Müzisyen Nurcihan ile müzik, ukulele sevgisi ve yeni teklisi “Bi’ An İçin” hakkında konuştuk.
-Youtube’a yüklenen ilk videonuz 4 yıl önce ve Duman grubunun “Belki Alışman Lazım” şarkısının ukulele ile yapılmış cover’ıydı. Sonrasında “Sadece Senin Olmak”, “La Vie En Rose”, Riptide”, “Valerie” gibi birçok şarkının da ukulele versiyonlu coverlarını yapmaya devam ettiniz. Cover videoları çekme düşüncesi sizde nasıl oluştu?
Ukulele çalmaya ilk başladığım zamanlar Youtube’da çok fazla ukulele cover videoları izliyordum.Dünyanın her yerinden birçok ukulele sever olduğunu gördüm, böyle bir “ukulele community” varmış yani. Ancak Türkiye’de ukulele ile ilgili özellikle İngilizce parçaları coverlayan, bu tarz videolar çeken pek yoktu. Bu nedenle ben de “Neden bu ben olmayayım?” diyerekten Youtube’da içerik paylaşmaya başladım.
-Bundan çok uzaklara, geçmişe gitsek, Nurcihan müzikle ilk kez ne zaman tanışmıştı? Ukulele gibi bir enstrümanla nasıl böylesine özel bir bağ kurdu?
Sanırım bebekliğe kadar uzanır. Annemin anlattığına göre daha bebekken Yonca Evcimik’in Abone şarkısını dinleyip kundakta sallanırmışım… Müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi ve dans etmeyi çocukluğumdan itibaren çok sevdim. Ukulele ile ise aslında çok geç tanıştım denebilir. Aslında ilk enstrümanım gitar… Ukulele ondan yıllar sonra üniversiteyi bitirdiğim sene hayatıma girdi. Üniversiteyi bitirip beyaz yakalı kölelik hayatına başlamıştım. Kendimi ve sistemi sorguladığım dönemlerdi. Biraz kendi içimde yaşadığım buhranlardaydım. Ukulele beni o dehlizlerden çıkardı, sonra da kopamadım.
-Sizi çok eski zamanlardan beri tanıyorum. Müzik videolarınız haricinde bir ara Ukulele İzmir adında bir kulüp kurmuş ve belli aralıklarla ukulele çalarak şarkılar söylemiştiniz. O süreç nasıl ilerlemişti, insanlarla bir araya gelerek ukulele çalmak ve beraber şarkılar söylemek nasıl bir histi?
Evet ukuleleizmir aslında hala aktif. Zaman zaman buluşmalar, yogaleleler ve açık mikrofon etkinlikleri düzenliyorum. Bu ara tabi single çalışmalarına yoğunlaştığım için biraz boşladım ancak zaman buldukça çeşitli organizasyonlar yapıyoruz. Ukulele çalan insanlarla bir araya gelmek oldukça keyifli. Katılımcılardan da çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Bunun yanı sıra çeşitli sosyal sorumluluk projeleri de yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Geçen sene yaptığımız Açık Mikrofon‘da Van’daki bir okula kütüphane kurduk mesela. Gelen kitapların tamamı etkinliğe katılan kişiler tarafından gönderildi. Sanırım en çok sevindiğim şeylerden biri bu: Birilerinin küçük de olsa hayatına dokunabilmek, bir fark yaratabilmek…
-Geçen yıl 16 Ocak’ta Kala Brand’in marka elçisi seçilmiştiniz. Bu iş birliği nasıl gelişti?
Evet Kala Brand gerçekten ukulele denince dünyada bilinen en iyi, en güvenilir marka. Benim de ilk ukulelem Kala 15s, hala da kullanırım. Kaç yıl oldu, tellerini bile değiştirmedim aldığımdan beri hatta. Gerçekten çok güzel sesi var ve en sevdiğim ukulelem. Kala Brand’in dünyanın bir çok yerinden marka elçileri var, Türkiye’den de beni seçtiler, çok sevindiğim ve gurur duyduğum bir işbirliği oldu :)
-Cover yaptığınız süreçte Mehmet Güreli’nin “Kimse Bilmez” adlı şarkısını cover yapmış ve ilk defa ukulele ile kamera karşısına geçip video çekmeyi değil klip çekmeyi seçmiştiniz. Bu şarkının Mehmet Güreli harici birisinden dinleme konusunda oldukça seçici davranan biri olarak çok sevdiğim bir cover olduğunu söylemek isterim. Daha çok sakin söylenen ve belli bir hıza ihtiyaç duymayan, insanı dalgalı denizin kenarında adım adım yürüyor hissi veren şarkılar söylediğinizin farkına vardım. Peki siz cover yaptığınız şarkıları nasıl seçtiniz? Nelere dikkat ediyordunuz?
Çok teşekkür ederim öncelikle :) Evet söylediğim şarkılar çoğunlukla kendi beğendiğim, dinlediğim şarkılardan oluşuyor. Youtube videolarının altına çok yorum geliyor mesela “x şarkısını da çalar mısın” diye, çalamıyorum maalesef çünkü mesela ben o şarkıyı beğenmiyorum veya benim dinlediğim bir müzik türü değil. Böyle olunca da sırf insanlar mutlu olsun diye veya popüler olanı yapma kaygısıyla şarkı söylemek istemiyorum. Kendi sevdiğim, dinlediğim, sakin, insanı yormayan, sesime de uygun olduğunu düşündüğüm şarkılar seçiyorum o nedenle. 🙂
-Birkaç mekânda sahneye çıkmış ve şarkılar söylemiştiniz. İnsanların karşısında gözlerinizi kapatıp seslendirdiğiniz şarkılar sırasında böyle bir yerde yer almak sizi nasıl etkiliyordu? İnsanların tepkileri, eşlik etmeleri, alkışları söylendiği gibi “her şeyi unutmaya değiyor” mu?
