Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı 1959’da basıldı. Öncelikle kısa bir künyesini verelim. Aylak Adam, Yusuf Atılgan’ın (1921 – 1989) ilk romanıdır. Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar adlı dört bölümden oluşur. Roman birinci tekil şahsın ağzından başlasa da öyle devam etmez, üçüncü şahsa dönüşür. Arada başkalarının mektupları ve günlükleri de anlatıma katılır.
Aylak Adam romanı, bir adı bile olmayan C.’nin hikayesidir. Kendisi de bizzat kitabın bir yerinde belirtir ki bir insanın ismini bilmek çok da mühim bir mesele değildir. Zira o isim başkası tarafından konmuştur. “Adımı bilmek benim hakkımda bir şey söylemez,” der C. Biz de okur olarak adını bilmeyiz zaten. Ama okudukça onun hakkında bir şeyler öğreniriz. C. 28 yaşında, babasından kalan mülklerden geliri olan, bir işi olmayıp gününü kahvede, sinemada, tramvayda, orada burada geçiren bir aylaktır. Herkes gibi eli poşetlilerden olup mutlu muyum diye sormadan evine gidip gelenlerden olamaz. O, içindeki derin boşluğun farkındadır. Bu boşluğu annesinin erken yaşta ölümü ve babasının varken yokluğu oluşturmuştur. Hayatı bu boşluğu doldurmak için bir arayıştır. Sinemalarda, kahvelerde, sokaklarda bu boşluğu kapatacak “o kadını” arar.
Aylak Adam’da tek bireyin toplumun karşısındaki halini okuruz. Toplumun içindedir, lakin ona karışamamıştır. Dışarıdan izler. Herkesin tutunacağı bir şey vardır. Bir çocuk, bir koyun, bir iş… C.’ninse yoktur. Onda köklerinden uzağa gitmek isteyen ağaç dalı kompleksi a-da-ko vardır.
“Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır… Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kime işine, sanatına. Çocukların atutunanlar vardır…. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri beisliydi, pırıl pırıldı. Herkesin “—Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur,” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır.” ( Sayfa 183 )
Aylak Adam, Tutunamayan’dır. Selimciğim Işık, C.’dir. Aylak Adam, Tutunamayanlar’dan önce yazılmış olsa da hangisini önce okuduysanız onda diğerini bulacaksınız. İki romanda da bireyin yalnızlığını ve toplumu sorgulayışını okuruz. Bir türlü toplumun bir parçası olamazlar. Bir şeyler eksik ve yanlıştır. Aylak Adam’da ismi bile olmayan biridir karşımızdaki. Toplulukların karşısındaki bireydir. Kim olduğunun bir önemi yoktur. Ne yaparsa yapsın başkalarıyla arasındaki boşluğu kapatamayacak, ne derse desin kendini anlatamayacaktır. Bu aslında birey olarak hepimizin kaderidir. Birey her zaman tek ve kendini tam olarak anlatamamış kalacaktır, bunun farkında olmasa bile.
İyi okumalar.
- Aylak Adam – Yusuf Atılgan
- Can Yayınları – Roman
- 190 sayfa