Türk Edebiyatının en tanınan karakterlerinden biri Orhan Kemal‘in Murtaza‘sıdır şüphesiz. Kimdir Murtaza, nedir derdi? Buyurun…
Kolağası Hasan Bey’in yeğeni bekçi Murtaza için hayatın en önemli gayesi vazifedir. Kendisi vazifesi için seve seve ölür. Zira yeğeni olmaktan gurur duyduğu dayısı Kolağası Hasan Bey vazifesi için seve seve ölmüştür ve Murtaza’nın damarlarında onun mübarek kanı dolaşmaktadır. Bu nedenle Murtaza çevresindeki herkese yukarıdan bakmaktadır zira hiç kimsenin damarlarında Kolağası Hasan Bey’in mübarek kanı yoktur. Buna layık olmak için subay olamadığı için bekçi olmuştur. Görmüştür kurs, almıştır amirlerinden çok sıkı terbiye. Vazifesi tüm yaşamıdır. Vazife bir sırasında gözü kimseyi görmez. Her şey nizami olmalı ve bu yolda zinhar kimse kayrılmamalıdır. Murtaza vazifesini yaparken çoğunlukla sınırları aşar. Örneğin gecenin ilerlemiş bir saatinde ışığı yanan evlerin kapısını çalar ve onları hâlâ uyumamış oldukları için fırçalar. Bu muzır vatandaşlar neden uyumazlar? Uyumalıdırlar, zira ertesi gün vazifelerinde dinç ve güçlü olmaları gerekir. Murtaza’nın kimseye eyvallahı yoktur, vazife konusunda haklılığından emindir. Mahallenin kedilerini bile hizaya sokmaya niyetlenir. Murtaza’yı bu haliyle ilkelerine bağlı, dürüst bir adam olarak sevebilirdik belki lakin Murtaza adamına göre muamele yapar. Örneğin yoksul mahallelerde vatandaşın yatması gereken saate karışırken zengin apartmanlarda oturanların geç saatte hâlâ uyumamış olmasında bir bildikleri olduğunu düşünür. Zenginler muzır vatandaş olamazlar. Böylelikle Murtaza gözümüzde bir kahraman olmanın eşiğinden döner. O, vazifesini ilkelerle yapan takdir edilecek biri değil, otoriteden korkan ve kendisi olamayan bir karakterdir. Vazifesini alın, Murtaza’dan geriye hiçbir şey kalmaz. Birey olamayan, sadece bir görevli olan Murtaza kendini sürekli yaptığı işle tanımlar. Bir yandan da alabildiğine kibirlidir. Çünkü damarlarında Kolağası Hasan Bey’in mübarek kanı vardır. Görevini yaparken sınırlarını aşması ve bu fazla kibir onu çevresindekilerin gözünde karikatürleştirir. Murtaza insanların korktuğu değil, dalga geçtiği biridir.
Romanda beni en çok etkileyen kısımlardan biri Murtaza’nın ailesi ile olan ilişkisi oldu. Çevresinin güldüğü Murtaza ailesi tarafından da sevilmez. Karikatürleşmiş bir karakter olarak hikayesini gülerek okuruz, adam kayırdığı için vazifeyi kutsal bilmesine saygı duymayız ve fakat ona bir yandan da yapayalnız olduğu için acırız. Altı çocuğu ve bir karısı olan Murtaza yalnız biridir. Ailesinden hiç kimsenin duygularına önem vermediği için bu yalnızlığı hak eder aslında. Örneğin subay olmak istemediğini söyleyen büyük oğlu Hasan’a hiç değer vermez. Kızlar zaten onun için yok hükmündedir. Çalışmaktan helak olan karısı ise asla Murtaza’ya layık biri değildir çünkü ona Kolağası Hasan Bey gibi bir evlat doğuramamıştır.
Murtaza, Orhan Kemal’in diğer eserleri gibi kolay okunur, akıcı bir dile sahip bir roman. 1952 yılında yayınlanmış. Zaman zaman Murtaza’nın tekerlemeye dönmüş sözlerinin fazla tekrarlarından bunalsak da Orhan Kemal’in muzip anlatımı yüzümüzü güldürüyor.
Son olarak Murtaza’nın sinemada 1965 yılında Müşfik Kenter ve 1986 yılında Müjdat Gezen tarafından canlandırıldığını belirtelim. İyi okumalar!
- Murtaza – Orhan Kemal
- Everest Yayınları – Roman
- 446 sayfa