Sahneye çıkmak heyecanlı ve sevindirici olduğu kadar da gergin bir süreç olabiliyor. Kendinize,özellikle şarkıcıysanız, çok dikkat etmeniz gerekiyor. Sigara veya alkol içmemeniz, düzenli spor ve ses egzersizi gibi şeyler yapmanız gerekiyor. Çünkü 3-4 saati bulan ciddi bir performans sergiliyorsunuz. Ben o dönem sahnede daha çok jazz standartları söylüyordum. Jazz eğitimimi yeni bitirmiştim ve o dönem duo veya trio olarak İzmir’de sahne alıyorduk. Tabi jazz standartları söylediğim için pek öyle popüler şarkılarda olduğu kadar seyirciden eşlik etme gibi bir şey olmuyordu o yüzden o olaya çok hakim değilim. Ancak tabiiki de dinleyenlerin olumlu tepkileri ve alkışları kesinlikle her şeye değer. O grubum pandemi sonrasında dağıldı maalesef, ben de zaten jazz dışında daha farklı türler de söylemek istiyorum sahnede o nedenle yakın zamanda tekrar sahne düşünüyorum. Bakalım…
-“İnsan tuzu bastım yarama/ İyi gelir dediler sarmala” sözlerini yazıp söylediğiniz Bi’ An İçin adlı ilk tekliniz 28 Ekim tarihinde sevenleriyle buluştu. Yolunun güzel olmasını dilerim. Peki bu şarkı hangi hislerinizden doğdu? Bi’ An İçin’in hikâyesi nedir?
“Bi’ An İçin” aslında oldukça kişisel bir şarkı. Biraz geçmişte takılı kalmam, biraz kendimle yüzleşmemle ilgili… Ama sanıyorum ki bu herkesin hayatında olan duygular, herkesin belki en azından bir kere hissettiği duygular… Şarkının hikayesi ise şöyle; bir zamanlar aşık olmuştum ve yıllar geçmesine rağmen aşık olduğum kişiyi unutamadığımı fark ettim. Aşık olduğunuz kişi aynı zamanda en yakın arkadaşlarınızdan biri olduğunda işler daha da zor oluyormuş. Bu şarkı da o kişiye ithafen yazılmıştı. Sözlerin hüznünün yanında bir yandan müziğin mutlu da bir tarafı var. Yani dinleyen herkesten öyle yorumlar aldım. Bu da aslında istediğim ve yapmaya çalıştığım bir şeydi, o tezat durumu oluşturmaktı amacım. Çünkü her ne kadar bazen anlık mutsuz da, hüzünlü de olsak kimi olaylar zaman geçtikçe tatlı bir tebessüm bırakabiliyor insanda…
-Yusuf Atılgan’ın bir cümlesi var, böyle zamanlarda hep aklımda çınlıyor: “Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.” Sizin tutunacak dalınız, ilhamınız nedir?
Sanat. Sürekli kendimi geliştirmeye, dönüştürmeye çalışıyorum. Her sene yeni şeyler öğrenmeye, sanatın ilgimi çeken her alanında bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Sanatın iyileştirici gücüne çok inanıyorum. O nedenle tutunacak bir dalı olmayana da naçizane öneririm; şarkı söyleyin, şiir yazın, bir enstrüman çalın, dans edin, resim yapın, fotoğraf çekin… Ne olursa. İyi olmak zorunda değil hiçbiri, ama tutunacak bir dal arıyorsanız bir şeyler üretmek çok işe yarayan bir yöntem. En azından benim deneyimlerim bu yönde oldu. İlham aldığım şeyler ise çok değişiyor. En çok çocukluk hayallerimden ilham alıyorum. Hayatımı ona göre şekillendiriyorum aslında, Ne yapmak istiyordum, ne olmak istiyordum, ne beni mutlu ediyordu gibi gibi… Onun dışında; müzikler, filmler, tiyatrolar, danslar, doğa, insanlar, ilişkiler…. İlham alabileceğim ne varsa ilhamlanıyorum. İlham paratoreni gibi geziniyorum.
-Bir müzisyen olmaktan önce bir müziksever olarak sizin için farklı bir yerde olduğunu düşündüğünüz şarkılar var mı? Ya da “Bu şarkıyı ben yazmalıydım!” dediğiniz bir şarkı var mı?
Evet! Çok var böyle dediğim şarkı! Ama sanırım en çok Alice Phoebe Lou’nun “Something Holy” şarkısı için bunu diyebiliirim. Sözleri, müziği beni inanılmaz etkiliyor.
-Son olarak Bi’ An İçin şarkısından sonra sizinle ve sesinizle tanışan dinleyenleriniz artık yeni şarkılarınızı bekliyor olacak. Gelecekle ilgili planlarınız, dinleyenlerinize verecek haberleriniz var mı? Nurcihan neler yapıyor olacak?
Bir defter dolusu şarkı var aslında. Yavaş yavaş en beğendiklerimi yayınlayacağım. Yakın zamanda Bi’ An İçin’den çok farklı bir şarkı çıkaracağım. Bir işbirliği olacak aslında bu İran kökenli İstanbul’da yaşayan Dj/Producer Pavo Seifi ile birlikte çalışıyoruz şimdi. Sözlerini benim yazdığım bir şarkıyı elektronik bir altyapıyla yayınlayacağız. Demoyu dinlediğimde beni çok heyecanlandırdı gerçekten. Umarım 2022 bitmeden yayınlayabiliriz. Ben de heyecanla bekliyorum.
Bi’ An İçin, artık sizin. ❤️