“Bir gün buradan kurtulacağım. Bir gün bunların hepsini geride bırakacağım.”
Ann Sei Lin’in kaleme aldığı, Genç Timaş etiketiyle çıkan Asi Gökler romanı yepyeni bir serinin ilk kitabı. Genç okurlara hitap eden bu dikkat çekici fantastik kurgu bir üçlemenin ilk kitabı olması sebebiyle de okurları için soluksuz maceraların kapılarını açıyor. Ann Sei Lin, aynı zamanda bir kütüphaneci, yazmayı seçtiği fantastik edebiyatın da tutkulu bir okuru. Tüm bunları kitabı okumadan önce öğrendiğim için belki de kitabı farklı bir gözle değerlendirmeye çalıştım. Yazarların okuduklarının ister istemez kurguladıklarına yansıdığı gerçeğinin peşine de düştüm biraz.
Asi Gökler’in ilgi çekici bir başlangıcı var, devasa bir kaplumbağa saldırısına dair masalsı bir hikâyeyle başlarken bir anda her şey değişiyor. Yazının başındaki alıntı Kurara isimli karakterin aklından geçenlerin ve yaşadıklarının bir yansıması. Kurara bir hizmetkâr ve yaşadığı hayattan kurtulmak istiyor fakat alıntıladığım bu cümleden hemen sonra yazar ekliyor, “O güne kadar hayatta kalması gerekiyordu sadece.” Kurara’nın dünyası için kısa ve durumu özetleyen bir cümle. Tabii ki böyle kurguların çoğunda olduğu gibi karakterlerimiz oldukça zorlu durumlarla baş etmek zorundalar. Asi Gökler’i farklı kılan yazarın kurguladığı o dünya aslında. Yazarın kendisi de yeni dünyaları kurmayı sevdiğini ifade ediyor, okura da bunu hissettiriyor. Tabii böyle bir metni çevirmenin de çevirmen üzerinde bir yükü olabileceğini düşünüyorum, çevirinin niteliğine ek olarak yazarın kurguladığı o evreni de okura yazarın gözüyle aktarmak fazlasıyla önemli. Bu açıdan Hatice Meryem Gelgör’ü tebrik etmek gerekiyor.
“Ejderhanın yüzü Kurara’nın hayal edebileceğinden çok daha korkunçtu. Su mermerinden yapılmış gibi duran pulları ve kar beyazı yelesiyle yapımı henüz tamamlanmadan canlanan bir heykele benziyordu âdeta. Burnunun yanlarındaki iki uzun bıyık, Kurara’nın hayatı boyunca gördüğü kırbaçlardan çok daha keskin görünüyordu. Ağzı küçük gemileri yutabilecek büyüklükteydi, çenesi ise demiri paramparça edebilirdi. Rüzgâr kırık tavanın arasından var gücüyle esiyordu ama ejderhanın kâğıttan bedeninde herhangi bir kıpırtı olmadı. Kurara boğazının kupkuru olduğunu fark etti.
Yalnızca bir ejderha değildi bu. Şikigamiydi.”
Himura ve Kurara, Midori’de sebebini anlamadıkları büyük bir sarsıntıdan hemen sonra devasa ejderha ile karşı karşıya kalırlar. Şikigami’den de anlaşılabileceği gibi, kâğıttan canavarları ve uçan yaratıklarıyla, origami sanatı yazarın yarattığı evrenin temel parçalarından biri. Kâğıttan yaratıkların ne kadar korkutucu olduğunu karakterlerin tepkilerinden rahatlıkla anlıyoruz. Yazar bütünlüklü bir evren oluşturduğu gibi karakterlerini de tutarlı bir şekilde kurgulamış. Himura ve Kuara’nın aşmaları gereken ilk büyük problemleri ejderhadan kaçmanın bir yolunu bulmak gibi görünse de her aşaması zorlu olan sonu bilinmez ve her şeyin birbirine girdiği bir maceraya bu şekilde atılırlar. Burası farklı bir evren demiştik, Hünerbaz denilen bir gruptan herkes korksa da zaman içerisinde çok fazla şeyin tehlike arz edebildiğini görüyoruz.
“Himura’nın ayak sesleri makine dairesinin zemininde yankılandı. O yürürken, etrafında serçe şeklinde kar beyazı kâğıtlar cıvıldıyor, tek sıra hâlinde dans ederek onu takip ediyordu. Kâğıtlar bir araya gelerek dalgalı kürkü olan bir kurda, sonrasında da Himura’nın ayaklarının etrafında dolaşan bir çift kediye dönüştü. Ortamlara havalı bir şekilde girmeyi seviyordu Himura.”
Fantastik kurguların en sevdiğim özelliği, gerçek olmadığını düşündüğümüz o farklı dünyadaki karakterlerin, olayların ve detayların gerçek hayatla uyumlandığı yerleri göstermesi. Tabii bu biraz da okurun okuduklarını zihninde yeniden, kendi algı dünyasıyla yeniden yazması demek. Roman okumanın büyülü yanlardan biri bence bu, fantastik kurgular da okurun hayal gücünün genişliğine göre okura alan açıyor. İşte bu noktada yazarın kurgusunun sınırlarını çizmesi gerektiğini düşünüyorum. Ann Sei Lin bunu başarıyla gerçekleştirmiş bir yazar.
Tüm bunlara ek olarak, Asi Gökler Japon kültürünün çok hakim olduğu bir kurgu, bunu bazı okurların çok seveceğini düşünmekle birlikte kitabın sonundaki bazı Japonca kelimelerin yer aldığı yararlı bir sözlük de okurlar için iyi düşünülmüş bir detay. Sonuna kadar heyecanla ve ilgiyle takip edilecek bir kitap Asi Gökler, serinin devam kitaplarını da merakla bekleyecek okurları olacağına eminim.
- Asi Gökler – Ann Sei Lin
- Genç Timaş – Roman
- 352 sayfa
- Çeviri: Hatice Meryem Gelgör