Müzisyen, söz yazarı ve prodüktör Alper Tuzcu ile müzik hayatını, dinleyenleriyle arasındaki görünmez fakat kuvvetli bağını ve yeni single’ı Tramuntana‘nın hikayesini konuştuk.
-Çocukluğunuzdan beri müziğe meraklı olduğunuzu biliyoruz. Yaklaşık yedi yıldır da çeşitli bestelerinizi yayımladınız. Müzik yolculuğunuz bu zamana kadar nasıl geçti? Neler kattı ya da neleri daha yaşanılabilir kıldı?
Şu ana kadar pozitif ve mutlu bir süreç olarak geçti. Başından beri planım bağımsız bir müzisyen olarak kendi hızımda, kendi istediğim şekilde ve istediğim türlerde müzik üretmekti. Bu açıdan bir müzisyen olarak kendimi şanslı hissediyorum çünkü bunun eski yıllara göre daha mümkün olduğu bir devirde yaşıyoruz. Bu şekilde istediğim gibi alanı genişletip daraltabildiğim bir müzik kariyerim var. Daha sanatsal ve insani bir yerden bakınca da, hayatta bu kadar çok belirsizlik ve gelgit olurken insanın kendini kaptırabileceği bir uğraşı olması güzel bir his bence.
–Müziğinizi üretirken değişik enstrümanlar, farklı dillerden kelimeler kullanıyorsunuz. Bu da oldukça ince eleyip sıkı dokuduğunuzu düşündürtüyor bana. Gerçekten bestelerinizi oluştururken her ayrıntı için uzun zaman harcar mısınız? Böyle düşünüldüğünde hangi besteniz üzerinde diğerlerinden daha çok uğraştınız?
Evet, her ayrıntıyı düşünüyorum. Prodüksiyonun amacı da tüm ihtimalleri deneyip sonunda olabilecek en basit ve güzel sonuca varmak bence. Bu yüzden bazen süreç uzun sürebiliyor. Mesela Tramuntana’nın prodüksiyonu bir kaç ay kadar sürdü. İlk albümde Every Blink of An Eye üzerinde orkestrasyon ile beraber epey vakit harcadığım bir şarkıydı.
Ama her sanatçı aynı şeyi söyler: Genelde en çok dinlenen veya en popüler şarkılarınız en orta karar olduğunu düşündüğünüz şarkılardır. Benim de en çok dinlenen iki şarkım Felicidade ve Puerta Norte diğerlerine göre üzerinde daha az zaman harcadığım şarkılardı. Umarım Tramuntana ile istisna bir sonuç ortaya çıkar!

–Bugün itibariyle şarkıcı ve bansuri sanatçısı LASYA ile beraber hazırladığınız yeni single’ınız Tramuntana yayımlandı. Öncelikle yolunun güzel olmasını dilerim. Benim yeni bir arkadaşım daha oldu. Tramuntana‘nın hikâyesini anlatır mısınız?
Mallorca’ya yaptığım bir gezide yapmayı hayal ettiğim bir şarkıydı. Tramuntana Alp dağlarından Mallorca ve Katalonya’ya esen rüzgara verilen isim. Mallorca gibi sahilde sıcak ve güneşli bir Akdeniz adasındayken, single kapağında da görülen tepe noktaya çıkınca soğuk kuzey rüzgarını hissediyorsunuz. Dağın üzerindeki sis bazen denizi ve gökyüzünü kaplıyor. Bu tezat ve o mistik hava bana ilginç geldi. Kapak fotoğrafında da gördüğünüz, kuzeyden esen serin Tramuntana rüzgarlarının geldiği Serra de Tramuntana tepeleri.
İlk başta şarkının ana melodisini ve ritmini oluşturan gitar kısmı ile başladım. Şarkının esas ritmi de Anadolu ritmleri üzerinde çalışırken ortaya çıktı. öngüsel ritmi ve kullandığım enstrümanlar da şarkıda mistik ve sakinleştirici bir atmosfer oluşturmama yardımcı oldu. Şarkının elektronik yapısına ek olarak bağlama ve Hindistan’dan da bansuriyi, LASYA eşliğinde, kullanıyorum. Umarım bu şarkı dinleyenleri de alıp o anda olmak istedikleri yerlere götürebilir.

–Tramuntana’nın diğer bestelerinizden bir farkı da var. İlk defa bağlama çaldığınızı duyuyoruz. Bağlama çalmaya nasıl karar verdiniz? Size bağlama çalmayı düşündüren ne oldu?
Aslında ilk albümümden beri bestelerimde zaman zaman bağlama kullanıyorum ama ilk defa bu kadar ön planda. Into the Water ve Uzaklar‘da da bağlama duyabilirsiniz. Bağlamayı özel bir enstrüman olarak görüyorum. Bu sebeple uygun olduğunu düşündüğüm bir şarkı olursa hemen denerim. Bağlamanın henüz evrenselliği üzerinde fazla düşünmediğimiz bazı kültürel ve mistik kodlar taşıdığına inanıyorum. Bu yüzden de yaklaşık 8 yıl önce çalmaya başladım ve o anda enstrüman olarak gitarın ötesinde bir his arıyorsam kullandığım bir enstrümandır bağlama.
–Besteleriniz için birbirinden farklı seslere sahip enstrümanlar kullandınız. Enstrüman seçiminizi neye göre yapıyorsunuz ve hangi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Daha önce kullanmadığım enstrümanları kullanmayı seviyorum. Milagro’daki bombo legüero ve Macondo’daki mellotron gibi. Tramuntana da ES2 synthesizleri ile elektronik bazı yapılar oluşturdum. Enstrüman seçerken tınısına dikkat ediyorum ama bence en önemli olan şarkıya yeni bir şey kazandırmasıdır.
