Tarihte pek çok kez anlatılan şeylerden biridir haritadan silinmiş şehirler. Bazen doğa olaylarıyla bazen istilalar yoluyla… Bazen de savaşlarla… Toprak parçası olarak yok olmasa da o coğrafyanın insanlarını, yaşam şekillerini yok etmek de aynı etkiyi yaratmakta elbette. Bu yazımda bahsedeceğim Emine Arlı‘nın Limon Çekirdekleri adlı kitabı da kayıp bir şehrin izini süren çocukları anlatıyor. Kayıp Limon Şehri’ne ulaşmayı amaçlayan bir grup çocuk, bu şehre ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bir şehir ne zaman var olur ve oranın halkı mutlu mesut yaşarken neden şehir haritalardan silinir? Bu soruların ışığında okuyoruz kitabı. Timaş Çocuk Yayınları’ndan yayımlanan Limon Çekirdekleri, özellikle altı-on yaş aralığındaki okur kitlesine hitap ediyor.
Yazarın daha önceden Eski Dostum Kertenkele ve Dedemin Kurabiyeleri adlı kitaplarını okumuştuk. Yine Timaş Çocuk Yayınları’ndan çıkan Limon Çekirdekleri de içlerinde Dedemin Kurabiyeleri’nden tanıdığımız Samir ve Menesse karakterlerinin de olduğu bir grup arkadaşın macerasına odaklanıyor. Ara tatilden hemen önceki derste ülkeleri, gelenekleri ve onları temsil eden ürünler üzerinden anlatan öğretmenleri pek çok ülkeden bahsettikten sonra “Kayıp Limon Şehri”ne geldiğinde hüzünlenir. Adından da anlaşılacağı üzere limonlarıyla meşhur olan bu şehrin artık haritalarda yer almadığını ve oradaki insanların şu an nerede oldukları, ne yaptıkları hakkında bir bilgiye ulaşılmadığını anlatınca çocuklar da hem çok üzülür hem de hayrete düşerler: “Bir şehir nasıl yok olabilir ki?” Bunun bir şehir efsanesi olup olmadığını anlamaları için kendilerince bir sürü ihtimal sıralarlar. Fakat bunların hiçbiri onları gerçekte Limon Şehri’ne ne olduğuna götürmez. Bu sebeple Samir, Menesse, Hasan, Sefa, Semiha, Cemile, Tarık ve diğerleri kendilerince bir yol bulurlar; büyüklerinden de yardım alarak hummalı bir araştırmaya girişirler. Bir noktadan sonra onlara yardımı dokunacak birilerini bulurlar ancak bu araştırmacı ve meraklı ruha sahip çocukların öğrenemsi gereken daha pek çok şey bulunmaktadır.
Limon Şehri şüphesiz metaforik bir eser. Adı doğrudan geçmese de çok bereketli toprakları olduğu, sadece limonları değil zeytini, inciri, narı ve karpuzunun da çok güzel olduğu; insanlarının da cömert, ikramı seven, sakin yapılı ve yumuşak huylu olduğu anlatılıyor eserde. Ayrıca şehrin adının “güçlü” anlamına geldiği bilgisi de veriliyor. Hatta anlatılanlara göre Limon Şehri o kadar güzelmiş ki oraya giden bir daha oradan ayrılmak istemezmiş, bu sebeple de sonradan o şehre yağmacılar dolmuş. Bu kötü insanların tek dilekleri şehrin sahibi olmakmış. Oradaki insanlara ne olduğu ise bir muammaymış. Yıllarca emek verip güzelleştirdikleri şehirleri yağmalanıp ağaçları bile yerlerinden söküldüğünde dahi umutlarını kaybetmemişler. Ancak bir noktadan sonra bu insanların evlerine kadar ele geçirilmiş şehir. Onlar da başka yerlere göç etmek zorunda kalmış. Bu anlatılanlardan hareketle; evinden, yurdundan edilen insanların ve bu şehrin anlatılması, eserin hem ironik hem de metaforik olduğu gerçeğini doğruluyor.
Bu çocuk kitabında bahsedilen meseleler oldukça ağır. Bir şehrin tamamen yok olması, halkının göç etmek zorunda kalması gibi… Öyle ki geriye belki de tek kalan şey şehrin limon ağaçlarının çekirdekleri olduğundan bahsediliyor. Ancak bunlar büyük bir umudu da beraberinde getirdiği için, yeniden başlamayı ve yeşermeyi sembolize ettiği için umutlu da bir kitap Limon Çekirdekleri. Hatta eserde oldukça etkileyici olan kısımlardan biri de bu gruptaki çocuklardan Şamil ve Cemile’nin de dede ve ninelerinin zamanında başka şehirlerden göçmek zorunda kalmış olmaları:
“Şamil ve Cemile’nin büyük dedeleri ve nineleri, benzer nedenlerle doğdukları yerleri terk etmek zorunda kalmışlardı. Cemile ve Şamil, dede ve nineleri gibi gözlerini bu ülkede açmıştı. Kendilerini bu ülkenin bir parçası gibi hissetseler de büyük dedeleri ve nineleri için durum hiç de öyle olmamıştı. Çünkü göç etmek sadece arkasında bıraktıklarıyla değil, yeni yerleştikleri yere uyum sağlamalarıyla da oldukça zorlu bir süreçtir. Eğer vatan ana demekse bir insanın anavatanından ayrılmasının, bir bebeğin annesinden ayrılmasından da hiçbir farkı yoktur.” (s.51)
Böylece çocuklar bu tarz acı verici olayların yalnızca tarih kitaplarında kalmadığını, günümüzde bile maalesef hâlâ yaşanabildiğini öğrenirler. Ardından yine grup hâlinde işe koyulurlar; günümüzün teknolojik imkanlarını da kullanarak bir çözüm bulmaya çalışırlar. Böylece bilip de susan değil; çözüme odaklanan bireyler olurlar. Bir kez daha gençlere güvenmenin önemi de böylece anlaşılır. Bu değerli kitabı, çocuk okurlarla birlikte tüm ebeveynlere ve eğitmenlere öneriyorum.
- Limon Çekirdekleri – Emine Arlı
- Timaş Çocuk Yayınları – Umutlu Kitaplar
- 64 sayfa
- Çizer: Radiye Ayla Asilkan