Bu dünyadan bir Uğur Mumcu geçti. 74. Yaşının anısına, tüm bana kattıklarına ve yol göstermesine ithafen…
Terörsüz Özgürlük, 1982 yılında Uğur Mumcu’nun yazdığı bütün köşe yazılarının toplamından oluşur. Kitap kızı Özge Mumcu’ya ithafen yazılmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi’nin kurucusu Nadir Nadi kitabın ön sözünde “Sağlam hukuk bilgisi, temelli hukuk kültürü, ödün vermez cesareti, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile Uğur Mumcu, her gün Türk toplumunun aksayan yanlarından birini ele almakta, böylece sorumlu yöneticileri uyarmaya gayret etmektedir. Yazılarında ele aldığı kişilere karşı Uğur’un hiçbir kişisel hesabı yoktur. Onlara toplumsal sorunlarımızın birer pürüzü diye bakar. Güçlü belgelere dayanmaksızın kimseye ima yoluyla da olsa sataşmaz. Bir konuyu aydınlatmak, kanayan bir yaraya parmak basmak için kimi zaman günlerce belge peşinde koştuğu, dosyalar arasında gece yarılarına kadar çalıştığı olur.
Bu bakımdan Uğur Mumcu’nun Türk Köşe Yazarlığı’na yepyeni bir hava getirdiğini rahatça söyleyebiliriz. Keskin bakışlı bir gözlemci, belgesel bir eleştiricidir o. Güçlü hukuk mantığını çok kez ince bir mizah çizgisi ile çerçevelediği için yazıları ne denli olsa da okura ferahlık verir.
Bu kitapta okuyacaklarınız yaşadığımız olağanüstü dönemin gerçek tablosunu yansıtmaktadır.
Uğur Mumcu’nun yazıları bugün günceldir. Bunlar yarınki kuşaklar hesabına kuşkusuz ibret alınması gereken bir tarih dersi yerine geçecektir” demiştir.
“Terörsüz Özgürlük” yazısıyla başlayan kitap, yakın geçmişimizde 27 Mayıs İhtilâli’ni ve 12 Mart Muhtırası’nı hatırlatarak başlar.
“Yaşadığımız ortamda, toplumsal olaylara ‘yaşasın’ ya da ‘kahrolsun’ edebiyatı ile yaklaşmak çok yanıltıcı olur. Şu son yirmi yılın acılı serüvenlerinde görüldü ki, bu ‘yaşasınlar’ bir süre sonra ‘kahrolsunlar’, ‘kahrolsunlar’ da ‘yaşasınlara’ dönüşür. Yaşasınların sevinci kahrolsunların öfkesini, kahrolsunların öfkesi yaşasınların sevincini birkaç yıl içinde silip süpürünce; geriye yalnızca, evet yalnızca gerçeğin kendisi kalır. Tarihi yazan da gerçeğin kendisidir”.
Nadir Nadi’nin dediği gibi Uğur Mumcu’nun yazıları o yıllarda günceldir fakat Türkiye’nin son yaşadığı olaylar ile birlikte düşünüldüğünde hâlâ güncelliğini korumaktadır ve korumaya da devam edecektir.
“Dosyalar Nerede?” yazısıyla devam eden kitapta, Ecevit hükümetinin devlet bakanı ve başbakan yardımcısı Dr. Faruk Sükan’ın el koyduğu dosyaların bir kısmına önceki yazısında (“İşte Dosyalar” başlıklı yazı fakat kitapta bulunmamaktadır.) değinmiş ve bu dosyalar hakkında işlem yapılmasını istemiş Uğur Mumcu. Çeşitli kurum ve kuruluşların “Devlet diye bir tüzel kişi varsa, devletin devamlılığı diye bir ilkeye inanılıyorsa, işte dosyalar” diyerek hukuk düzeninde aksayan yönleri parmakla göstermektedir.
Bulduğu belgeleri, dosyaları herhangi bir konuyu aydınlatmak için açığa vurmaktan kaçınmaz Uğur Mumcu, bunu yazdığı ve iddia ettiği yer cümlede açıkça görmek mümkündür.
“ITT Rüşveti” yazısıyla ITT (Uluslararası Telgraf ve Telefon Şirketi) adlı şirketin Türkiye’de rüşvet dağıttığı , ABD’nin yetkili kurulları önünde açıklanırsa, devlet olarak da bizim, bu yolsuzluk üzerine var gücümüzle gitmemiz gerektiğini savunan Uğur Mumcu günümüzde defalarca söylediğimiz ve anlatmaya çalıştığımız şeyleri söylemiştir: “Böyle olayları aydınlatmak, devlet olmanın gereklerinden biridir. Eğer, bu gibi yolsuzlukların sorumluları, bağımsız mahkemeler önünde yargılanmazlarsa, devlet dediğimiz varlığın saygınlığı ne olur?”
“Ülkemizde birtakım garip adamlar var. Bazı gazeteler ve yazarlar, yolsuzlukları, rüşvet olaylarını açıklamaya çalışırlar. Nedense, devletten milyonlar vuranlar, hırsızlar, kaçakçılar, uğursuzlar hep yan gelip yatarlar da, gazeteler ve gazetecilerin başları belaya girer…” diyen Mumcu’nun söyledikleri hâlâ ilk günkü geçerliliğini korumaktadır.
“İşte Tarih, İşte Sayı” adlı yazısı belirttiği yolsuzluk davalarındaki rakamlardan tutun da kişilerin kurduğu tüm ilişkilere değinmiştir.
