Jordan Lees’in yazdığı Sırfısıldayan Sonsuz Labirentler, Genç Timaş Yayınları’ndan çıkan fantastik bir kitap. Bir andan diğerine açılan dünyalar, isminde de yer aldığı gibi sonsuz labirentler içeren bir kitap. Kitabın Türkçe’ye çevirisi Sedat Ulusoy tarafından yapılmış. Kitabın büyüsüne uygun, birbirinden güzel illüstrasyonlar da Vivienne To’nun eseri. Açıkçası, Sırfısıldayan’ı okumadan önce kitaptan beklentim büyüktü ve her ne kadar gençlik kitabı olarak kategorize edilse de fantastik edebiyat severler için heyecan verici bir kitap olduğunu en başından söyleyebilirim.
Sırfısıldayan’da, sihre, büyüye hiç inanmayan hatta kurgu kitaplara bile yüz vermeyen bir çocukla, tüm hayatını sonsuz labirentlerin içinde her şeyin sihir ve büyüyle yönetildiği dünyada iki çocuk bir araya gelirse ne olur sorusunun leziz bir cevabı ortaya çıkmış.
“Dünyamızın içine örülmüş bir dünya daha olduğu söylenir. Anlatılanlara göre bu dünyayla bizim dünyamız arasında şairler, bilginler, maceracılar, kaçaklar ve hatta gerektiğinde beklenmedik kahramanlar yolculuk yapmışlardır.”
Edwid’in haritalarla dolu duvarında gördüğü yarığı merak edip girmesiyle başlayan Sırfısıldayan, Edwid’in hikâyesini orada bırakıp bizi Benjamiah isimli başka bir çocuğun dünyasına götürüyor. Okur olarak biz bunları başta aynı dünyalar gibi düşünsek bile çok geçmeden aradaki farkları öğreniyoruz. Edwid’in dünyası büyüler, tehlikeler üzerine kuruluyken, Benjamiah’ın dünyası keskin ve gerçek dünyadan ibaret ama Benjamiah da kendini güvende hissetmiyor.
Benjamiah, anne babasının kitapçısında, tüm gününü kitapların arasında geçiren bir çocuk. Kitaplar, onu bir nebze mutlu etse de mutlu olmadığı, hatta onu çok mutsuz eden bir durumun içine de dahil edebiliyor. Anne ve babası ayrılmamak için, ilişkilerine son bir şans vermek adına onu büyükannesiyle beraber bırakıp bir seyahate çıkıyorlar. Aslında Benjamiah da annesi ve babasının arasındaki farklılıkları görüyor ama bir çocuğun bunu kabullenmesi haliyle pek zor, ezici bir yük bu. Bir gün ona gelen bir hediye kutusundan çıkan garip bir kukla ile Benjamiah’ın da hayatının yönü değişiyor. Kendini kuklanın da yönlendirmesiyle Edwid’in garip dünyasında buluyor.
Her şeyi mantıkla açıklamaya çalışan bir çocuk Benjamiah, her şey onun için somut gerçekliklerle açıklanmak zorunda, hal böyleyken bu yeni dünya ona çok daha karışık ve korkutucu geliyor. Gittiği yer Örülüdünya ve burada her şey çok farklı, çok da acımasız. Üstelik Benjamiah bu dünyanın polisleri diyebileceğimiz Asılı Adamlar tarafından götürülüyor. Yine de şanslı ki Edwid’in babasıyla karşılaşmaları bir beladan onu kurtarıyor.
Kitabın daha başından itibaren Örülüdünya’nın Kısa Tarihi isimli bir kitaptan kısa alıntılar okuyoruz, bu da aslında okura bir rehber oluyor. Bir yandan Benjemiah’ın içine hapsolduğu dünyayı anlamamıza yardımcı oluyor bir yandan Edwid’in kayboluşunun gizeminin altındaki merak devam ediyor.
Hansel’in Benjamiah’ı bulması iyi bir şey gibi görünse de Edwid’in kaybı Hansel’i ama özellikle Edwid’in ikiz kardeşi Elizabella’yı yıkmış durumda. Benjamiah bir yandan kendi dünyasına, evine dönmek istese de bir anda Elizabella’nın da öfkesinin hedefi oluyor ama Elizabella’ya bu mantığını hiç anlamadığı karmaşık dünyada yardımcı olmak istiyor ve böylece aslında birbirini hiç tanımayan bu ikili tehlikeli bir yolculuğa çıkıyorlar. Tabii ki bu tehlikeli yolculuğa ilave olarak Elizabella, Benjamiah’a karşı hınç dolu. Benjamiah hem bu öfkeyi yönetmek zorunda, hem de aklının bir köşesinde kendi dünyasına gidebilecek mi sorusu asılı.
“Benjamiah birden anne ve babasını düşündü, kan çanağı gözleri, kısık sesleri, geceleri evde gezinmeleri, uyuyamamaları. Her zaman ailede tek korkan kişinin kendisi olduğunu düşünmüştü. Ama şimdi fark etmişti ki, annesi ve babası da en az kendisi kadar korkuyordu. Belki daha da fazla…”
Sırfısıldayan, Sonsuz Labirent için söyleyebileceğim şeylerden biri yazarın ilk kitabı olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlıktı. Yazar, Jordan Lees, cesur bir şekilde farklı bir dünyalar örmüş ve bunları birleştirmiş. Dil ve kurgu bakımından daha en başından bile, okurken ilk kitap izlenimi edinmedim hiç. Karakterlerin farklılıkları ve yolculukları sırasında birbirlerinden öğrendikleri, yaşadıkları çatışmalar, zorluklar, romanı sürükleyici kılmış. Sayfalar ilerlerken okur hem fantastik bir dünyanın karakterleriyle tanışırken hem de bir çocuğun yaşadıkları karşısında zorluklarla baş etmesinin gerçekçi zorluklarını da görmüş oluyor. Sırfısıldayan, her açıdan takdir edilesi bir roman olmuş.
- Sırfısıldayan / Sonsuz Labirent – Jordan Lees
- Genç Timaş Yayınları – Roman
- 432 sayfa
- Çeviri: Sedat Ulusoy