‘Tan’ ve ‘pınar’ sözcüklerini kendine soyadı olarak seçen ve bu bilinçli seçimle sanat anlayışını bir anlamda soyadında sunan Ahmet Hamdi Tanpınar, Türkiye’nin kültürel değişimini bir romanla gözler önüne sermektedir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, elli yıllık bir dönemde toplumumuzun ne gibi değişimlere uğradığını ve bu değişimlerin toplumda yarattığı bunalımları anlatmaktadır.
Eser; ‘Büyük Ümitler’ , ‘Küçük Hakikatler’, ‘Sabaha Doğru’ ve ‘Her Mevsimin Bir Sonu Vardır’ bölümleriyle Tanzimat öncesinden başlayarak Cumhuriyet dönemini anlatır.
Ana kahramanımız Hayri İrdal, bir gözlemci gibi toplumu incelemiş ve söz ettiği dönem özelliklerini eleştirmiştir. Kimi zaman eleştirdiği toplumun bir üyesi olmakla birlikte kimi zaman da ‘yalnız’ ve ‘hayat dışı tavırları’ ile eleştirdiği toplumdan kesin bir şekilde ayrılır. Doktor Ramiz’in Hayri İrdal hakkında söyledikleri de Hayri İrdal’ın toplumdan ayrı düştüğünü kanıtlar niteliktedir: “Hakkımızdaki kanaati herkesin kanaati idi. Yani bana hep bazı hususi meziyetleri de bulunan biçare bir meczup, kabiliyetsiz bir adam, bir hayat dışı gözü ile baktı.”
Hayri İrdal’ın Fatih Rüştiyesi’ndeki öğrencilik yıllarıyla ilgili ağzından dökülen “İnsan işlerine uzaktan bakmayı oradan öğrendim.” sözleri hayat dışı olma durumunu açıklığa kavuşturmaktadır.
Eserde yer alan dört bölümün de başlığı oldukça önemlidir. Her başlık, söz ettiği yılların simgesidir.
Birinci bölüm ‘Büyük Ümitler’ adını taşımaktadır. Tanzimat öncesini anlatmaktadır. Eserin belki de en önemli bölümüdür. Yazar, Hayri İrdal’ı kendi ailesi ve babasının dostlarıyla olan iki ayrı çevrede anlatır. Bu iki çevrenin ortak özelliği hurafelere, batıl inanışlara sıkı sıkı bağlı olmalarıdır.
Hayri İrdal’ın babasının dedesi bir cami yaptırma isteğine kapılmış, bu hayal doğrultusunda varını yoğunu satmış, yine de başaramayınca bu dileğini oğlunun gerçekleştirmesini vasiyet etmiştir. Ancak oğlu da bu konuda başarılı olamayınca toplanan malzemelerin bir kısmı (ayaklı duvar saati, kapı perdeleri, yazı levhaları, yer hasırları gibi) eve getirilmiştir. Ev halkı ayaklı duvar saatine ‘Mübarek’ adını takmıştır. Ancak Hayri İrdal’ın annesi varını yoğunu bir cami uğruna harcadıkları için saatten hoşlanmaz hatta saatin uğursuz olduğuna inanmaktadır.
Aile ortamı saati kutsallaştırırken babasının çevresi bambaşka hurafelerin peşindedir. Babasının çevresi ise Abdüsselam Bey, eczacı Aristidi Efendi, dua yoluyla Kayser Andronikos’un hazinesini bulacağını iddia eden Seyit Lütfullah’tan oluşmaktadır. Gaipler dünyasından hazineye ulaşacağını iddia eden Seyit Lütfullah’a bel bağlamıştır Hayri İrdal’ın babası. Çünkü Hayri İrdal’ın babasının tek dileği dedesinin vasiyetini yerine getirmektir. Bir nevi, varını yoğunu satarak bozulan ekonomik durumlarına akıl dışı çare arama çabalarıdır.
