Sizi çok tılsımlı, tesirinde kalacağınız bir kitapla tanıştırmak istiyorum. 1962 yılında kaleme alınan bu eser, benim dünyamı değiştirdi; göremediğim pek çok şeyi görmemi sağladı…
Kurtuluş Savaşı öncesi aleyhimize olan antlaşmalar sebebiyle ülkemiz kaos içerisindeydi. Yunan askerleri 7. Maddeyi öne sürerek sürekli Türklerin aleyhine işler çeviriyor, amaçları doğrultusunda ilerliyordu…
Hatırlarsanız İzmir’de yaşayan bir gazetecimiz vardı; Hasan Tahsin. Yunan askerlerine ilk kurşunu atan kişiydi. Kitapta asıl mücadelenin başlangıcı tam da bu noktada oluyor. Yazar, Hasan Tahsin’den bir başlıyor, taaa Kurtuluş Savaşı’nda son buluyor. Peki Hasan Tahsin ateş etti, ya sonra?
Gazetecimizi maalesef ki Yunan askerleri orada vuruyor, şehit oluyor. Eee tabi İtilaf devletleri zaten üstümüze (tabiri caizse) çullanmaya dünden meraklı olduğu için “hiçbir işgale karşı gelmeyecektiniz, anlaşma böyleydi.” diyerekten başlıyorlar zorbalığa. Hal böyleyken ülkenin toplum yapısını, yaşadığı zorlukları ve çektiği acıları öylesine ele alan bir kitap ki Kalpaklılar, okurken çok kez elimden bırakıp ağlamaya başlamıştım. Yunan askerinin halkımıza yaşattığı acılar insanın yüreğine öyle dokunuyordu ki “hayır olamaz, bu yaşanmamış olsun” diye diye okuyordum kitabı. Acı bir gerçektir ki bunların hepsi gerçekti, yaşanmıştı…
Size kitabı tüm detayıyla anlatmak istemiyorum, sadece okumanızı istiyorum.
Unuttuğumuz şeyleri hatırlatan, görmeyen gözlerin perdesini açan, yaşamasak bile yaşıyormuşcasına yüreğimizde hissettiren bu romanı herkesin okumasını tavsiye ederim.
- Kalpaklılar – Samim Kocagöz
- Literatür Yayıncılık – Araştırma / Tarih
- 706 sayfa