–Tramuntana’yı dinlediğimde bir toplu taşıma aracındaydım. Dalıp gittiğimi hatırlıyorum. Şarkı bittiğinde inmem gereken durağı kaçırdığımı fark ettim. Hiçbir şey düşünmedim ama anlık rahatlatıcı boşluk oluştu zihnimde. Tramuntana’yı siz dinlediğinizde neler hissetmiştiniz?
Umarım fazla öteye yürümen gerekmemiştir ama bu güzel anekdot için teşekkürler! Ben de Tramuntana‘nın beni bir yerlere götürdüğünü düşünüyorum. Dinledikçe sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etkisi olduğunu keşfettim. Sanırım şarkının döngüsel formu bu etkiyi yaratıyor.
–Chuck Palahniuk “İlham; hastalık, yara ve delilik ister.” demiş. Sizin ilhamınız nedir ve sizi nerelerde, nasıl yakalar?
Her an, her yerde yakalayabilir. Ben her yerde ilham bulabiliyorum. Hareketten, gezmekten, coğrafyalardan, hikayelerden, doğadan, kitaplardan… Ama fazla işimin olmadığı ve kafamın daha sakin olduğu günlerde şarkılarım için daha güzel fikirler buluyorum.
–Müziklerinizde sizin için elzem olan nedir? Öncelikle temasını mı belirlersiniz yoksa hikâyesi müziğiyle bir arada pişerek mi ortaya çıkar?
Bazen bir hikaye ile başlarım ama genelde hikayesi bilinçaltımda buluyordur. Bu, şarkıyı yaparken yavaş yavaş su yüzüne çıkar. O yüzden şarkıyı yapıp hemen yayınlamaktan hoşlanmıyorum. Ama eğer şarkı zaman testinden geçebilirse, yani mesela bir kaç ay sonra şarkı olgunlaşabilirse ve bana hala ilginç geliyorsa, o zaman tamamdır diyebilirim.
–Bestelerinizi dinleyen binlerce dinleyeniniz var. Özellikle Felicidade Spotify’da 1 milyondan fazla dinlenerek en çok dinlenen şarkınız olmuş. Peki dinleyenlerinizden müziğinizle ilgili gelen ve aklınızda kalan bir yorum ya da görüntü var mı?
Dinleyicilerim ile konuşmayı, onların şarkılarımla yaşadıkları deneyimleri dinlemeyi seviyorum. Bazen bir şarkıyı iyi anlamda hiç tahmin etmediğim bir deneyim veya duygu ile bağdaştırıyorlar. Bazen de tam hedeflediğim gibi oluyor.
Birkaç kere insanlar Instagramdan bana yazıp şarkılarımın nasıl kendilerine hayatlarının zor bir anında yardımcı olduğunu anlattı. Genellikle şarkılarımın kendilerini başka yerlere götürdüğünü, kendilerine ilham verdiğini ve kendilerini rahatlattığını söylüyorlar. Zaten benim de müzik yapmamdaki amaç da tam olarak insanlara böyle hissettirmek.
–Berklee College of Music’te Elektronik Prodüksiyon ve Dizayn bölümünde Asistan Profesör olarak görev aldığınızı biliyoruz. Ayrıca Grammy Ödülleri’nin jürisinde yer alan en genç müzisyenlerden biri olduğunuz da herkes tarafından bilinen bir gerçek. Müziğe gönül vermiş başka insanları tanımak hatta onlarla bir şeyler üretmek nasıl bir his?
Deneyimlerimi paylaşmak çok güzel bir his. Ben öğrenciyken de dersleri “ama ben bu kısmı şöyle daha basit veya pratik anlatırdım” diyerek ve hep aktif olarak dinlerdim. Özellikle karmaşık konuları basit şekilde anlatmak en sevdiğim süreçlerden biri. Dolayısıyla derslerimde hep kafamda kurguladığım bu notları uyguluyorum.
Özellikle yeni nesil müzisyenler ile bu bilgileri paylaşmak ve onlara bugünün dünyasına ve bugünün müzik endüstrisine nasıl hazırlanabilecekleri konusunda yardımcı olmak harika bir his. Ben de onlardan birçok şey öğreniyorum. Ders anlatırken hangi konuların öğrencilerin dikkatlerini daha çok çektiğini, Z kuşağı olarak bilgiyi işleme biçimlerini gözlemlemek ilgimi çekiyor. Tabi ki hangi sanatçıları dinledikleri ve nasıl seçimler yaptıklarını da yakından takip ediyorum.
–Son olarak sizi büyük stres altından kurtulmak için, yolculuklarında arkadaş olmanız için, mutsuzken biraz daha iyi hissetmek için, yoga yaparken veya bir şeyler çalışırken odaklanmak için ve belki de uyuyabilmek için müziklerinizi dinleyen birçok insan olduğuna eminim. Hepimizi ortak noktada buluşturan müzikleriniz oluyor. Bu yüzden bu soruyu hepimiz adına soruyorum. Bundan sonraki planınız nedir? Yeni besteleriniz olacak mı? Farklı işler yapmayı düşünüyor musunuz? Bizi neler bekliyor?
Ben sürekli şarkı yazıyorum o yüzden yeni bestelerim hep arkadan gelmeye devam ediyor. 2023’te birkaç yeni şarkıyı single olarak yayınlamayı planlıyorum.
Yeni şarkılardan haberdar olmak isteyenler beni Instagram, Spotify ve YouTube’dan takip edebilirler.
Alper Tuzcu’nun Tramuntana adlı single’ı artık sizin. ❤