İkinci bölüm ‘Küçük Hakikatler’ adını taşımaktadır. Bu bölüm Tanzimat dönemine ışık tutmaktadır. Hayri İrdal’ın savaştan dönmesini, Emine ile evlenmesini, yaşadığı sıkıntıları, öylesine kurduğu bir cümle nedeniyle geçirdiği hastane günleri, karısının ölümü ve ikinci kez evlenmesi üzerine kurulmuştur bu bölüm.
Bu bölümde geçen kıraathane eserin önemli mekanlarındandır. Yazar bu mekanı, bu mekanda zaman geçiren insanları uzun uzun betimlemektedir. Bu kıraathane Doğu ile Batı arasında sıkışan toplumun adeta aynasıdır. Kılık kıyafet ve zihnen bocalayan bireylerin panoramasını sunar yazar.
Bu bölüm Hayri İrdal’ın velinimetim olarak nitelendirdiği Halit Ayarcı ile tanışması ile sonlanır. Hayri İrdal’ın böylece hayatında yeni bir dönem başlar.
Üçüncü bölüm ‘Sabaha Doğru’ adını taşımaktadır. Cumhuriyet döneminin başlarını konu edinmektedir. Üçüncü bölümde makam, mevki ve paranın toplumda neden olduğu değişimlere yer verir. Zira Hayri İrdal, Halit Ayarcı ile tanışmadan ve kitaba da adını veren Saatleri Ayarlama Enstitüsü kurulmadan önce toplumun küçük gördüğü, aşağıladığı biriyken; Saatleri Ayarlama Enstitüsü açıldıktan sonra çok yükseklere yerleştirir. Bu bakış açısını ortaya koyarak eleştirilerini aslında eleştirmek istediği doğru yere yönlendirmiştir. Hayri İrdal’ın ve kitabın eleştirdiği aslında Batı taklidi yaşamı benimsemiş insanlar, bürokrasi ve köksüz devrimlerdir.
Halit Ayarcı bu duruma “Yeninin bulunduğu yerde başka meziyete gerek yoktur.” cümleleriyle dikkat çeker.
Dördüncü bölüm ‘Her Mevsimin Bir Sonu Vardır’ adını taşımaktadır. Cumhuriyet döneminin devamını anlatmaktadır. Bütün olayların çözüldüğü, Saatleri Ayarlama Enstitüsünün lağvedilmesi bu bölümde anlatılır.
Bu bölümde toplumun makam, mevkiye göre değişin bakış açısını çok çarpıcı bir şekilde sunmaktadır. Saatleri Ayarlama Enstitüsünün kapatılacağı haberleri yayılınca insanlar Hayri İrdal’ın evinde Hayri İrdal ve ailesinin zevksizliğini aleni bir şekilde konuşmaktadır. O sırada Halit Ayarcı bir kurtarıcı gibi Hayri İrdal’ın evine gelir ve kararın durdurulduğunu bildirir. Tüm insanlık maskesini takınarak yine Hayri İrdal ve ailesine duyduğu hayranlığı anlatmaya başlar.
Türk edebiyatında özellikle Tanzimat Dönemi ile başlayan Doğu-Batı çatışması birçok eserin vazgeçilmez konusu olmuştur. Toplumun yaşadığı bu çatışma, çatışmanın doğurduğu bunalımlar ve değişen toplumsal denge birçok dönemde işlenmeye devam etmiştir. Şüphesiz aralarında Türk edebiyatına damga vurmuş eserler bulunmaktadır. Ancak Saatleri Ayarlama Enstitüsü bu konuda kilometre taşlarındandır.
- Ahmet Hamdi Tanpınar – Saatleri Ayarlama Enstitüsü
- Dergah Yayınları – Roman
- 400 Sayfa
1 Yorum
Hayri İrdal ile kitabın bölümleri arasında kaybolmamak gerçekten zor… Bazen ben ne okuyorum dedirtse de yaptığı ironi gerçekten farklı bir anlatım katıyor.