“Devletin Parasıyla” adlı yazısıyla Akdeniz Haber Ajansı ve Anadolu Bankası’nın ilişkisini ortaya koyan ve daha birçok şirketin, bankanın arka plânına parmak basan Mumcu, “ Siyasal güçlerin denetimindeki devlet bankalarının, nasıl emme- basma tulumba gibi, birtakım insanlar ve şirketler için çalıştığınız gördünüz, işte düzen bu! Yeniden belirteyim: Bizler, bu gibi ilişkileri ortaya çıkardığımız, yolsuzlukları sergilediğimiz için başımıza gelmeyen dert kalmadı, hapis yattık, hücrelerde kaldık, bileklerimize kelepçeler takıldı, sırtımızda taş taşıdık, ama bunlar, devletin milyonları üzerinde imparatorluk kuranlar, aşçıları, bahçıvanları, hanları, hamamları ve milyonluk yalıları ile masal hayatı yaşayanlar, bizleri ‘vatan ve millet düşmanı’ ilan ettiler. Ellerindeki gazeteleri kullanarak, bizleri, sindirmeye ve korkutmaya çalıştılar.
Bunları vicdan sahibi insanların dikkatlerine sunuyorum. Bilginize…”
Kitapta bana göre en ilginç yerlerden biri “Pan” adlı yazısıdır:
“Siyasal alanda ‘antikomünizm’ bayrağı ile dolaşanları şöyle bir araştırın, bunların birçoğu, sosyalist ülkelerle ticaret yapan yurttaşlarımızdır. Anlaşılan, komünizm ticareti ile komünistlerle ticaret birlikte yürütülmektedir.
… Pan Organizasyon Limited Şirketi, Ankara Ticaret Odası’na 26587 sayı ile kayıtlıdır. Şirket, yabancı yayınların Türkiye Genel Dağıtıcısıdır. Sovyet yayınları, bu şirket tarafından dağıtılır…
Türkiye’deki sağcılar, Marksist yayınların yayınlanmasından, okunmasından yakınıp, kitap yasakları konmasını isterler. Bizler de yirminci yüzyılın üçüncü çeyreğinde, düşünce yasaklarının toplumlara zarar verdiğini söyler, sağ ya da sol bütün yayınların özgürce satılmasını ve okunmasını savunuruz. Sağcılar sorarlar: ‘Kim sokuyor bu Marksist yayınları ülkeye?’
Pan Organizasyon Limited Şirketi sahipleri, hiç böyle solcu, sosyal demokrat, sosyalist, Marksist, Leninist, Trockist ve Maoist falan, filan değildirler. Tersine, bu yurttaşlarımız, solcu değil sağcı, ilerici değil muhafazakar, devrimci değil milliyetçi olarak bilinmektedirler. Sovyetler ile yayın alanında iş tutan en büyük şirket, bu Pan Organizasyon şirketidir.
İnsan karşı olduğu bir ideolojinin yayılmasına aracılık eder üstelik bundan avuç avuç para kazanırsa, söylenecek söz kalmaz. Kalır mı hiç?
Kim bunlar diyeceksiniz, anlatalım: Bir zamanlar, devrimci öğretmen kuruluşlarının karşısına çıkarılan Milliyetçi Öğretmen Dernekleri Federasyonu başkanı Salahattin Arıkan’ın muhterem mahdumu Erdoğan Arıkan, bu şirketin sahibidir. Ve oğul, duyduğumuza göre, babası ile aynı görüştedir.
…
Evet cezaevlerindeki ülkücüler, gerçekleri şimdi, biraz olsun anlıyor musunuz?”
Yazıların geri kalanında Kadro Dergisi, Atatürk’ün devletçilik anlayışı, ünlü ekonomi profesörü Friedman, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu’na, 24 Ocak Kararlarına, Turgut Özal ve ekonomide söyledikleri, 24 Ocak Programı’nı IMF Programı olarak değerlendiriyor, serbest piyasa, liberal kapitalist düzen ve Banker Kastelli yani dolandırıcılık suçundan sanık Abidin Cevher Özden’e, Prof. İhsan Doğramacı’nın Annemin Kitabı’nın Dr. Spock’un Çocuk Bakımı ve Eğitimi kitabına olan benzerliklerine, Türkiye’de iktisat biliminin öğretim eliyle bir sosyal sınıf emrine girdiğini, tarafsızlık, zamanında Ankara Üniversite Rektörlüğü’ne getirilen Prof. Dr. Tarık Somer’in tarafsız olmadığını, YÖK ve çeşitli derneklerin ilişkisini, Lions ve Rotary gibi mason kulüpleri, Mehmet Ali Ağca ve daha birçok konuyu belgeleriyle anlatıyor Uğur Mumcu. Sadece 1980 sonrasını öğrenmek için değil, iktisat, politika ve daha birçok konuda bilmediğimiz ve gizli kalmış tüm gerçekler için okuyabiliriz Terörsüz Özgürlük’ü…
“Kimin Eli Kimin Cebinde?” yazısında söylediği gibi “Bu baş döndürücü olayları ve ilişkileri öğrendikçe, insan bu düzenin nasıl yürüdüğünü, bu düzenin kimleri, nasıl zengin ettiğini çok daha iyi öğreniyor.”
Peki “Bu düzenin ve ilişkilerin arasında ne yapmalıyız, neyi, niçin savunmalıyız?” sorusunu kendimize sorduğumuzda Uğur Mumcu’nun “Terörsüz Özgürlük” yazısında söylediği cümlelere dönüyoruz:
“Şimdi hepimizin bir tek amacı olmalıdır. Çok yönlü kışkırtmaların, kurt kapanlarına kapılmadan, terörsüz özgürlüğü, kansız demokrasiyi kurmak ve sivil yönetimi sağlıklı yöntemleri ve kalıcı çözümleri ile yeniden oluşturmak…”
- Uğur Mumcu – Terörsüz Özgürlük
- Tekin Yayınevi – 1.Basım 1982