini yetersiz buldum. Romanın olay örgüsü orijinalinde yeterince karışıkken çevirinin kötülüğüyle çok daha karışık bir hâl almış. Kitabı okumayı düşünenlere yeterli ingilizceleri varsa orijinalinden okumalarını öneririm. Olayın kronolojik sırasının da karışık olduğunu ve bol bol geriye dönüş içerdiğini belirtmek isterim. Bu da olay örgüsünün anlaşılmasını güçleştirmiş.
Ve yazar en etkileyici kısmı en başa koyarak cezbetmiş biz okuyucuları. Ben de o sözlerle bitirmek istiyorum.
“Daha genç olduğum ve daha kolay etkilendiğim yaşlarda babamın bana verdiği bir öğüt, o gün bugündür hiç aklımdan çıkmaz. “Birini eleştirmeye kalktığında,” demişti, “herkesin seninle aynı imkanlarla dünyaya gelmemiş olduğunu aklına getir.”
*Amerikan Rüyası: Çok çalışma ile başarı, refah ve şöhretin yakalanabileceği fikrini savunan bir düşünce biçimi ve geleneğidir. Ancak 19. yüzyılın başından itibaren çabuk zengin olma fikri geliştikçe bu fikir de zayıflamaya başlamıştır.
**Caz Çağı: Çılgın yirmiler ya da “caz çağı” olarak da bilinen 1920’li yıllar, hızlı toplumsal değişmelerin yaşandığı bir dönemdir. 1918’de içki yasağı ile birlikte içki kaçakçılığı patlar. Mafyalaşma ile birlikte sonradan görme bir sınıfın türemesi bu çağın başlıca özellikleridir. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası topluma ve geleneklere karşı gençliğin isyanı, kadınların özgürleşme yolunda hızlanan adımları dönemin belirleyici öteki unsurlarıdır. Kadınlar hakları için savaşım verirken, aynı zamanda görünümlerini baştan aşağı değiştirirler. “Flapper” olarak adlandırılan akımda kısa saçlar, kısa etekler, tam bedene oturmayıp düz uzanan kısa elbiseler ilk bakıştaki değişimlerdi. Artık erkeklerle aynı ortamda sigara ve içki içebilir dans edebilirlerdi.
Kitabın adı: Muhteşem Gatsby
Yazar: Francis Scott Fitzgerald
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa: 184
Tür: Roman
Fotoğraf: https://www.iskultur.com.tr